Danıştay Kararı 10. Daire 2013/8240 E. 2015/5389 K. 30.11.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2013/8240 E.  ,  2015/5389 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2013/8240
Karar No : 2015/5389

Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekili :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili : Av.

İstemin_Özeti : Davacılardan ‘ın eşi, ‘ın babası olan ‘ın davalı idare bünyesine memur olarak görev yapmakta iken program koordinatörü olarak görevlendirildiği …’da 5.4.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranılan zarar karşılığı olarak davacı eş için 151.856,08 TL maddi, 70.000,00 TL manevi, oğlu için ise 65.522,97 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 317,379.05-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda; … 15. İdare Mahkemesince; davanın maddi tazminata ilişkin kısmının kabulü, manevi tazminata ilişkin kısmının ise kısmen kabulü yolunda verilen kararın taraflarca aleyhlerine ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Cevap verilmemiştir.
Düşüncesi : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi, davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacılardan ‘ın eşi, ‘ın babası olan n davalı idare bünyesine memur olarak görev yapmakta iken program koordinatörü olarak görevlendirildiği …’da 5.4.2009 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranılan zarar karşılığı olarak davacı eş için 151.856,08 TL maddi, 70.000,00 TL manevi, oğlu için ise 65.522,97 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi olmak üzere toplamda 317,379.05-TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… 15. İdare Mahkemesince; kamu görevlisi olan davacıların murisinin görevinin neden ve tesiriyle şehit olduğu anlaşıldığından, davacıların uğradığı zararın davalı idarece kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca tazmini gerektiğinden, … 4. Asliye Hukuk Mahkemesince zarar miktarının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor hükme esas alınarak davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulü ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile için 5.000,00.-TL, oğlu Akif Doğan için 5.000,00.-TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın adli yargı yerinde davanın açıldığı 9.6.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davacılar ve davalı idare tarafından anılan idare mahkemesi kararının aleyhlerine ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
1-Kararın, maddi tazminata yönelik kısmının temyiz isteminin incelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, bu kısmı yönünden usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın, bu kısmı yönünden bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
2-Kararın, manevi tazminata yönelik kısmının temyiz isteminin incelenmesi:
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ısdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerekmektedir.
Dava konusu olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, davacılar için mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ısdırabı kısmen de olsa giderecek düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla, mahkemece davacılar için takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği dikkate alındığında, temyize konu idare mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmında hukuksal isabet bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
3- Davacıların, yargılama giderleri bakımından temyiz istemi;
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ikinci maddesinde, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; onbirinci maddesinde, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu; 15’nci maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16’ncı maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21’inci maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28’inci maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanunun, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Aktarılan Kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç ve posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan uyuşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, tümüyle haksız çıkan tarafa, başka bir deyişle davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, uyuşmazlığa ilişkin olarak Mahkemece yeniden bir karar verileceğinden, davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabul edilen ve reddedilen kısımları dikkate alınıp her bir davacının durumu ayrı ayrı irdelenerek yargılama gideri yönünden de yeniden hüküm kurulacağından, bu aşamada yargılama giderlerine yönelik temyiz isteminin incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile … 15. İdare Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA; davacıların temyiz isteminin kabulü ile anılan kararın manevi tazminatın kısmen reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 30.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.