Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1478 E. 2020/7248 K. 30.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1478 E.  ,  2020/7248 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1478
Karar No : 2020/7248

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dava konusu işlemin 329.478,00 TL’lik kısmının iptali, 329.478,00 TL’lik kısmı yönünden karar verilmesine yer olmadığı yolundaki kararının, davalı idare tarafından iptale ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü Reklam Kurulu tarafından dava dışı şirket aleyhine çeşitli tarihlerde verilen idari para cezalarının şirketin kanuni temsilcisi olduğundan bahisle davacıdan tahsili amacıyla düzenlenen 658.956,00 TL tutarındaki … düzenleme tarihli ve … ana takip dosya numaralı ödeme emrinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davalı idarenin 29/08/2014 tarihli ek beyan dilekçesiyle dava konusu ödeme emrinin 329.478,00 TL’lik kısmın iptal edildiğinin bildirilmesi nedeniyle davanın bu kısmının konusuz kaldığı, 5411 sayılı Kanun’un 134. maddesi gereğince, iktisadi bütünlük içinde yapılan satış sonrası elde edilen hasılattan öncelikle kişilerin Devlete ve sosyal güvenlik kuruluşlarına olan 6183 sayılı Kanun kapsamındaki borçları ve GSM imtiyaz sözleşmesinden doğan Hazine payı borçları ile bu borçlar ödendikten sonra kalan kısmı ile bu kişilerin diğer kamu kurum ve kuruluşları ile üst kurullara olan borçlarının ödeme yolunun açıldığı, böylelikle TMSF tarafından el konulan banka ve iştiraklerinin Devlete olan borçlarının ve kamu alacağı sayılan 6183 sayılı Kanun kapsamındaki alacakların tahsilinin garanti altına alınmasının sağlandığı, yapılan ihale sonrası elde edilen hasılattan bu kısım alacakların tahsili öngörülmemiş ise, ilgili idarelerin hazırlanacak olan sıra cetveline itiraz etme hakkının tanındığı, sıra cetveline itiraz yolunun kullanılmamış olması nedeniyle şirket hakkında takip ve tahsil yollarının tüketildiğinden söz etmeye olanak bulunmadığı, aksi halde dava konusu olayda olduğu üzere, davacının görev yaptığı şirkete TMSF tarafından el konulması ve iktisadi bütünlük içinde satılmasının ardından söz konusu şirketin eski borçlarının tahsili aşamasında mal varlığının bulunup bulunmadığının araştırılmasının tamamen şekilsel bir zorunluluk olarak ortaya çıkacağı, zira TMSF tarafından şirkete el konulmasının ardından şirketin çoğu alacaklarının Fon alacağı sayılarak yine TMSF tarafından tahsil edilmeye çalışıldığı, bu durumda, 6183 sayılı Kanun’un mükerrer 35. maddesi uyarınca davacı adına düzenlenen ödeme emrinin kalan kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu ödeme emrinin 329.478,00 TL’lik kısmının iptaline, 329.478,00 TL’lik kısmı yönünden ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, … – … ticari ve iktisadi bütünlüğünün satış ihalesinin 05/12/2007 tarihinde yapıldığı, sıra cetveli hazırlanırken dava konusu ödeme emrine konu borçların ödenip ödenmediğinin sorulduğu, ödeme emrine konu alacağın bildirimi olmadığından sıra cetvelinde yer almadığının bildirildiği, ihale onay tarihi olan 21/02/2008 tarihi itibariyle borç olmadığından sıra cetvelinde yer almasının mümkün olmadığı, satıştan elde edilen bedelin garameten pay edildiği, ihale kapsamında satışı yapılarak malvarlığı bulunmayan şirket aleyhinde yapılan takibin neticesiz kalacağının anlaşılması üzerine şirket tüzel kişiliğinden tahsil imkanı bulunmayan kamu alacaklarının kanuni temsilciden istenilmesinde yasal isabetsizlik bulunmadığı, idare mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın iptale ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin kısmen iptali, kısmen karar verilmesine yer olmadığı yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.