Danıştay Kararı 10. Daire 2012/3084 E. 2015/4949 K. 13.11.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2012/3084 E.  ,  2015/4949 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2012/3084
Karar No : 2015/4949

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin_Özeti : …İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E…., K…. sayılı kararın 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davacı adına düzenlenip tebliğ edilmeyen 3/2/2011 tarih ve 39 sayılı ödeme emrinin davacı açısından hukuki bir sonuç doğurmayacağı dikkate alındığında, temyiz isteminin kabulüyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; … San. Tic. Ltd. Şti. hakkında 4817 sayılı Kanun hükümlerine muhalefet suçundan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İzmir Bölge Müdürlüğü tarafından 28/1/2010 tarih ve 2553 sayılı işlemle verilen ve anılan şirket tarafından yapılan itirazı ….Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliğinin .. tarih ve Değişik İş No…. sayılı kararı ile reddedilmekle kesinleşen 78.400.-TL idari para cezasının tahsili amacıyla anılan şirket hakkında düzenlenen ve şirket ortağı sıfatıyla davacıya tebliğ edilen 3/2/2011 tarih ve 39 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince … San. Tic. Ltd. Şti. adına tesis edilen ve kesinleşen idari para cezasının anılan şirketten tahsil edilmesinin davalı Vergi Dairesi Müdürlüğünden istenilmesi üzerine, anılan şirket hakkında vergi dairesince re’sen terk işlemi uygulanmış olması nedeniyle şirketin yetkili temsilcisi ve ortağı olduğu belirlenen davacıya ödeme emrinin tebliği suretiyle tahsiline ilişkin olarak tesis olunan işlemde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı; davacının idari para cezasına yönelik iddialarının, para cezasına karşı yapılan itirazın sulh ceza mahkemesince reddedilmiş olması nedeniyle para cezasının kesinleştiği dikkate alındığında, ödeme emri işlemine karşı açılan bu dava nedeniyle incelenmesine hukuken olanak bulunmadığından yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının 2577 sayılı Kanun’un 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (a) fıkrasında, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılan davalar iptal davası olarak tanımlanmış olup, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolayısıyla da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
Dosyanın incelenmesinden, İzmir İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri tarafından … adresinde faaliyet gösteren … isimli işyerinde yapılan denetimde on dört (14) yabancı uyruklu şahsın izinsiz çalıştırıldığının tespit edilerek uygulamaya katılan görevliler ve uygulamada yakalanan şahıslar ile birlikte imza altına alınan 24/5/2009 tarihli tutanak düzenlenerek yasal işlem yapılmak üzere 15/6/2009 tarih ve 31437 sayılı yazıları ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İzmir Bölge Müdürlüğüne gönderildiği, buna istinaden ilgili kurumca, söz konusu şirket adına çalışma izni bulunmayan on dört (14) yabancı uyruklu kişiyi bağımlı olarak çalıştırmakla 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun’un 4. maddesine muhalefetten 5728 sayılı Kanunla değişik 21/3. maddesi uyarınca 78.400.-TL para cezası hükmedilerek düzenlenen 28/1/2010 tarih ve 2553 sayılı İdari Para Cezası Tebligatının şirketin bilinen adresine gönderildiği, tebliğin sağlanamaması üzerine yapılan adres araştırmalarında ve Ticaret Sicil Memurluğu ile yapılan yazışma sonucu davacı kurumun faal olması ve şirket hissedarlarından …’nın adresine tebliğ çıkarılarak 1/6/2010 tarihinde aynı konutta oturan eşi …’ya tebliğ edildiği, şirkete vekaleten 1/7/2010 tarihinde verilen dilekçe ile, idari para cezasına karş….Sulh Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulunulduğu, anılan Mahkemenin 16/7/2010 tarih ve Değişik İş No….sayılı kararı ile, “yapılan inceleme sonunda, itiraz edenin Basmane semtinde faaliyet gösteren turistik gazinosunda idarece yapılan kontrollerde on dört (14) yabancı uyruklu bayanı çalışma izni olmadan çalıştırdıklarının saptandığı ve idare müfettişlerince yapılan inceleme sonunda 4817 Kanun’un 25/3.maddesine aykırılıktan 21/2.maddesine göre her bir yabancı uyruklu izinsiz çalışan kişi sayısınca idari para cezasının düzenlendiği, cezaya ilişkin tebligatın yapılabilmesi için idarece İzmir Ticari Sicil Memurluğundan araştırma yapıldığı ve sicil memurluğunun cevap dilekçesine ekli 24/4/2010 tarih ve B-19/17934 sayılı yazısında, şirket ortaklarının … olduğunun saptanması üzerine itiraza konu tebligatın … adına tebliğe çıkarıldığı ve 1/6/2010 tarihinde tebligatın aynı konutta oturan eşi …’ya usulüne uygun olarak tebliğ olunduğunun anlaşıldığı, dolayısıyla itiraz eden vekilinin aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belgeden olan tutanak ve denetim raporlarına karşı soyut iddiadan başka bir delil ileri süremedikleri anlaşılmakla, itirazın reddine karar verildiği”, söz konusu İdari Para Cezası Tebligatında tebliğ tarihinden itibaren 5326 sayılı Kabahatlar Kanunu hükümleri çerçevesinde ödeme şekli belirtilmesine rağmen süresinde ödenmediğinden Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İzmir Bölge Müdürlüğünün 14/1/2011 tarih ve B.13.4.BÖM.1.13.00.00/819/1069 sayılı yazısı ile şirketten tahsil edilmesinin davalı vergi dairesinden istenildiği, bunun üzerine … San. Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenen 3/2/2011 tarih ve 39 sayılı ödeme emrinin, şirketin Basmane Vergi Dairesi Müdürlüğünde kayıtlı olması nedeniyle yapılan araştırmada 7/8/1996 işe başlama tarihli şirket hakkında 8/1/2009 tarihi itibariyle re’sen terk işleminin uygulanmış olması nedeniyle şirket ortaklarının sorgulanması sonucu şirketin temsilcisi ve ortağı olarak görünen davacı adına tebliğe çıkarılarak 11/2/2011 tarihinde davacıya tebliği üzerine 14/2/2011 tarihinde verilen dilekçe ile bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, … San. Tic. Ltd. Şti. hakkında 4817 sayılı Kanun hükümlerine muhalefetten verilen idari para cezasının tahsili amacıyla dava konusu 3/2/2011 tarih ve 39 sayılı ödeme emrinin yine şirket adına düzenlendiği, ancak, şirket hakkında 8/1/2009 tarihi itibariyle re’sen terk işleminin uygulanmış olması nedeniyle şirket ortaklarının sorgulanması sonucu şirketin temsilcisi ve ortağı olarak görünen davacı adına tebliğe çıkarılarak 11/2/2011 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, bakılmakta olan davaya ait 14/2/2011 havale tarihli dava dilekçesinin ise, davacının kendi adına verdiği vekaletnameye dayalı olarak, yine davacı adına düzenlendiği, bir başka deyişle, adına ödeme emri düzenlenen şirket adına değil, bizzat davacı adına bakılmakta olan davanın açıldığı görülmektedir.
Bu nedenle, dava konusu ödeme emri … San. Tic. Ltd. Şti. adına düzenlenmiş olduğundan, işlem ile davacı arasında menfaat ilişkisi bulunmadığı, davacı adına düzenlenmeyen 3/2/2011 tarih ve 39 sayılı ödeme emrinin davacı açısından hukuki bir sonuç doğurmayacağı dikkate alındığında, davacının, dava konusu ödeme emrinin iptalini istemekte hukuken korunmaya değer bir menfaatinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 13/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.