Danıştay Kararı 10. Daire 2012/5540 E. 2015/4312 K. 13.10.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2012/5540 E.  ,  2015/4312 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2012/5540
Karar No : 2015/4312

Temyiz Eden (Davalı) : / ANKARA
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :

İstemin_Özeti : …15. İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen …tarih ve … sayılı kararın 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz isteminin kabulüyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, Azerbaycan uyruklu olan ve Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak istemiyle yaptığı başvurunun, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16.maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde belirtilen şartları taşımadığından bahisle reddine ilişkin 24/6/2011 tarih ve 56487 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
…15. İdare Mahkemesinin …tarih ve … sayılı kararıyla, her ne kadar davacı ile Türk vatandaşı olan eşinin aynı çatı altında bir arada yaşamadıkları belirtilmekte ise de, davacının eşinin çalıştığı yerde aynı zamanda 24 saat esası üzerine bekçilik yaptığı, ev sahiplerinin şehir merkezinde başka bir evinin daha bulunduğu ve genelde orada ikamet ettikleri, yazlık olarak kullanılan evin boş ve bahçe duvarlarının alçak olması sebebiyle evin güvenliğinin davacının eşi tarafından sağlandığı, zaman zaman kendisinin eşinin çalıştığı ve gece bekçilik yaptığı yere giderek oranın temizliğini yaptığı ve eşinin diğer ihtiyaçlarını karşıladığı, dolayısıyla da Türk vatandaşı olan eşin yapmış olduğu iş itibariyle davacının sürekli olarak onunla aynı çatı altında yaşamalarına imkan bulunmadığı, bununla birlikte davacının eşi tarafından kendisinin ikameti için şehir merkezinde bir ev kiralandığı ve davacının burada ikamet ettiği, Türk vatandaşı olan eşin zaman zaman gelip bu evde kaldığı, ev kirasının düzenli ve eksiksiz ödendiği, ev sahibinin ve komşularının kendisinden herhangi bir şikayetlerinin olmadığı, ahlaki durum açısından herhangi bir olumsuz durum ile karşılaşılmadığı ve komşuluk ilişkilerinin iyi olduğu, öte yandan davacının ikamet ettiği yerin hem eski hem de yeni mahalle muhtarı ile yapılan görüşmelerde, davacının ahlaki durum açısından herhangi bir olumsuz durumunun görülmediği ve kendilerine bu konuda herhangi bir şikayetin gelmediğinin belirtildiği, bununla birlikte davalı idare tarafından davacının, kamu düzeni ve milli güvenlik açısından tutarlı davranışlar sergilemediği ileri sürülmekte ise de, söz konusu durumun soyut kaldığı, somut bir takım bilgi ve belgeler ile ortaya konulamadığı; öte yandan, davacının evlendiği tarihten sonra evlilik birliği ile bağdaşmayacak herhangi faaliyetinin veya suç kaydının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının Türk vatandaşlığına alınmamasına yönelik tesis olunun dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idarece, müracaat makamı ve ilgili komisyonca yapılan inceleme ve değerlendirmeler dikkate alınmaksızın karar verildiği, vatandaşlığa alınma hususunda mevzuatın kişilere kesin bir hak tanımadığı, idarenin takdir hakkı bulunduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyiz yoluyla incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
12.6.2009 günlü, 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinde, “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama şartları aranır.” hükmü bulunmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Azerbaycan uyruklu olan ve 20/10/2007 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacının, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvuru üzerine, davacı hakkında İl Emniyet Müdürlüğünce yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu, 1958 doğumlu olan davacının, 5/11/2007 tarihinden 1/5/2011 tarihine kadar geçerli ikamet tezkeresi aldığı, adreste yapılan araştırmada, davacının yalnız yaşadığı, çevresince tanınmasına karşın Türk vatandaşı eşin çevre ve muhtarlıkça tanınmadığı, Belediyece yapılan yardımlarla geçindiği, Türk Vatandaşı eşin, bir doktorun yazlığında bulunan tek odalı kulübede yaz kış (24 saat) esasına göre bekçi ve bahçıvan olarak çalıştığı ve yaşadığı, iş sahibince yabancı kadın ile evliliğin bilinmediği, davacıya ait herhangi bir eşyanın kulübede bulunmadığı, davacının evlilik öncesi fuhuş yaparak geçimini sürdürdüğü, Türk vatandaşı eşin beyanlarından, söz konusu evlilikten pişman olmakla birlikte vicdani kaygılarla evliliğini sürdürdüğünün anlaşıldığı, netice olarak aile birlikteliğinin bulunmadığı tespitlerine yer verilerek davacının evlilik gerekçesiyle Türk vatandaşlığını kazanmasının uygun olmayacağı yolunda kanaat bildirildiği; yine, davacı ve eşi ile yapılan 4/3/2011 tarihli mülakat ve söz konusu emniyet değerlendirmesi de dikkate alınarak hazırlanan komisyon raporunda da, eşlerin birlikte yaşamadıkları, evliliğin Türk aile yapısı, gelenek ve göreneklerine uygun olmadığının anlaşıldığından bahisle davacının 5901 sayılı Kanun’un 16.maddesinde yer alan şartları taşımadığı yolunda kanaat bildirildiği; idarece de, aile birliği ile bağdaşmayacak faaliyette bulunma ve aile birliği içerisinde yaşamama sebebiyle davacı başvurusunun 5901 sayılı Kanun’un 16.maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendlerinde yazılı şartları taşımadığından bahisle başvurunun reddi yönünde işlem tesis edildiği, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, davacının, 20/10/2007 tarihinde resmi nikahla Türk vatandaşı ile evlendiği ve evliliğinin başvuru tarihi itibariyle devam ettiği görülmekle birlikte, tarafların ortak meskenlerinin bulunmadığı, aile birlikteliği içerisinde yaşamadıkları, davacının yaşadığı çevrede Türk vatandaşı eşi gören ve tanıyan olmadığı gibi, Türk vatandaşı eşin bekçi ve bahçıvan olarak sürekli çalıştığı ve yaşadığı evin sahibince de evlilik ve davacı hakkında bilgi sahibi olunmadığı dikkate alındığında, 5901 sayılı Kanun’un 16.maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bendlerinde yazılı şartları taşımadığı gerekçesiyle Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, …15. İdare Mahkemesinin …tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 13/10/2015 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, temyizen incelenen kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyize konu İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.