Danıştay Kararı 10. Daire 2012/8825 E. 2015/5399 K. 30.11.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2012/8825 E.  ,  2015/5399 K.
T.C.
DANIŞTAY
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2012/8825
Karar No : 2015/5399

Temyiz Eden (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … 2. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacıya ait LPG İkmal İstasyonunda yapılan 18.2.2011 tarihli denetim sonucunda, “TS Hizmet Yeterlilik Belgesinin” 3 ay süreyle askıya alınmasına ilişkin 21.2.2011 tarih ve 64859 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… 2. İdare Mahkemesince; davacıya ait LPG İkmal İstasyonunda yapılan denetim sonucunda TS 11939/Ocak 2001 Standardı kapsamında 13 ayrı aykırılık tespit edildiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
132 sayılı Kuruluş Kanunu’nun 1. maddesinde, Enstitünün, tüzel kişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen bir kamu kurumu olduğu, markasının “TSE” olduğu, bu markanın Enstitünün izni olmadan hiçbir şekil ve şart altında kullanılamayacağı hükme bağlanmış; 2. maddesinde ise, standartlara uygun ve kaliteli üretimi teşvik edecek her türlü çalışmaları yapmak ve bunlarla ilgili belgeleri düzenlemek Türk Standardları Enstitüsünün görevleri arasında sayılmıştır.
15.8.2007 tarihinde yürürlüğe giren Hizmet Yeri Belgelendirme (HYB) Yönergesinin “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, bu yönergenin Türk Standardları Enstitüsü Ürün Belgelendirme Merkezi (ÜBM) tarafından, kuruluşların verdikleri hizmetlerle ilgili Türk Standardlarına ve/veya Türk Standardları Enstitüsünce hazırlanmış olan kriterlere göre belgelendirilmesi ile bu belgelerin kullanma usul ve esaslarının düzenlenmesi amacıyla hazırlandığı belirtilmiş; 4. maddesinde, “Sözleşme”, hizmet belgelendirme markasını kullanma hakkı verilmek üzere başvuru sahibi ile ÜBM arasında imzalanan anlaşma olarak; “Hizmet Yeterlilik Belgesi” ise, bu yönerge uyarınca yürütülen belgelendirme işlemleri kapsamında düzenlenen doküman olarak tanımlanmış; 13. maddesinde, kuruluşun başvurusu üzerine, inceleme uzmanlarınca hizmet yerinde yapılan inceleme sonucu verilen kararın olumlu olması halinde, kuruluş ile ÜBM arasında tip sözleşme imzalanacağı, sözleşme tarihi itibariyle o hizmet yeri için düzenlenen belgenin firmaya verileceği; 29. maddesinde ise, kuruluşta yapılan incelemede, kuruluşun belgelendirme şartlarına uygunluğunu kaybettiğinin tespiti halinde, belge kullanma hakkını veren sözleşmenin Enstitüce tek taraflı feshedilerek, belgenin iptal edileceği düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya ait LPG istasyonunda 18.2.2011 tarihli denetim sonucunda, “TS 11939/Ocak 2001 Standardı” kapsamında standardın 13 maddesine aykırılık tespit edildiğinden bahisle davacıya ait firmanın “TS Hizmet Yeterlilik Belgesinin” üç ay süreyle askıya alınmasına karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdari işlem; idarenin, hukuk aleminde değişiklik, yenilik doğuran irade açıklaması olup; bir tasarruf veya kararın idari işlem sayılabilmesi için, idari makamca verilmiş olması ve idarenin, idare hukuku alanında gördüğü idari faaliyete ilişkin olması gerekmektedir.
İdari makamların, idari faaliyetin görülmesi sırasında kullandıkları kamu gücü ise, söz konusu makamlara, bireyler ile girdikleri ilişkilerde, onların iradesinden bağımsız bir şekilde, hatta karşıt iradelerine rağmen, tek yanlı olarak hukuki sonuçlar ve etkiler yaratabilecek işlemler yapabilme yetki ve yeteneği tanıdığından, kamu gücünün kullanılmasından doğan uyuşmazlıkların idari yargı yerinde görülmesi gerektiği açıktır.
Buna göre, idare ile özel hukuk sözleşmesi imzalanmasına kadar geçen süreçteki işlemler, idari işlem niteliği itibariyle idari yargının denetimine tâbi iken; sözleşmenin imzalanmasından sonraki aşamalarda tesis edilen işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümü, sözleşmeden ayrılabilir nitelikte olmadıkça, adli yargı yerine ait bulunmaktadır.
Aktarılan kural, dava konusu olaya uygulandığında; ilgilinin hizmet yeterlilik belgesi başvurusunun, belge alma koşullarını taşımadığından bahisle reddine ilişkin işlem, idarece, tek yanlı ve kamu gücüne dayalı olarak tesis edildiğinden, idari yargının denetimine tâbi iken; başvurunun kabul edilip sözleşmenin imzalanmasından sonra, belge almaya esas niteliğin kaybedildiğinden bahisle belgenin iptali, TSE markasını kullanma izni veren sözleşmenin feshinden kaynaklanması nedeniyle adli yargı yerinin denetimine tâbi bulunmaktadır.
Bu çerçevede, ilgili standardın mecburi ya da ihtiyari olması arasında da herhangi bir fark bulunmamaktadır. Zira, her ne kadar mecburi standartlara uyulmaması, söz konusu alanda faaliyette bulunulamaması anlamına gelmekte ise de; burada TSE’nin görev ve yetkisi, yalnızca TSE markasının kullanılmasına muvafakat edip etmeme noktasında bulunduğundan; başka bir ifadeyle, standardın mecburi olması, marka sözleşmesinin niteliğini değiştirmediğinden; TSE tarafından, mecburi standarda ilişkin hizmet yeterlilik belgesinin askıya alınması veya iptali yolunda tesis edilen işlemler de adli yargı yerinin görevine girmektedir.
Diğer bir deyişle, TSE’nin, mecburi standarda uygun olmadığından bahisle hizmet yeterlilik belgesinin askıya alınması veya iptali yolunda tesis ettiği işlem, kamu gücüne dayalı olarak tesis edilmemekte, marka sözleşmesine dayalı fesih hakkının kullanılması niteliğinde bulunmaktadır. Ancak, bundan sonraki aşamada, TSE markasına (hizmet yeterlilik belgesine) dayanarak ilgili kuruluşa ruhsat ve lisans veren idarelerin, (dava konusu olayda, davacı şirkete 3. sınıf gayrı sıhhi müessese açma ve çalışma izni veren belediye ile LPG otogaz bayilik lisansı düzenleyen EPDK) hizmet yeterlilik belgesinin iptali üzerine, bu ruhsat ve lisansların iptali yolunda tesis ettikleri işlemler, idari faaliyet alanına ilişkin olup, kamu gücüne dayanmakta, dolayısıyla idari yargının denetimine tâbi bulunmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlık, 132 sayılı Kuruluş Kanunu’nun 1. maddesinde belirtildiği üzere, özel hukuk hükümlerine tabi bir kamu kurumu olan Türk Standardları Enstitüsü ile davacı şirket arasında imzalanan Hizmet Yeterlilik Belgesi Sözleşmesinin, Hizmet Yeri Belgelendirme Yönergesinin 28. maddesi uyarınca belgenin askıya alınmasından kaynaklanmaktadır.
Bu durumda, davacı ile davalı idare arasında sözleşmeyle kurulan özel hukuk ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın, görüm ve çözümünün adli yargı yerlerine ait olduğu anlaşıldığından, davanın esasının incelenmesi suretiyle verilen temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca … 2. İdare Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 30.11.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.