Danıştay Kararı 10. Daire 2012/935 E. 2013/5577 K. 25.06.2013 T.

10. Daire         2012/935 E.  ,  2013/5577 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2012/935
Karar No : 2013/5577

Temyiz Eden (Davalı ) : İçişleri Bakanlığı / ANKARA
Karşı taraf ( Davacılar) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Dairemizin 27.1.2004 tarih ve E:2002/6065, K:2004/1032 sayılı bozma kararına uyan … İdare Mahkemesince; davanın kabulü yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Eksik inceleme sonucu verilen kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, Polis Memuru olan davacılardan …’nun 21.7.1995 tarihinde davalı idareye ait servis aracı ile görev yerine gitmekte iken, anılan araca terör örgütü mensuplarınca yapılan silahlı ve bombalı saldırı sonucu yaralanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı 25.000 TL. maddi, 7.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; Dairemizin 27.1.2004 tarih ve E:2002/6065, K:2004/1032 sayılı bozma kararına uyulmak suretiyle yaptırılan bilirkişi incelmesi sonucu düzenlenen rapora göre, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu kararın, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmında, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmadığından, davalı idarenin anılan kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemektedir.
Kararın, maddi tazminat isteminin kabulüne yönelik bölümü;
1- Mülga 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 53. maddesinde, en az 10 yıl fiili hizmet süresini tamamlamış iştirakçilere “adi malullük aylığı”; 55. maddesinde, görevin neden ve etkisiyle yaralanan iştirakçilere 53. maddeye göre hesaplanacak adi malüllük aylıklarına, malullük derecelerine göre %15 ila 60 oranında zam yapılmak suretiyle “vazife malullüğü aylığı” bağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun “Malul olanlarla aylığa müstehak dul ve yetimlere yardım” başlıklı 21. maddesinde, “Kamu görevlilerinden yurtiçinde ve yurtdışında görevlerini ifa ederlerken veya sıfatları kalkmış olsa bile bu görevlerini yapmalarından dolayı terör eylemlerine muhatap olarak yaralanan, sakatlanan, ölen veya öldürülenler hakkında 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Ayrıca; malul olanlarla, ölenlerin aylığa müstehak dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı, bunların görevde olan emsallerinin almakta oldukları aylıklardan; emekli olanların öldürülmeleri halinde ise, dul ve yetimlerine bağlanacak aylığın toplam tutarı ve Kanuna göre kendisine bağlanabilecek emekli aylığından az olamaz. Yaşamak için gereken hareketleri yapamayacak ve başkasının yardım ve desteğine muhtaç olacak derecede malül olanlar ile ölenlerin dul ve yetimlerine en yüksek devlet memuru aylığı üzerinden, diğerlerine mevcut aylıkları üzerinden, 30 yıl hizmet yapmış gibi emekli ikramiyesi ödenir. Bu bent hükümlerine göre ilgililere fazla olarak yapılan ödemeler, faturası karşılığı ilgili sosyal güvenlik kuruluşlarınca Hazineden tahsil edilir.” kuralı yer almıştır.
Prim ödemek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal sonucu olarak ilgililere bağlanan aylıklar ve yapılan ödemeler, idarenin tazmin sorumluluğunu doğuran olay nedeniyle sağlanan yarar niteliğinde bulunmamaktadır. Bu nedenle, prim karşılığında ilgililere bağlanan aylıklar ile yapılan her türlü ödemenin, aktif ve pasif dönemde hesaplanacak maddi tazminat tutarından hiçbir şekilde yarar olarak kabul edilip indirilmemesi gerekmektedir. Bir başka ifadeyle, vazife malüllüğü aylığının içinde adi malüllük aylığının da bulunduğu gözetilerek aktif ve pasif dönemde adi malüllük aylığının yarar olarak kabul edilip hesaplamaya dahil edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Görevin neden ve etkisinden doğan olaylarda, prim karşılığında ilgililere bağlanacak adi malüllük aylığını aşan vazife maluliyetine ilişkin tutarların, olay nedeniyle sağlanan yarar olduğu kabul edilmelidir. Diğer bir anlatımla, prim karşılığı olmayan her türlü ödemenin; 3713 sayılı Yasaya göre bağlanan vazife malüllüğü aylığının adi malüllük aylığını aşan kısmının (adi malüllük aylığına yapılan zammın), yine 3713 sayılı Yasa uyarınca ödenen emekli ikramiyesinin, 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre ödenmesi gereken normal emekli ikramiyesini aşan tutarının ve tütün ikramiyesinin yarar olduğu gözetilerek hesaplanacak maddi zarar tutarından indirilmesi gerekmektedir.
Aktif dönemde, vazife malüllüğü aylığının bağlandığı tarih itibarıyla, 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre ilgiliye adi malüllük aylığı bağlanması mümkün ise, ilgilinin yasal emeklilik yaşına kadar aylar itibarıyla alacağı adi malüllük aylığının toplam tutarı ile aynı şekilde aylar itibarıyla alacağı vazife malüllüğü aylığının toplam tutarı hesaplanıp, her iki aylık arasında aylar itibarıyla ortaya çıkacak farkın hesap tarihi itibarıyla peşin sermaye değeri, ilgilinin olaydan kaynaklanan yararı olduğu kabul edilecektir. Prim karşılığında bağlanacak adi malüllük aylığı veya yapılacak diğer ödemeler ise, yukarıda belirtildiği üzere yarar kalemi olarak hesaplamaya dahil edilmeyecektir.
Vazife malüllüğü aylığı bağlanmasını gerektiren olay gerçekleşmemiş olsaydı, ilgilinin yasal emeklilik yaşına kadar alabileceği görev aylıklarının peşin sermaye değerinden, yukarıda belirtilen biçimde hesaplanacak vazife maluliyet farkının peşin sermaye değeri düşülerek ilgilinin olay nedeniyle uğramış olduğu maddi zararı hesaplanmalıdır.
Ancak, vazife malüllüğü aylığının bağlandığı tarih itibarıyla adi malüllük aylığı bağlanması koşullarına sahip olmayan ilgililer bakımından vazife malüllüğü aylığının tamamının, aktif ve pasif dönemi de kapsayacak şekilde yarar olduğu kabul edilecektir.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, hesap tarihi itibariyle ilgilinin görev aylığı veya emsali polis memurunun görev aylığı dikkate alınarak aylar itibariyle alacağı görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı karşılaştırılarak, aradaki farkın zarar olduğu kabul edilmelidir. Yine bu dönemde vazife malüllüğü aylığı ile adi malüllük aylığı aylar itibarıyla karşılaştırılarak aradaki farkın yarar olduğu kabul edilmelidir. Bu şekilde yapılacak hesaplamada yarar ve zarar tutarları denkleştirme yapılarak işlemiş dönem zararı hesaplanmalıdır. Bu dönemdeki yarar ve zarar kalemlerinin (fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle) peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı ise, bilirkişi raporu tarihinden ilgilinin yasal emeklilik yaşını ikmal edeceği tarihe kadar alacağı görev aylıkları dikkate alınarak, işlemiş dönem zararındaki yöntemle (görev aylığı ile vazife malüllüğü aylığı arasındaki fark zarar olarak kabul edilmek ve vazife malüllüğü aylığı ile adi malüllük aylığı arasındaki fark düşülmek suretiyle) hesaplanmalıdır. İşlemiş dönem zararından farklı olarak, bu dönemdeki zararın hesabında, yarar ve zarar kalemlerinin peşin sermaye değerinin dikkate alınması gerekmektedir.
2- İlgilinin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile muhtemel ömrünün sonuna kadar olan pasif dönemdeki zararı ise, ilgilinin yasal emeklilik yaşını doldurduğu tarihte alacağı emekli aylığı ile bu dönemde de almaya devam edeceği vazife malüllüğü aylığı arasında aylar itibarıyla oluşan farkın peşin sermaye değeri kadar olmaktadır. Bu fark hesaplanırken, yukarıda belirtildiği üzere, adi malüllük aylığı bağlanması koşullarına sahip olan ilgililer yönünden vazife malüllüğü aylığının tamamının değil, vazife malüllüğü aylığının, adi malüllük aylığını aşan kısmının yarar olduğu yapılacak hesaplamada dikkate alınmalıdır.
3- Yukarıda belirtilen şekilde yapılacak hesaplamada, olay nedeniyle uğranılan zarar ile sağlanan yarar arasındaki pozitif fark, davacıların uğramış olduğu maddi zararı göstermektedir.
Öte yandan, 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun’un 6. maddesinde, bu Yasa hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminatın, uğranılan maddi ve manevi zararların karşılığı olduğu; yargı mercilerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı idarelerin ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında bu Yasa hükümleri uyarınca ödenen nakdi tazminatın göz önünde tutulacağı hükme bağlanmış olup; ilgililere ödenen nakdi tazminatın da olay nedeniyle sağlanan yarar niteliğinde olduğu, dolayısıyla hesaplanan maddi zarar tutarından, rapor tarihindeki güncel değerinin hesaplanarak düşülmesi gerektiği hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Esasen, aktarılan yöndeki hesaplama, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55. maddesine de uygun bulunmaktadır. Zira, ilgililere ödedikleri prim karşılığı bağlanacak adi malullük aylıkları, “rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri” kapsamında yer almakta iken; 3713 sayılı Yasanın yukarıda alıntısı yapılan hükmünden de anlaşılacağı üzere, adi malüllük aylığını aşan vazife maluliyetine ilişkin tutarlar, sosyal güvenlik kuruluşunca Hazineden tahsil edilmekle, “rücu edilen sosyal güvenlik ödemeleri”ni oluşturmaktadır. Yine, nakdi tazminat ödemeleri, ilgilinin olay nedeniyle uğradığı zararı, Yasada öngörülen sınırlar çerçevesinde kısmen dahi olsa karşılamayı amaçladığından, “ifa amacını taşıyan ödemeler” kapsamında yer almakta; buna karşılık, sosyal yardım sandıklarından yapılan ödemeler ise, “ifa amacını taşımayan ödemeler” niteliğinde bulunmaktadır. Böylelikle, vazife malullüğü aylığının adi malullük aylığını aşan tutarı ile nakdi tazminat yarar olarak kabul edilirken, adi malullük aylığı ile sosyal yardımlar yarar hesabına dahil edilmemektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; polis memuru olarak görevli iken, terörist saldırı sonucu görevi sırasında yaralanan davacının 25.5.2000 tarihi itibariyle vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı, 8.234,60 TL nakdi tazminat ödenmesine karar verildiği ve 3713 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca tarihinden itibaren (görevdeki emsallerinin aldığı maaş tutarında) vazife malullüğü aylığı bağlandığı; Mahkeme kararına dayanak alınan 26.9.2008 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 52 yaşına kadar çalışacağının kabul edildiği; yukarıda yer verilen açıklamaya uygun hesaplama yapılmadığı, vazife malullüğü aylığı ile adi malullük aylığı peşin sermaye değerleri arasındaki farkın da yarar olarak düşülmediği; öte yandan, davacının 3713 sayılı Yasa uyarınca vazife malulü olarak emekliye ayrıldığı gözetildiğinde, davacıya ödediği prim karşılığı olmaksızın yapılan her türlü ek ödemenin (tütün ikramiyesi vs.) olay nedeniyle elde edilen yarar olarak kabul edilerek toplam zarardan düşülmesi gerekirken, söz konusu ek ödemelerin hesaba dahil edilmediği; son olarak davacıya ödenen toplam 8.234,60 TL nakdi tazminatın, rapor tarihindeki güncel değerleri hesaplanarak toplam zarardan düşülmediği anlaşılmaktadır.
Buna göre, özetlenen bilirkişi raporu, yukarıda aktarılan nitelikte ve mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette görülmemektedir. Bu itibarla, Mahkemece yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesinde, öncelikle, aktif ve pasif dönem zararları hesabında kullanılacak verilerin (davacının emsali polis memurunun alacağı görev ve emekli aylıklarının, vazife malullüğü ve adi malullük aylıklarının, emekli ikramiyesi ile tütün ikramiyesinin peşin sermaye değerlerinin) yeniden düzenlenecek rapor tarihi itibariyle değerlerinin ilgili idarelerden sorulması; alınacak cevap üzerine, yukarıda 3 madde halinde aktarılan ilkeler çerçevesinde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir.
Daha açık bir anlatımla, düzenlenecek yeni raporda, özellikle,
1-Aktif dönem gelir hesabında, 5434 sayılı Yasanın 40. maddesi uyarınca, davacının öğrenim durumu itibarıyla görevde yükselme olanağı yok ise 55 yaşının; var ise yükselebileceği rütbeye ilişkin anılan Yasa maddesinde düzenlenen emeklilik yaşının dikkate alınması,
2-Davacıya bağlanan vazife malullüğü aylığı peşin sermaye değeri ile adi malullük aylığı peşin sermaye değeri arasındaki farkın; 5434 sayılı Yasa uyarınca ödenecek ikramiye ile 3713 sayılı Yasa uyarınca ödenen ikramiye peşin sermaye değeri arasındaki farkın, tütün ikramiyesi peşin sermeye değerinin (Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından sorularak) aktif ve pasif dönem zararlarından düşülmesi,
3-Davacıya ödenen 8.234,60 TL nakdi tazminatın, yeni rapor tarihindeki güncel değeri hesaplandıktan sonra, yarar kalemi olarak toplam zarardan düşülmesi gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, 3713 sayılı Yasanın 21. maddesindeki özel düzenleme de dikkate alınarak, yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek rapora göre maddi tazminat istemi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, manevi tazminat isteminin kabule ilişkin kısmının ONANMASINA; istemin kısmen kabulü ile anılan kararın maddi tazminat isteminin kabulüne yönelik bölümünün BOZULMASINA; bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen idare mahkemesine gönderilmesine 25.6.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.