Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1283 E. 2020/5142 K. 19.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1283 E.  ,  2020/5142 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1283
Karar No : 2020/5142

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Hollanda vatandaşı olan davacı tarafından, Türk vatandaşı eşi ile aile birlikteliği bulunmadığından bahisle 01/05/2017 tarihine kadar verilen ikamet izninin 15 güne kadar kısaltılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı davalı idare işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’da Türk vatandaşı ile evli olanlara ikamet izni verilmesi, süresi, hangi hallerde kısaltılacağı yönünde bir düzenleme bulunmadığı ve belirtilen Kanun’un yürürlükte bulunduğu tarihte söz konusu hususların Emniyet Genel Müdürlüğünün 02/04/2004 tarih ve 2004/63 sayılı Genelgesi ile düzenlendiği belirtilerek, anılan Genelge uyarınca hem A grubu hem de B grubu ülke vatandaşları için Türk vatandaşı ile boşansalar dahi ikamet izinlerinin uzatılabileceği, bu nedenle davacının eşinden boşanması halinde dahi 01/05/2017 tarihine kadar olan ikamet izninin kısaltılmasına bir gerekçe bulunmadığı, kaldı ki davacının eşi ile henüz boşanmadığı, boşanma davasının derdest olduğu, bu nedenle davacının ikamet izin süresinin kısaltılmasının yerinde olmadığı, diğer taraftan dava konusu işlem tarihi itibariyle davacıya 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun uygulanmasının mümkün olmadığı, dava konusu işlem tarihinden sonra davacıya anılan Kanun hükümlerine göre 1 yıl kısa süreli ikamet izni verilmesi sebebi ile davanın konusuz kaldığı düşünülebilir ise de, kısa süreli verilen ikamet izninin dava konusu işlemi ortadan kaldırmadığı birlikte değerlendirildiğinde; davacının Türk vatandaşı olan eşi ile aile birlikteliği bulunmadığından bahisle 01/05/2017 tarihine kadar verilen ikamet izninin 15 güne kadar kısaltılmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davalı idare tarafından, mülga 5683 sayılı Kanun’da Türk vatandaşı ile evli yabancıların ikamet izinleri ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmaması sebebi ile konuyla ilgili düzenlemenin Genelgeler ile yapıldığı belirtilerek, evliliği aile birlikteliği içerisinde devam etmediğinin tespit edilen davacı hakkında ilgili Genelge hükmü uyarınca işlem tesis edildiği, ayrıca davacıya 6458 sayılı Kanun uyarınca bir yıl süreli ikamet izni verildiği belirtilerek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilemez” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terketmiyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare Mahkemesince, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’da Türk vatandaşı ile evli olanlara ikamet izni verilmesi, süresi, hangi hallerde kısaltılacağı yönünde bir düzenleme bulunmadığı ve belirtilen Kanun’un yürürlükte bulunduğu tarihte söz konusu hususların Genelge ile düzenlendiği belirtilerek, anılan Genelge hükmü uyarınca dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve yukarıda yer verilen kurallar incelendiğinde de; Türk vatandaşı ile evli olan yabancılar hakkında, evliliklerinin muvazaalı olduğundan veya evliliklerinin aile birliği içerisinde devam etmediğinden bahisle, ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesisinin mümkün olmadığı anlaşılmakta ise de; Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılar yönünden bu işlemlerin tesis edilebileceği açıktır.
Dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde; davacının 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. maddesi ve 19. maddesi kapsamında Türkiye’de ikamet etmesine engel bir hali bulunduğu yönünde davalı idarece yapılmış somut bir tespit bulunmadığı görüldüğünden, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)_KARŞI OY :

Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan mülga 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’da yer verilen kurallara göre, Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılara ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edilebileceği açıktır.
Uyuşmazlıkta; Türk vatandaşı ile evliliği dolayısıyla kendisine ikamet izni verilen davacıya yönelik düzenlenen 28/10/2013 tarihli tutanakta; davacının evli olarak bilindiği ancak Türk vatandaşı eşi ile birlikte yaşamadıkları, aralarında şiddetli geçimsizlik bulunduğu hususlarının tespit edildiği, ayrıca kamu düzeni, milli güvenlik ve genel ahlak açısından sakıncası bulunduğunun belirtildiği; ayrıca söz konusu evlilik sürecinin sonlandırılmasına ilişkin olarak 2013 yılında boşanma davası açıldığı, boşanma davasının açıldığı tarihten sonra Türk vatandaşı eş tarafından … Kaymakamlığına verilen 24/01/2014 tarihli dilekçede; davacının kendisine sürekli işkence ve eziyette bulunduğu, kendisini yaraladığı belirtilerek sınır dışı edilmesinin talep edildiği hususları birlikte değerlendirildiğinde; kendisine Türk vatandaşı ile evliliği dolayısıyla ikamet izni verilen davacının ikamet izninin veriliş amacına uygun olarak aile birlikteliği içerisinde yaşamadığı gibi hakkında kamu düzeni, milli güvenlik ve genel ahlak açısından sakıncası olduğu yönündeki tespit de dikkate alındığında; idari icaplara aykırı durumu sebebiyle 5683 sayılı Kanun’un 7. maddesinin 1. fıkrasının (B) bendi uyarınca davacının ikamet izninin kısaltılmasına yönelik olarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık; dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuka uyarlık bulunmadığından anılan kararın bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.