Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1302 E. 2020/3864 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1302 E.  ,  2020/3864 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1302
Karar No : 2020/3864

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait … plakalı … marka 1998 model kamyonun, yapılan bir soruşturma nedeniyle Tatvan İlçe Emniyet Müdürlüğünce el konulmasının ardından Mahkemece teslim edilmesine karar verilmesine rağmen, geç teslim edildiği ileri sürülerek aracın zamanında teslim edilmemesinden kaynaklanan zarar nedeniyle 99.000,00 TL maddi tazminatın, olay tarihi olan 27/02/2009 tarihinden aracın teslim edildiği 25/10/2011 tarihine kadar işleyecek faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacı tarafından her ne kadar söz konusu aracın geç teslim edildiği ileri sürülerek aracın zamanında teslim edilmemesinden kaynaklanan zararı talep edilmiş ise de, iddia edilen zararın, davacının satın aldığı aracı kendi üzerine zamanında tescil ettirmemesinden kaynaklandığı oluşan zararda davalı idarenin tazminle yükümlü kılınması sonucunu doğuracak herhangi bir kusurun veya sorumluluğun bulunmadığı dolayısıyla davalı idareye atfedilebilecek bir kusur olmadığından idarenin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağının bulunmadığı anlaşıldığından davacının maddi tazminat isteminin reddi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Mahkeme kararı uyarınca 26/02/2009 tarihinde teslim edilen aracın aynı tarihte devir işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle trafikten men edildiği, ilgili mevzuat uyarınca para cezası verilebileceği, aracın trafikten men edilemeyeceği, buna rağmen idarece talep edilen tüm eksikliklerin tamamlanmasına rağmen Mahkemece araç ruhsatı üzerine devredilemez, satılamaz şerhi konulduğu gerekçesiyle reddedildiği, 26/02/2009 tarihinde teslim edilen aracın aynı tarihte trafikten men edilmesinin idarenin kusur sorumluluğunu doğuran inşai bir işlem olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının süre aşımı nedeniyle gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıya ait … plakalı … marka 1998 model kamyonun, göçmen kaçakçılığıyla ilgili olarak yapılan bir soruşturma nedeniyle el konulmasının ardından … Asliye Ceza Mahkemesince 19/02/2009 tarihinde araca el koyma işleminin CMK 128/4 ve son m. gereğince siciline şerh verilmek suretiyle icrasına, şerh verilme işlemi tamamlandıktan sonra aracın malikine iadesine karar verilmesi üzerine aracın 26/02/2009 tarihinde davacıya iade edildiği ancak araçtaki eksiklikler nedeniyle aynı tarihte 2918 sayılı Kanun’un 20-e ve 34. maddeleri uyarınca trafikten men edildiği, … Asliye Ceza Mahkemesince … tarihli yazı ile … tarihinde … İlçe Emniyet Müdürlüğünce zapt edilerek el konulan aracın davacıya teslim edilmesinin istenildiği, araçtaki eksikliklerin tamamlanması üzerine aracın 25/10/2011 tarihinde davacıya iade edildiği, Mahkemece aracın teslim edilmesine karar verilmesine rağmen kendisine geç teslim edildiği ileri sürülerek aracın zamanında teslim edilmemesinden kaynaklanan zararın ödenmesi istemiyle 23/12/2011 tarihinde kayda giren dilekçe ile yapılan başvurunun 13/01/2012 tarihli işlem ile reddedilerek anılan işlemin 01/02/2012 tarihinde tebliği üzerine bakılmakta olan davanın 28/02/2012 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

A-İdare Mahkemesi kararının davanın reddine ilişkin kısmının incelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, 11. maddesinde, “1. İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. 2. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. 3. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” hükmüne, 12. maddesinde de, “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiş, aynı Kanunun 15/1-b maddesinde ise süreaşımı halinde davanın reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
Bakılmakta olan uyuşmazlıkta, davacıya ait … plakalı Ford marka 1998 model kamyonun, göçmen kaçakçılığıyla ilgili olarak yapılan bir soruşturma nedeniyle el konulmasının ardından Tatvan Asliye Ceza Mahkemesince 19/02/2009 tarihinde davacıya teslim edilmesine karar verilmesine rağmen aracın 26/02/2009 tarihinde davacıya iade edildikten sonra araçtaki eksiklikler nedeniyle aynı tarihte 2918 sayılı Kanun’un 20-e ve 34. maddeleri uyarınca trafikten men edilmesi sonucunda geç teslim edildiği ileri sürülerek aracın zamanında teslim edilmemesinden kaynaklanan zararın tazmini istenmiş olup; davacının tazminini istediği zararlar aracın 26/02/2009 tarihinde 2918 sayılı Kanun’un 20-e ve 34. maddeleri uyarınca trafikten men edilmesi işleminden kaynaklanmakta olup, anılan işlem nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararların tazminine ilişkin işbu davada dava açma süresinin 2577 sayılı Kanun’un 11 ve 12. maddelerine göre belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda; davacıya ait araca el koyma işleminin icrasının aracın iade edildiği 25/10/2011 tarihinde son bulduğu kabul edildiğinde, bu tarihten itibaren 2577 sayılı Kanun’un 11 ve 12. maddelerinde öngörülen süre içerisinde dava açılması gerektiğinden, 23/12/2011 tarihinde yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin 01/02/2012 tarihinde tebliği üzerine aracın iade edildiği 25/10/2011 tarihinden 2577 sayılı Kanun’un 11. maddesine göre 23/12/2011 tarihinde yapılan başvuruya kadar geçen 58 günlük süre 60 günlük dava açma süresinden düşüldükten sonra geriye kalan 2 gün içerisinde en son 03/02/2012 tarihinde dava açılması gerekirken 28/02/2012 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğundan davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerekmekte olup, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan; … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarihli yazısı ile 03/09/2008 tarihinde Tatvan İlçe Emniyet Müdürlüğünce zapt edilerek el konulan aracın davacıya teslim edilmesi istenilmiş olmakla, anılan yazının adli işlemler nedeniyle araca el konulmasına ilişkin olduğu, 2918 sayılı Kanun’un 20-e ve 34. maddeleri uyarınca aracın idari yönden trafikten men edilmesi işlemine ilişkin olmadığı da açıktır.

B- Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
28/12/2013 tarih ve 28865 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibarıyla uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 12. maddesinde, “(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla,) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise, “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından vekalet ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Dava, 99.000,00 TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 11.190,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda; reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu olarak belirlenen 750,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 11.190,00 TL avukatlık ücretinin” ibaresinin “Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının reddedilen maddi tazminat yönünden aleyhine hükmedilen nispi vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin kabulüne, diğer temyiz istemlerinin reddine,,
2. Davanın reddi yolundaki …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasında yer alan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan … TL avukatlık ücretinin” ibaresinin “Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL vekalet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde temyize konu Mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısmı yönünden oy birliğiyle, reddedilen maddi tazminat nedeniyle davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmı yönünden oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, reddedilen maddi tazminat nedeniyle davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.