Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1171 E. 2020/3024 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1171 E.  ,  2020/3024 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1171
Karar No : 2020/3024

TEMYİZ EDEN (DAVALI): …
VEKİLİ : …

KARŞI TARAF (DAVACI): …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla vatandaşlığa kabul edilme talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının 1998 yılına ait adli işlem tesis edilmesini gerektirecek olaya karıştığı, anılan tarihlerden sonra uzun yıllardır Türkiye’de bulunmasına rağmen, bu süre içerisinde kamu düzenine ve güvenliğine zarar verecek davranışlarda bulunduğu, suç işlediği, kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu yönünde bir tespitte bulunulmaması, 2005 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı … ile evlenmesi ve evliliğinin 3 yıldan fazla süredir devam etmesi, idarece düzenlenen ön inceleme-araştırma formunda; davacının evliliğinin ciddi olduğu, evlilik birlikteliği içerisinde eşiyle aynı çatı altında oturduğu, Türkçe konuşup anlaştıkları tespitlerine yer verilmesi ve davacının kendi adına Türkiye’de ev alması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının evliliğinin ciddi olduğu ve Türk vatandaşlığına alınmak için gerekli şartları taşımadığının davalı idarece ortaya konulamadığı anlaşıldığından, davacının Türk vatandaşı ile evlenmesi nedeniyle, Türk vatandaşlığı hakkının verilmesine yönelik talebinin reddine ilişkin davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davalı idare tarafından, evlilik tarihinden sonra kişilerin aile birlikteliği ve evlilik sadakatine aykırı hareket ettiğinin tespit edilmemiş olmasının kişinin geçmişte kamu düzenini bozmaya yönelik fiillerini ortadan kaldırmadığı, devletin hükümranlık hakkı ve takdir yetkisi olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanun’un, Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması” başlıklı 16. maddesinde” (1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir.
Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama,
şartları aranır…” düzenlemesi yapılmıştır.
Türk vatandaşının, bir yabancı ile evlenmesi halinde, yabancı olan eşin evlilik yolu ile vatandaşlık talebinde bulunması durumunda, 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile yabancının, Türk vatandaşlığını kazanmak için başvurabilmesinin asgari koşulunun üç bent halinde sayıldığı, bunların birlikte aranacağının belirtildiği, “millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama” şartının bir mahkumiyete bağlanmadığı; idarece değerlendirme yapılırken özellikle; uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, fuhuş, terör ile ilgili vakaların dikkate alındığı görülmektedir.
Mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı olan evlenme kararı, Türk vatandaşlarının kişisel tercihi iken; Türk vatandaşı ile evlenen yabancının vatandaşlığa kabulü; kamu hizmetine girme, sosyal güvenlik kurumlarından yararlanma, seç seçilme hakkı kazanma gibi… kamusal sonuçlar doğurduğundan; başvuruda bulunan yabancının, mevzuatta aranan asgari şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin davalı idarece gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, vatandaşlık isteminin kabul edilip edilmeyeceği hususunda yapılacak değerlendirmede geniş bir takdir hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
Dava dosyası incelendiğinde; davacının Türk vatandaşlığına alınması talebiyle yapmış olduğu başvurunun incelendiği ve davacı hakkında 24.10.1998 tarihinde işlem yapıldığı nedeniyle istemin reddi yönünde işlem tesis edildiği; davacının eski soyadının “…” veya “…” olarak yazıldığı dikkate alındığında , bu soyadlarına göre araştırma yapılarak karar verilmesi gerekirken; İdare Mahkemesince davacının evlendikten sonraki “…” soyadına göre ara kararları ile araştırma yapıldığından, noksan araştırmaya dayalı olarak karar verildiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının başvurusunun reddi yönünde tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.

(XX)-KARŞI OY :

Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuran bir yabancının, 5901 sayılı Kanun’da belirlenen şartların varlığı halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığına alınabileceği anlaşılmakla birlikte; vatandaşlığın bir bireye verilmesi egemenlik hakkıyla doğrudan ilgili olduğundan, aranan şartları taşımış olmanın vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak kazandırmayacağı açıktır.
Bu durumda, vatandaşlık vermek devletin hükümranlık hakkı olduğundan, Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle başvuruda bulunan bir yabancı hakkında Kanun’da belirtilen şartları taşısa dahi devlet tarafından hükümranlık hakkı kullanılarak vatandaşlık verilmeyebilir.
Bu haliyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, anılan işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.