Danıştay Kararı 10. Daire 2013/6355 E. 2016/2504 K. 05.05.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2013/6355 E.  ,  2016/2504 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2013/6355
Karar No : 2016/2504

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin_Özeti : …2. İdare Mahkemesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca davanın reddi yolunda verilen …tarih ve …sayılı kararın 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile, usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, …İlinde faaliyet gösteren davacı Şirkete ait bakım merkezine ilişkin olarak ödenmesi gereken hakedişlerin eksik ödendiği veya ödenmediğinden bahisle yapılan başvurunun reddine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün 15/8/2012 tarih ve 4425 sayılı işleminin iptali ile 203.783.-TL’nin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…2. İdare Mahkemesince, Mahkemenin …tarih ve … sayılı Kararı ile dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanunun 3. ve 5. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle dilekçenin reddine karar verildiği, bu karar uyarınca, ayrı ayrı dava açılması gerekirken, davaya yol açan maddi olay ve hukuki sebeplerin aynı olduğu ileri sürülerek yine tek dilekçe ile dava açıldığının görüldüğü, yeniden verilen dilekçede aynı yanlışlıkların yapıldığı, bu durumda, 2577 sayılı Kanun’un 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca davanın reddi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, gerek dava dilekçesinin, gerek yenileme dilekçesinin usulüne uygun olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerde, tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları, unvanları ile gerçek kişilere ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasının, davanın konu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi ile tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın belirtilmesi gerektiği; 5. maddesinde, her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı; ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep–sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabileceği; 14. maddesinde, dilekçelerin 3. ve 5. maddeye uygun olup olmadıkları yönlerinden inceleneceği; 15. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, dava dilekçesinin, anılan Kanunun 3. ve 5. maddelerine aykırı görülmesi halinde uygun şekilde düzenlenmek veya noksanlıkları tamamlanmak suretiyle otuz gün içinde yeniden dava açılmak üzere reddine karar verileceği; aynı maddenin beşinci fıkrasında ise, birinci fıkrasının (d) bendine göre dilekçenin reddedilmesi üzerine, yeniden verilen dilekçelerde aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hükme bağlanmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden, davacı Şirkete ait bakım merkezine ilişkin olarak ödenmesi gereken hakedişlerin eksik ödendiği veya ödenmediğinden bahisle yapılan 7/8/2012 tarihli başvurunun reddine ilişkin Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün 15/8/2012 tarih ve 4425 sayılı işleminin iptali ile 203.783.-TL’nin yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemini içeren 21/1/2013 havale tarihli dilekçeyle açılan davada, …2. İdare Mahkemesinin …tarih ve … sayılı kararıyla, “… dava konusu işlemin davacı tarafından yapılan 07.08.2012 tarihli başvuru üzerine tesis edildiği görülmüş olmakla birlikte anılan başvuru dilekçesinin bir örneği dava dilekçesine eklenmediğinden dava konusu işlemin konusu açıkça anlaşılamamıştır.
Yine dava konusu edilen işlemin 1. maddesinde 4 kez 5’er günlük kesinti uygulandığından bahsedilmiş, dosyadaki belgelerden bu kesinti işlemlerinin 13.01.2012 tarihli ve 214 sayılı, 31.01.2012 tarihli ve 691 sayılı, 23.02.2012 tarihli ve 1091 sayılı işlemler ile dosyada bir örneği bulunmadığından sayısı tespit edilemeyen başka bir 23.02.2012 tarihli işlemle yapıldığı anlaşılmış olup, bu işlemler arasında yukarıda anılan yasa maddesinde belirtilen maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunmadığından her birine karşı ayrı olmak üzere 4 ayrı davanın açılması gerektiği anlaşılmıştır.
Dava konusu işlemin 2. maddesinde İl Müdürlüğü onayı alınmaksızın bakım altında tutulduğu tespit edilen isimler sayılarak bu kişilerin davacı bakım merkezinden alınarak başka bir bakım merkezine yerleştirildiği, adı geçen özürlülerin bakım ücretlerinin ne şekilde ödeneceğinin henüz kesinlik kazanmadığı, şartları uymayan özürlülerin bakım ücreti ödeme işleminin durdurulduğu bilgisine yer verilmiş olup, bu maddede belirtilen hususlar arasında neyin dava konusu edildiği anlaşılamamış, yani, bazı özürlülerin başka bir bakım merkezine yerleştirilmesi işleminin mi, bazı özürlülerin bakım ücretinin ödenmemesi işleminin mi dava konusu edildiği anlaşılamamış, kaç kişinin, hangi tarihte başka bir bakım merkezine yerleştirildiği, kaç kişinin, hangi tarihten itibaren bakım ücretinin ödenmediğinin belirtilmediği görülmüş olup, bu hususlar açıklanarak ve bu hususlar ile ilgili tesis edilmiş başka işlem varsa tarih ve sayısı ile tebliğ tarihi belirtilerek, aralarında maddi veya hukuki bağlılık yada sebep sonuç ilişkisi yoksa ayrı ayrı düzenlenen dava dilekçeleri ile dava açılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava konusu işlemin 3. maddesinde; Ek-1 listede yer alan özürlülerin geçmiş tarihi kapsayan bakım ücretlerinin ödenmesine ilişkin Genel Müdürlük görüşü doğrultusunda işlem yapılacağı belirtilmiş, bu maddede belirtilen özürlülerin kimler olduğu ve hangi tarihlere ilişkin bakım ücretinin talep edildiği belirtilmemiş olup, bu haliyle, bu maddede dava konusu edilen husus anlaşılamamıştır.
Dava konusu işlemin 4. maddesinde; Azeri uyruklu …isimli özürlü ile ilgili bakım ücretinin talep edildiği ve bu talebin bakım onayı alınmadığından bahisle reddedildiği anlaşılmakla birlikte, bu işlemle yukarıda sayılan işlemler arasında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunmadığından ayrı dava konusu edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava konusu işlemin 5. maddesinde; … ve …’ın bakım ücretinin ödenmesi talebinin reddedildiği belirtilmiş, yine bu işlemin de ayrı dava konusu edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava konusu işlemin 6. maddesinde; davacı bakım merkezinin 2012 yılı Temmuz ayı hak edişinden 5 günlük kesintinin sebebi açıklanmış, bu kesinti işleminin de tarih ve sayısı ile tebliğ tarihi belirtilerek ayrı dava dilekçesi ile ayrı bir davada dava konusu edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, dava konusu 15.08.2012 tarihli ve 4425 sayılı işlemin incelenmesinden tespit edilen yukarıda sayılan işlemlere karşı ayrı ayrı dava açılması gerekmekle birlikte, bu işleme esas teşkil eden 07.08.2012 tarihli başvuru dilekçesi eklenmediği için, bu işlemlerin dışında tespit edilemeyen başkaca işlemler var ise bunların da ayrı dava konusu edimesi, yukarıda sayılan anlaşılamayan hususların açıklanması ve 07.08.2012 tarihli başvuru dilekçesinin dava dilekçesine eklenmesi gerekmektedir.” ifadelerine yer verilerek dava dilekçesinin reddine karar verildiği ve anılan karar ile aynı yanlışlıkların yapıldığı takdirde davanın reddine karar verileceğinin davacı tarafa bildirildiği; davacının verdiği 6/5/2013 havale tarihli yenileme dilekçesinde, önceki dilekçesini hiç değiştirmeksizin olduğu gibi yenilemesi üzerine de, İdare Mahkemesince, davacı tarafından yenilenen dilekçede aynı yanlışlıkların yapıldığı gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından idareye verilen başvuru dilekçesinin bir örneğinin davacı taraf yanında, esas olarak davalı idareden teminin mümkün olması; davacı tarafça yapılan idari başvuru üzerine tesis olunan tek bir idari işlemin iptalinin istenilmesi ve işlem içeriği olaylar arasında maddi ve hukuki yönden bağlılık bulunduğu hususları dikkate alındığında, dava konusu işlem içeriği sebeplere karşı aynı dilekçe ile açılan davada, yukarıda belirtilen gerekçeyle dilekçenin reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava dilekçesinin 2577 sayılı Kanun’un 3. ve 5. maddelerinde sayılan usule uygun olduğunun kabulü suretiyle dosyanın incelenmesi gerekirken, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca davanın reddine hükmedilmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, …2. İdare Mahkemesinin …tarih ve …sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 5/5/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.