Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1416 E. 2016/551 K. 28.01.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1416 E.  ,  2016/551 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1416
Karar No : 2016/551

Davacı :
Vekili :
Davalı :
Vekilleri : Av. (aynı adreste)

Davanın_Özeti : 2/4/2006 gün ve 26127 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğin ( Sayı:2006/1); faiz oranlarının objektif bir şekilde belirlenmediği, belirlenen faiz oranları nedeniyle kredi kartı kullanımının azaldığı bu itibarla ticari işletmelerin gelirleri azalırken bankalar lehine haksız rekabet ortamı oluştuğu, bankaların oluşabilecek zararlarını gözeterek faiz oranı belirlemenin davalı idarenin görev yetkileri arasında olmadığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26. maddesi uyarınca kendilerine verilen yetkinin kullanıldığı, faiz oranlarının objektif ölçütler gözetilmeksizin belirlendiği iddiasının gerçeği yansıtmadığı zira faiz oranları belirlenirken her bir bankanın kredi kartı işlemlerinden olan alacaklarının krediye dönüşen tutarının, her bir işlem bazında uygulanan faiz oranı ile ilişkilendirilmesi suretiyle hesaplanan ağırlıklı ortalama aylık akdi faiz oranı ve ilgili ayın son iş günü itibarıyla geçerli olan aylık gecikme faizi nazara alınarak belirlendiği, buna göre hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 2.4.2006 günlü, 26127 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğin (2006/1) iptali istemiyle açılmıştır.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 26.maddesinin üçüncü fıkrasında, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının, azami akdi ve gecikme faizi oranlarını tespit etmeye yetkili olduğu ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklayacağı öngörülmüştür.
Dava konusu 2006/1 sayılı Tebliğde, aylık azami akdi faiz oranı, Yeni Türk lirası için yüzde 5.75, ABD doları için yüzde 2,68 ve Euro için yüzde 2,53, aylık azami gecikme faizi oranı, Yeni Türk lirası için yüzde 6,88 ABD doları için yüzde 3,34 ve Euro için yüzde 3,05 olarak tespit edilmiş iken, 23.6.2006 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 2006/2 sayılı Tebliğle aylık azami akdi faiz oranı, Yeni Türk lirası için yüzde 5,72 ,ABD doları için yüzde 2,68 ve Euro için yüzde 2,50, aylık azami gecikme faizi oranı, Yeni Türk lirası için 6,44, ABD doları için yüzde 2,98 ve Euro için yüzde 3,05 olarak tespit edilmiştir.Yine dosyanın incelendiği tarih itibariyle 1 Ekim 2008-31 Aralık 2008 tarihleri arasındaki kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı; Yeni Türk lirası için yüzde 4,39, ABD doları için yüzde 2,54 ve Euro için yüzde 2,30, aylık azami gecikme faizi oranı ise Yeni Türk lirası için yüzde 5,14, ABDdoları için yüzde 3,11 ve Euro için ise yüzde 2,82 olarak belirlenmiştir.
Bu haliyle dava konusu tebliğde öngörülen azami akdi ve gecikme faizi oranları değiştiğinden davanın konusu kalmamıştır.
Açıklanan nedenlerle konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı üzerine gereği görüşüldü:
Dava; 2/4/2006 gün ve 26127 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğin (Sayı:2006/1) iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesinin 31/12/2009 tarihli, E:2006/2161; K:2009/11615 sayılı kararıyla davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Daire kararının, davacı tarafından temyizi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 28/11/2012 tarihli, E:2010/2075; K:2012/2328 sayılı kararıyla, uyuşmazlıkta menfaat ihlali koşulunun mevcut olduğu bu sebeple uyuşmazlığın esası incelenerek yeniden bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Daire kararının bozulmasına hükmedilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 46. maddesinin 1. fıkrasında Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Yasanın 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır. Bu sebeple bozma gerekçeleri esas alınarak uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi zorunlu bulunmaktadır.
1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 1. maddesinin ilk fıkrasında, Türkiye’de banknot ihracı imtiyazına münhasıran sahip ve bu Kanunda yazılı görev ve yetkileri haiz olmak üzere “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” unvanı altında anonim şirket olarak bir banka kurulduğu, 4. maddesinde de, bankanın temel amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğu, bankanın, fiyat istikrarını sağlamak için uygulayacağı para politikasını ve kullanacağı para politikası araçlarını doğrudan kendisinin belirleyeceği, Bankanın, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla Hükümetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceği, aynı maddenin II numaralı fıkrasının (f) bendinde de, Merkez Bankasının, bankaların ödünç para verme işlemlerinde ve mevduat kabulünde uygulayacakları faiz oranlarını, belirleyeceği usul ve esaslara göre bankalardan istemeye yetkili olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Banka kartları ve kredi kartlarının çıkarılmasına, kullanımına, takas ve mahsup işlemlerine ilişkin usûl ve esasları düzenlemek suretiyle kartlı ödemeler sisteminin etkin çalışmasını sağlamak amacıyla çıkartılan 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26. maddesinin 3. fıkrasında, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit etmeye yetkili olduğu ve belirlediği bu oranları 3 ayda bir açıklayacağı kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 5464 sayılı Kanunun 26/3. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden 2/4/2006 tarih ve 26127 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğ (sayı: 2006/1) ile kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami akdi ve gecikme faiz oranlarının düzenlendiği, davacı tarafından, dava konusu tebliğ ile belirlenen azami akdi ve gecikme faiz oranlarının objektif kıstaslar gözetilerek belirlenmediği, faiz oranlarının yüksek tutulması nedeniyle kredi kartı kullanımının azaldığı ve buna bağlı olarak da ticari işletmelerin gelirlerinin azaldığı iddiasıyla bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, 5464 sayılı Kanun tarafından davalı idareye, azami akdi ve gecikme faiz oranlarını tespit etme noktasında verilen yetkinin kullanıldığı, bu itibarla bankacılık sektöründe kredi kartlarına uygulanan faiz oranlarının değişiklik göstermesi, bazı bankaların sektör ortalaması üzerinde faiz uygulaması nedeniyle oluşan karışıklık ve mağduriyetlerin giderilerek makul düzeyde faiz oluşumuna ortam hazırlanmasının amaçlandığı görülmektedir.
Bu durumda, fiyat istikrarı ile para politikası alanındaki kamu düzeninin sağlanması ve bu suretle fiyat istikrarının korunarak sürdürülmesi amacıyla, 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 26. maddesinin 3. fıkrasına dayanılarak ve yine ülke çapında kredi kartı çıkartarak faaliyette bulunan bankalardan alınan veriler gözetilerek çıkartılan dava konusu Tebliğde hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan … TL vekalet ücretinin ve karar düzeltme aşamasında davalı idarece yapılan … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, diğer yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 28/1/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.