Danıştay Kararı 10. Daire 2013/3739 E. 2016/1743 K. 29.03.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2013/3739 E.  ,  2016/1743 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2013/3739
Karar No : 2016/1743

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin_Özeti : … 5. İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen ……. sayılı kararın 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, Suriye uyruklu olan ve Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak istemiyle yaptığı başvurunun, ‘Kamu düzeni, milli güvenlik ve genel ahlak açısından sakıncalı olmamak şartını taşımadığından bahisle reddine ilişkin 14/11/2011 tarih ve 101671 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 5. İdare Mahkemesince, her ne kadar davalı idarece sunulan savunma dilekçesinde, davacının durumunun kamu düzeni, milli güvenlik ve genel ahlak açısından sakıncalı görülmesi sebebiyle Türk vatandaşlığına geçme talebinin uygun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de, bu durumu kanıtlayıcı somut bir bilgi veya belge sunulamadığı; öte yandan, davacının 1991 yılından itibaren Türk vatandaşı ile evli olduğu, uzun yıllar Sağlık Bakanlığında sözleşmeli olarak doktorluk yaptığı, Türk vatandaşı olan altı (6) çocuğunun bulunduğu, kendisine süresiz ikamet izni verildiği, herhangi bir sabıkasının veya suç kaydının olmadığı, Mersin Valiliği tarafından hakkında yapılan soruşturma sonucunda da hakkında olumsuz bir kanaat belirtilmediği görüldüğünden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun ‘Türk Vatandaşlığının Evlenme Yoluyla Kazanılması’ başlıklı 16. maddesinde, “(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenmenin doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmayacağı, ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancıların Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabileceği, başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama şartlarının aranacağı” hüküm altına alınmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Suriye vatandaşı olan davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına geçme istemiyle yaptığı başvuru neticesinde Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen mülakat formunda, davacının 4/7/1991 tarihinden beri Türk vatandaşı ile evli ve müşterek altı (6) çocuklarının olduğu, Mersin ilinde ortak ikametgahlarının bulunduğu, uzun yıllar Sağlık Bakanlığında sözleşmeli olarak doktorluk yaptığı, herhangi bir suç kaydının olmadığı, bahse konu evliliğin menfaat karşılığı yapılmış anlaşmalı bir evlilik olmadığı belirtilerek mülakat sonucunda oluşan kanaatin olumlu olarak değerlendirilmesi neticesinde, davacının 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesinde aranan şartları taşıdığı sonucuna varıldığı; Mersin İl Emniyet Müdürlüğü tarafından da davacı hakkında yapılan ön inceleme ve araştırma sonucunda, yukarıda yazılı hususlara benzer tespitlere yer verildiği; ancak, Milli İstihbarat Teşkilatınca yapılan arşiv araştırması sonucu Emniyet Genel Müdürlüğüne yazılan yazılarında, davacının, … paralelinde faaliyet yürüttüğü, Suriye istihbaratına çalıştığının ifade edilmesi üzerine, bu hususların vatandaşlık talebinde dikkate alınarak davacının evlenme yoluyla Tük vatandaşlığına alınma istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolunda işlem tesis edildiği, söz konusu işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, davalı idarece Türk vatandaşlığına alınma talebi üzerine davacı hakkında yapılan inceleme ve araştırma sonunda, davacı hakkındaki geçmiş kayıtların değerlendirilmesi üzerine kamu düzenini bozucu nitelikte, terör örgütü ve bir başka ülke istihbaratı ile bağlantılı faaliyetlerde bulunduğunun tespiti sebebiyle başvurunun reddedildiği görülmektedir.
Bu durumda, Türk vatandaşlığına kabul etme konusunun Devletin hükümranlık yetkisine ilişkin olduğu gözetildiğinde, davalı idarece takdir yetkisi çerçevesinde davacı hakkındaki geçmiş kayıtların değerlendirilmesi sonucu tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, … 5. İdare Mahkemesinin … tarih ve …. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 29/3/2016 tarihinde gerekçede oyçokluğu, esasta oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY :
Bakılan uyuşmazlıkta, Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığının 1992-1993 yıllarındaki kayıtlarında davacının,….paralelinde faaliyet yürüttüğü, Suriye istihbaratına çalıştığı yolunda bilgiler yer aldığı; ancak, 11/3/2011 tarihli evlenme yolu ile Türk vatandaşlığını kazanma istemli başvurusuna kadar anılan tespit yönünde herhangi bir faaliyette bulunduğuna ilişkin dosya içerisinde bilgi ve belge bulunmadığı, ayrıca davacının Türk vatandaşı ile evliliğinden altı çocuğu olduğu, Türkiye’de yaklaşık on beş (15) yıl sözleşmeli doktor olarak çalıştığı, hakkında olumsuz başka bir tespit olmadığı görülmektedir.
Bu durumda, Mahkemece 1992-1993 yıllarından sonraki süre içerisinde davacı hakkında herhangi bir terör örgütü ile bağlantısının olup olmadığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığınca düzenlenen yeni bir rapor bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı düşüncesiyle karara gerekçe yönünden katılmıyorum.