Danıştay Kararı 10. Daire 2012/4692 E. 2015/5206 K. 23.11.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2012/4692 E.  ,  2015/5206 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2012/4692
Karar No : 2015/5206

Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin_Özeti : …İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E…, K…. sayılı kararın; hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının sonucu itibariyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirket hakkında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na muhalefet ettiğinden bahisle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 1/4/2009 tarih ve 2009/1704 sayılı kararı uyarınca verilen para cezasının tahsili amacıyla anılan şirket hakkında düzenlenen 17.384,50.-TL tutarındaki 21/9/2011 tarih ve 01 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 1/4/2009 tarihli idari yaptırım kararıyla 5728 sayılı Kanunla değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde öngörülen yükümlülüğünü yerine getirmediğinden bahisle davacıya idari para cezası verildiği ve söz konusu cezanın itiraz edilmeyerek kesinleştiğinin belirtilmesi karşısında, 15/2/2012 tarihli ara kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından söz konusu idari yaptırım kararının davacıya tebliğ edilip edilmediğinin, tebliğ edilmişse bu hususa ilişkin evrakların gönderilmesinin istenilmesi yolunda verilen ara kararına verilen cevapta Ticaret Sicil Memurluğunca davacı şirkete ait olduğu bildirilen adrese tebligat yapılmaya çalışıldığı, fakat tebligat yapılamayarak evrakın iade edildiği, davacı şirketin yeni adresinin Ticaret Sicil Memurluğuna bildirilmemesi nedeniyle idari yaptırım kararı “tebliğ edilmiş sayılarak” kesinleştirilip infazı için davalı idareye gönderildiğinin belirtildiği, ancak 7201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davacının adresinin bulunamaması halinde ilanen tebliğ yoluna gidilmek suretiyle söz konusu kamu alacağının kesinleştirilmesi gerekirken, bu yönteme başvurulmaksızın doğrudan idari yaptırım kararının tebliğ edilmiş sayılmasına karar verilerek itiraz olmaması nedeniyle kesinleştiğinden bahisle düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun ‘İlanen Tebligat’ başlıklı 28.maddesinde, “Adresi meçhul olanlara tebligat ilanen yapılır.
Yukarıki maddeler mucibince tebligat yapılamıyan ve ikametgahı, meskeni veya iş yeri de bulunamıyan kimsenin adresi meçhul sayılır.
Adresin meçhul olması halinde keyfiyet tebliğ memuru tarafından mahalle veya köy muhtarına şerh verdirilmek suretiyle tesbit edilir. (Değişik cümle: 19/3/2003 – 4829 S.K./9. md.) Bununla beraber tebliği çıkaran merci, muhatabın adresini resmi veya hususi müessese ve dairelerden gerekli gördüklerine sorar ve zabıta vasıtasıyla tahkik ve tespit ettirir…” hükmüne yer verilmiş; ‘Adres Değiştirmenin Bildirilmesi Mecburiyeti’ başlıklı 35.maddesinin 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinde, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(Değişik fıkra: 19/3/2003 – 4829 S.K./11. md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca da tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi, tebliğ tarihi sayılır.
Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(Ek fıkra: 6/6/1985 – 3220/12 md.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.” hükümleri yer almaktayken; 35.maddesinin 6099 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrasında, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
(Değişik fıkra: 11/1/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
(Değişik fıkra: 19/3/2003 – 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.
(Değişik fıkra: 11/1/2011-6099 S.K./9.mad.) Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır…” hükümlerine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosu 1/4/2009 tarih ve 2009/1704 sayılı idari yaptırım karar tutanağında, davacının, 5728 sayılı Kanunla değişik 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca sermaye miktarı Ticaret Kanunu’nun 272. maddesinde belirtilen 50.000.-TL miktarın beş (5) katı ve daha üzerinde olan şirketlerin sözleşmeli avukat bulundurma zorunluluğuna muhalefet ettiğinin tespiti üzerine davacı şirket adına 17.384,50.-TL idari para cezası verilmesine karar verildiği, bu kararın herhangi bir itiraz olmadığından 3/5/2009 tarihinde kesinleştiği şerhi düşülerek 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 17/4. maddesi uyarınca tahsilinin davalı idareden istenilmesi nedeniyle dava konusu ödeme emrinin düzenlenerek davacı şirkete tebliği üzerine anılan ödeme emrinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu ödeme emrinin dayanağı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosu 1/4/2009 tarih ve 2009/1704 sayılı idari yaptırım kararının, davacı şirketin bilinen ve Ticaret Sicil Gazetesinde belirtilen “… Mah. …Cad. No…. ../…” adresine tebliğe çıkarıldığı ve üzerine “Ayrılmıştır. İade. 17/4/2009” yazılmak suretiyle iade geldiği, bunun üzerine, davacı şirketin yeni adresinin Ticaret Sicil Memurluğuna bildirilmemesi nedeniyle idari yaptırım kararı “tebliğ edilmiş sayılarak” kesinleştirildiği ve infazına başlanıldığı görülmektedir.
Ancak, 7201 sayılı Kanun’un 35.maddesinin 6099 sayılı Kanunla değişiklikten önceki ve aynı zamanda dayanak idari yaptırım kararının tebliğ evrakının iade edildiği 17/4/2009 tarihinde yürürlükte bulunan halinde, adres değişikliğini bildirmeyenlerin, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile ticaret sicillerine verilen en son adresleri hakkında bu madde hükümlerinin uygulanacağı; yine, 7201 sayılı Kanun’un 6099 sayılı Kanunla değişik ve temyize konu Mahkeme kararının verildiği 26/3/2012 tarihinde yürürlükte olan halinde de, daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, adres değişikliğini bildirmeyen tüzel kişiler bakımından resmi kayıtlardaki adreslerinin esas alınarak bu madde hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Bu durumda, davacı şirket hakkında verilen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Kabahatler Bürosu 1/4/2009 tarih ve 2009/1704 sayılı idari yaptırım kararının, Ticaret Sicil Gazetesine göre şirketin bilenen adresine tebliğe çıkarıldıktan sonra “Ayrılmıştır. İade. 17/4/2009” ibaresiyle iadesi üzerine, yeni adres bildirilmediğinden, 7201 sayılı Kanun’un yukarıda yazılı 35.maddesi hükümleri uyarınca, tebliğ evrakının bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılmak suretiyle tebliğinin sağlanması gerekirken; tebliğ evrakının iadesi üzerine adres değişikliği bildirilmediğinden bahisle “tebliğ edilmiş sayılarak” infazına geçilmesi suretiyle davacı şirket adına düzenlenen dava konusu ödeme emrinde hukuka uyarlık; İdare Mahkemesince, dayanak idari yaptırım kararının 7201 sayılı Kanun’un 28.maddesi uyarınca ilanen tebliğe çıkarılması gerektiği gerekçesiyle verilen iptal kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA 23/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.