Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1412 E. 2016/1210 K. 09.03.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1412 E.  ,  2016/1210 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1412
Karar No : 2016/1210

Davacı :
Vekili :
Davalılar :
Vekili :
Davanın_Özeti : Dış Ticaret Müsteşarlığının 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işlemi ile, bu işlemin dayanağı olan Bakanlar Kurulunun 23/12/1999 tarih ve 99/13819 sayılı “Dahilde İşleme Rejimi Kararı”nın Geçici 3. maddesinin birinci paragrafının son cümlesinin iptali istenilmektedir.
Savunmasının Özeti : Davanın yasal süresi içerisinde açılmadığı; davacıya ait herhangi bir üretim tesisi kalmadığından ek süre talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Savunmasının Özeti : Davanın yasal süresi içerisinde açılmadığı; davacıya ait herhangi bir üretim tesisi kalmadığından ek süre talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Bakanlar Kurulunun 23/12/1999 tarih ve 99/13819 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararı yönünden davanın reddine, Dış Ticaret Müsteşarlığının 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işlemi yönünden ise işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 23.12.1999 günlü ve 99/3819 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesinin “Ancak, inceleme veya soruşturma dönemini de kapsayacak şekilde verilecek ve belge kapsamında sadece ihracat yapılabilecek bu süre, belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemez.” kuralının yer aldığı kısmının ve davacı şirketin ek süre verilmesi ya da ihracat taahhüdü kapatılmış sayılarak teminatlarının iadesi talebinin reddine ilişkin davalı idarenin 10.9.2004 günlü ve 51423 sayılı işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmek suretiyle ihracatı artırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak, ihraç pazarlarını geliştirmek ve ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla hazırlandığı 1. maddesinde belirtilen ve üretiminde ithal girdi kullanılan mamüllerin ihracı ile ihracat sayılan satış ve teslimlerin belirlenmesi, yönlendirilmesi ve geliştirilmesine ilişkin tedbirlerin düzenlenmesi ve yürütülmesini kapsadığı 2. maddesinde vurgulanan Dahilde İşleme Rejimi Kararının yürürlüğe girmesinden önce düzenlenen dahilde işleme izin belgelerinde belge sahibi firma tarafından ihracat taahhüdünün kapatılması esnasında ibraz edilen gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğuna ya da üzerinde tahrifat yapıldığına dair yapılan inceleme veya soruşturma neticesinde ilgili firmanın iştirakinin bulunmadığının tespit edilmesi halinde, inceleme veya soruşturma konusu dahilde işleme izin belgesine; belge kapsamındaki ihracat taahhüdünün tamamlanabilmesi için yeteri kadar süre verileceğini, ancak inceleme veya soruşturma dönemini de kapsayacak şekilde verilecek ve belge kapsamında sadece ihracat yapılabilecek bu sürenin, belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemeyeceğini düzenleyen Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesinin; yapılan inceleme veya soruşturma sonucunda sahtecilik fiiline iştiraki bulunmadığı anlaşılan firmalara inceleme veya soruşturma konusu belge kapsamındaki ihracat taahhütlerinin tamamlanabilmesi için yeteri kadar süre verileceği ve bu sürenin yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemeyeceği hükmünü içermesi itibariyle Kararın amacına, genel hukuk ilkelerine ve diğer üst hukuk kurallarına aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Dava konusu bireysel işleme gelince;
Davacı şirketin dahilde işleme izin belgesi kapsamında yaptığı ihracata ilişkin faturaların sahteliği iddiasıyla dış ticaret kontrolörlerince yapılan inceleme sırasında sözü edilen belgeye el konulması nedeniyle ihracat yapılamadığından, Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesi uyarınca belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçmeyecek şekilde idarece süre verilmesi ve bu sürenin yeniden ihracatın yapılmasının mümkün hale geldiği tarihten başlatılması gerekmektedir.
Bu itibarla, sözü edilen altı sürenin dış ticaret kontrolörlerince inceleme raporunun tamamlandığı 25.4.2003 tarihinden başlatılması ve 25.10.2003 tarihinde bu sürenin bittiğinden bahisle davacı isteminin reddedilmesinin Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesi hükmüne uygun olmadığı kuşkusuzdur.
Zira, inceleme raporunun hazırlanarak idareye sunulduğuna ve dolayısıyla ihracat taahhüdünün tamamlanabilmesi için altı aylık süre verildiğine ilişkin olarak davalı idare tarafından davacıya bildirimde bulunulmadığı için bu durumdan haberi olmayan davacının Geçici 3. maddede öngörülen hakkı kullanması için bu durumdan haberi olmayan davacının bireysel işlemin Geçici 3. maddenin lafzına ve amacına uygun olmadığı açıktır.
Belirtilen nedenlerle düzenleyici işleme yönelik davanın reddi, bireysel işlemin ise iptalinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, davanın süre yönünden reddi yolunda verilen … tarih ve E:….. sayılı kararın bozulmasına ilişkin İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 21/11/2012 tarih ve E:2008/3307, K:2012/2139 sayılı bozma kararına karşı yapılan karşılıklı karar düzeltme istemleri üzerine davacı taraf karar düzeltme isteminin kabulü ve Dairemizin anılan kararının bozulması yolundaki İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 2/12/2014 tarih ve E:2013/4272, K:2014/4610 sayılı kararı uyarınca dava dosyası incelendi, gereği görüşüldü:
Dava, Dış Ticaret Müsteşarlığının 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işlemi ile, bu işlemin dayanağı olan Bakanlar Kurulunun 23/12/1999 tarih ve 99/13819 sayılı “Dahilde İşleme Rejimi Kararı”nın Geçici 3. maddesinin birinci paragrafının son cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Bakanlar Kurulunun 23/12/1999 tarih ve 99/13819 sayılı “Dahilde İşleme Rejimi Kararı”nın Geçici 3. maddesinin birinci paragrafında, “Bu Kararın yürürlüğe girmesinden önce düzenlenen Dahilde İşleme İzin Belgelerinde, belge sahibi firma tarafından ihracat taahhüdünün kapatılması esnasında ibraz edilen gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğuna ya da üzerinde tahrifat yapıldığına dair yapılan inceleme veya soruşturma neticesinde ilgili firmanın iştirakinin bulunmadığının tespit edilmesi halinde, inceleme veya soruşturma konusu Dahilde İşleme İzin Belgesine; belge kapsamındaki ihracat taahhüdünün tamamlanabilmesi için yeteri kadar süre verilir.” hükmüne; aynı paragrafın iptali istenilen son cümlesinde, “Ancak, inceleme veya soruşturma dönemini de kapsayacak şekilde verilecek ve belge kapsamında sadece ihracat yapılabilecek bu süre, belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemez.” ibaresine yer verilmiştir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 6. maddesinde, “1. Gümrük idarelerinin gümrük mevzuatının uygulanmasına ilişkin bir karar vermesini talep eden her kişi, kararın verilebilmesi için gerekli bütün bilgi ve belgeleri söz konusu idarelere ibraz etmek zorundadır.
2. Karar alınması talebinin yazılı olarak yapılması gerekir. Gümrük idareleri, söz konusu talebe ilişkin başvurunun kendilerine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde karar alırlar. Verilen kararlar başvuru sahibine yazılı olarak tebliğ edilir.
Ancak, gümrük idareleri tarafından bu süreye uyulması mümkün değilse, belirtilen süre aşılabilir. Bu durumda, söz konusu idareler, yukarıda belirlenen sürenin dolmasından önce başvuru sahibine süre aşımını haklı kılan gerekçeler ile talep hakkında karar vermek için gerekli gördükleri ek süreyi de belirterek bilgi verirler.
3. Gümrük idareleri tarafından gerek başvuruların reddine ve gerekse muhatabı kişinin aleyhine olarak verilen yazılı kararlar, Onikinci Kısımda belirtilen şekilde itiraz yolu açık olmak üzere gerekçeli olarak alınır ve bu hususlar kararda belirtilir.
4. Alınan kararlar * gümrük idareleri tarafından derhal uygulanır.” hükmü yer almış; aynı Kanun’un 80. maddesinin 1. fıkrasında, dahilde işleme ve hariçte işleme rejimleriyle ilgili usul ve esasların Bakanlar Kurulunca belirleneceği kurala bağlanmış; 111 ila 115. maddeler ile rejimin işleyişi düzenlenmiş ve 121. maddesi ile de, geri ödeme sisteminden nasıl yararlanılacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, dahilde işleme izin belgesi sahibi olan davacı şirketin, 6/8/2003 tarihli dilekçeyle davalı idarelerden na (Dış Ticaret Müsteşarlığına) başvurarak, bu belgesinin süresinin uzatılmasını ve teminatının kısmen iade edilmesini istediği, bu başvuruya anılan idarece bir cevap verilmediği; 22/3/2004 tarihli ikinci dilekçeyle, belgesinin süresinin uzatılması için idare tarafından sözlü olarak istenildiğini belirttiği bazı belgeleri sunduğu, bu ikinci dilekçe üzerine, idarece, davacının verdiği ilk iki dilekçeye cevaben, başında ‘telefaks’ ibaresi yer alan 16/4/2004 tarih ve 2477 sayılı işlemle davacının ek süre talebinin reddedildiği; davacı şirketin 25/8/2004 tarihli dilekçeyle yaptığı üçüncü başvuru ile, ek süre için yeni bir belge isteniyorsa bunun bildirilmesi, yoksa ek süre verilmesi veya taahhüdün kapatılmış sayılması ya da teminatının iade edilmesinin istenildiği, bu üçüncü başvuruya cevaben tesis edilen 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işlemle, 16/4/2004 tarih ve 2477 sayılı işlemde belirtilen gerekçeyle talebinin reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu Bakanlar Kurulunun 23/12/1999 tarih ve 99/13819 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararı yönünden,
Dünya piyasa fiyatlarından hammadde temin etmek suretiyle ihracatı artırmak, ihraç ürünlerine uluslararası piyasalarda rekabet gücü kazandırmak, ihraç pazarlarını geliştirmek ve ihraç ürünlerini çeşitlendirmek amacıyla hazırlandığı 1. maddesinde belirtilen ve üretiminde ithal girdi kullanılan mamüllerin ihracı ile ihracat sayılan satış ve teslimlerin belirlenmesi, yönlendirilmesi ve geliştirilmesine ilişkin tedbirlerin düzenlenmesi ve yürütülmesini kapsadığı 2. maddesinde vurgulanan Dahilde İşleme Rejimi Kararının yürürlüğe girmesinden önce düzenlenen dahilde işleme izin belgelerinde belge sahibi firma tarafından ihracat taahhüdünün kapatılması esnasında ibraz edilen gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğuna ya da üzerinde tahrifat yapıldığına dair yapılan inceleme veya soruşturma neticesinde ilgili firmanın iştirakinin bulunmadığının tespit edilmesi halinde, inceleme veya soruşturma konusu dahilde işleme izin belgesine, belge kapsamındaki ihracat taahhüdünün tamamlanabilmesi için yeteri kadar süre verileceğini; ancak, inceleme veya soruşturma dönemini de kapsayacak şekilde verilecek ve belge kapsamında sadece ihracat yapılabilecek bu sürenin, belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemeyeceğini düzenleyen Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesinin, yapılan inceleme veya soruşturma sonucunda sahtecilik fiiline iştiraki bulunmadığı anlaşılan firmalara inceleme veya soruşturma konusu belge kapsamındaki ihracat taahhütlerinin tamamlanabilmesi için yeteri kadar süre verileceği ve bu sürenin yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemeyeceği hükmünü içermesi itibariyle Kararın amacına, genel hukuk ilkelerine ve diğer üst hukuk kurallarına aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Dava konusu Dış Ticaret Müsteşarlığının 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işlemi yönünden ise,
Davacı şirketin dahilde işleme izin belgesi kapsamında yaptığı ihracata ilişkin faturaların sahteliği iddiasıyla dış ticaret kontrolörlerince yapılan inceleme sırasında sözü edilen belgeye el konulması nedeniyle ihracat yapılamadığından, Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesi uyarınca belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçmeyecek şekilde ilgili idarece süre verilmesi ve bu sürenin yeniden ihracatın yapılmasının mümkün hale geldiği tarihten başlatılması gerekmekte olup, inceleme raporunun hazırlanarak idareye sunulduğuna ve dolayısıyla ihracat taahüdünün tamamlanabilmesi için altı aylık süre verildiğine ilişkin olarak davalı idareler tarafından davacıya bildirimde bulunulmadığı için bu durumdan haberi olmayan davacının Geçici 3. maddede öngörülen hakkı kullanması fiilen mümkün olamayacağından, dava konusu Dış Ticaret Müsteşarlığının 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işleminin Geçici 3. maddenin lafzına ve amacına uygun olmadığı görülmektedir.
Bu itibarla, sözü edilen altı aylık sürenin dış ticaret kontrolörlerince inceleme raporunun tamamlandığı 25/4/2003 tarihinden başlatılması ve 25/10/2003 tarihinde bu sürenin bittiğinden bahisle davacı isteminin reddedilmesinde Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesi hükmüne uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Bakanlar Kurulunun 23/12/1999 tarih ve 99/13819 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesinin birinci paragrafının son cümlesi yönünden DAVANIN REDDİNE oybirliğiyle, Dış Ticaret Müsteşarlığının 10/9/2004 tarih ve 51423 sayılı işlemi yönünden ise İŞLEMİN İPTALİNE oyçokluğuyla, yargılama giderlerinin yarısı ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacı tarafa verilmesine, yargılama giderlerinin kalan yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı idarelere verilmesine, davalı idareler tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, artan posta giderlerinin istemi halinde ilgililerine iadesine, bu kararın tebliğini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 9/3/2016 tarihinde karar verildi.

AZLIK OYU :
Dava; davacı şirket adına düzenlenen 14.10.1999 günlü; 99/D1-3043 sayılı dahilde işleme izin belgesi (DİİB) kapsamındaki ihracat taahhüdünün tamamlanmasını teminen ek süre verilmesi isteminin reddine ilişkin 10.9.2004 günlü; 51423 sayılı Dış Ticaret Müsteşarlığı işleminin ve anılan işlemin dayanağı olan Bakanlar Kurulu’nun 23.12.1999 tarihli; 99/13819 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararı’nın Geçici 3. maddesi, 1. paragrafı, son cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu 99/13819 sayılı Dahilde İşleme Rejimi Kararının Geçici 3. maddesi, 1. parağrafının son cümlesi yönünden;
Anılan maddenin 1. paragrafında; “Bu Kararın yürürlüğe girmesinden önce düzenlenen Dahilde İşleme İzin Belgelerinde, belge sahibi firma tarafından ihracat taahhüdünün kapatılması esnasında ibraz edilen gümrük beyannamesi ve eki belgelerin sahte olduğuna ya da üzerinde tahrifat yapıldığına dair yapılan inceleme veya soruşturma neticesinde ilgili firmanın iştirakinin bulunmadığının tespit edilmesi halinde, inceleme veya soruşturma konusu Dahilde İşleme İzin Belgesine; belge kapsamındaki ihracat taahhüdünün tamamlanabilmesi için yeteri kadar süre verilir.” hükmü ile; aynı paragrafın iptali istenilen son cümlesinde, “Ancak, inceleme veya soruşturma dönemini de kapsayacak şekilde verilecek ve belge kapsamında sadece ihracat yapılabilecek bu süre, belge kapsamında yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren altı ayı geçemez.” kuralına yer verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu kural ile; yapılan inceleme veya soruşturma ile sahtecilik fiiline iştiraki bulunmadığı anlaşılan şirketlere, ihracat taahhütlerini kapatması bakımından ek süre verileceği ve bu sürenin yeniden ihracatın yapılabileceği tarihten itibaren (6) ayı geçemeyeceği hükmü getirilmiş olup; ihtilaflı kuralın dış ticaret rejiminin hukuksal işleyişine ve yasalara aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Diğer yandan; yukarıda çıkartılan hükme dayanılarak davacının talebini reddeden 10.9.2004 tarihli; 51423 sayılı işlem bakımından ise;
Dosyadaki bilgilerden; davacının sahip olduğu 14.10.1999 günlü; 99/D1-3043 sayılı DİİB kapsamındaki faaliyetleri nedeniyle, Dış Ticaret Kontrolörleri Kurulu Başkanlığın’ca hazırlanan 25.04.2003 günlü; 4 sayılı İnceleme Raporu ile de saptandığı üzere; davacı şirketin sahte fatura düzenlediği tespit edilememekle beraber bulunduğu faaliyetler nedeniyle; yeni bir kapasite raporu ve başka bir üretici firma ile yapacağı protokolün istenildiği ancak; dava konusu Dahilde İşleme Rejimi Kararında belirtilen sürenin ve verilecek ek sürenin inceleme ve soruşturma süresinin de kapsayacak şekilde olması ve en fazla (6) ay olması nedeniyle; incelemenin sona erdiği tarih baz alınarak ve 25.4.2003 tarihinden itibaren (6) ay ve en son 25.10.2003 tarihinde dolduğu anlaşılan süreden çok sonraki; 25.8.2004 tarihli davacı müracaatının reddine ilişkin işlemde; 99/13819 sayılı Karara ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen nedenle; 10.9.2004 günlü; 51423 sayılı işlem yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken; aksi yönde oluşan Daire Kararına katılmıyorum.