Danıştay Kararı 10. Daire 2012/2051 E. 2015/4049 K. 05.10.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2012/2051 E.  ,  2015/4049 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2012/2051
Karar No : 2015/4049

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin_Özeti : Annesi Türk, babası … vatandaşı olan davacının, annesinin Türk vatandaşı olması nedeniyle Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yaptığı başvurunun, 403 sayılı Kanun’un Ek Geçici 2.maddesi kapsamında başvuru süresi geçirildiğinden bahisle reddine ilişkin 15/9/2010 tarih ve 99988 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan davada; mülga 403 sayılı Kanunla Türk anadan doğup da Türk vatandaşlığını kazanamayanların Türk vatandaşlığına alınabilmeleri için belli bir başvuru süresi öngörülmesine rağmen, halen yürürlükte bulunan 5901 sayılı Kanunda evlilik birliği içerisinde Türk anadan doğanların Türk vatandaşlığını kazanabilmeleri için herhangi bir zaman sınırlaması bulunmadığından anılan Kanun yürürlüğe girmeden önce Türk anadan doğan çocukların da doğdukları tarihten itibaren herhangi bir başvuruda bulunulmasına gerek kalmadan Türk vatandaşlığını kazanacakları sonucuna varılmakta; nitekim, 403 sayılı Kanun’un Ek Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “3 yıl içerisinde” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu savıyla iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna yönelik verilen Anayasa Mahkemesinin 19/3/2010 tarih ve 27536 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14/1/2010 tarih ve E.2007/89, K.2010/3 sayılı kararında da “…evlilik birliği içinde Türk anadan doğanlar, bu konuda herhangi bir başvuruya gerek bulunmaksızın doğumla Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Ayrıca kuralın uygulanmasına ilişkin zaman sınırlaması da bulunmadığından Yasa yürürlüğe girmeden önce doğmuş olan Türk ananın çocukları da doğdukları andan itibaren Türk vatandaşlığını kazanmış kabul edileceklerdir…” gerekçesine yer verilerek itiraz konusu kural hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup; bu durumda, yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararı ve yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, 5901 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yabancı babadan ve Türk anadan evlilik içerisinde doğduğu ihtilaf konusu olmayan davacının, doğduğu tarihten itibaren Türk vatandaşlığını kazanmış olacağından, Türk Vatandaşlığına geçme istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen …İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının; davacının, 403 sayılı Kanunun Ek Geçici 2.maddesi uyarınca ergin olduktan sonra üç (3) yıl içerisinde vatandaşlık başvurusunda bulunmadığı, 5901 sayılı Kanunun ise davacı hakkında uygulanma olanağı olmadığı, vatandaşlığa alınma hususunda mevzuatın kişilere kesin bir hak tanımadığı, idarenin takdir hakkı bulunduğu, hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davacı başvurusunun yapıldığı 27/7/2010 günü ve işlem tarihi olan 15/9/2010 günü itibariyle yürürlükte bulunan 5901 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucu karar verilmesi gerekirken, mülga 403 sayılı Kanun uyarınca tesis olunan işlemde hukuka uygunluk bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının sonucu itibariyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; Annesi Türk, babası …vatandaşı olan davacının, annesinin Türk vatandaşı olması nedeniyle Türk vatandaşlığına alınması istemiyle yaptığı başvurunun, 403 sayılı Kanun’un Ek Geçici 2.maddesi kapsamında başvuru süresi geçirildiğinden bahisle reddine ilişkin 15/9/2010 tarih ve 99988 sayılı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, mülga 403 sayılı Kanunla Türk anadan doğup da Türk vatandaşlığını kazanamayanların Türk vatandaşlığına alınabilmeleri için belli bir başvuru süresi öngörülmesine rağmen, halen yürürlükte bulunan 5901 sayılı Kanunda evlilik birliği içerisinde Türk anadan doğanların Türk vatandaşlığını kazanabilmeleri için herhangi bir zaman sınırlaması bulunmadığından anılan Kanun yürürlüğe girmeden önce Türk anadan doğan çocukların da doğdukları tarihten itibaren herhangi bir başvuruda bulunulmasına gerek kalmadan Türk vatandaşlığını kazanacakları sonucuna varılmakta; nitekim, 403 sayılı Kanun’un Ek Geçici 2. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “3 yıl içerisinde” ibaresinin Anayasaya aykırı olduğu savıyla iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusuna yönelik verilen Anayasa Mahkemesinin 19/3/2010 tarih ve 27536 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14/1/2010 tarih ve E.2007/89, K.2010/3 sayılı kararında da “…evlilik birliği içinde Türk anadan doğanlar, bu konuda herhangi bir başvuruya gerek bulunmaksızın doğumla Türk vatandaşlığını kazanmaktadır. Ayrıca kuralın uygulanmasına ilişkin zaman sınırlaması da bulunmadığından Yasa yürürlüğe girmeden önce doğmuş olan Türk ananın çocukları da doğdukları andan itibaren Türk vatandaşlığını kazanmış kabul edileceklerdir…” gerekçesine yer verilerek itiraz konusu kural hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup; bu durumda, yukarıda yer verilen Anayasa Mahkemesi kararı ve yapılan açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde, 5901 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce yabancı babadan ve Türk anadan evlilik birliği içerisinde doğduğu ihtilaf konusu olmayan davacının, doğduğu tarihten itibaren Türk vatandaşlığını kazanmış olacağından, Türk Vatandaşlığına geçme istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu ileri sürerek anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasına karar verilmesini istemektedir.
Mülga 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 1. maddesinde, “Türkiye içinde veya dışında Türk babadan olan ya da Türk anadan dogan çocuklar dogumlarından başlayarak Türk vatandaşıdırlar.” hükmüne; 7. maddesinde, “Asağıdaki hallerde 6. maddenin (b) ve (c) bentlerindeki şartlar aranmaksızın yabancılar, istekleri üzerine, nın teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyle Türk vatandaşlığına alınabilirler.
a) Türk vatandaşlığını herhangi bir şekilde kaybetmiş olanların sonradan doğmuş reşit çocukları,
b) Bir Türk vatandaşı ile evli olanlarla, bunların reşit çocukları,
c) Türk soyundan olanlarla, eşleri ve resit çocukları
ç) Bir Türk vatandaşı ile evlenme kararıyle Türkiye’de yerleşmiş olanlar,
d) Türkiye’ye sanayi tesisleri getiren sosyal, ekonomik alanlarda veya bilim, teknik veyahut sanat alanlarında olağanüstü hizmeti geçmiş veya hizmeti geçeceği düşünülen kimseler,
e) Vatandaşlığa alınması Bakanlar Kurulunca zaruri görülenler.” hükmüne; Ek Geçici 2. maddesinde ise, “22/5/1964 tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdigi tarihe kadar Türk anadan doğan ve doğumla Türk vatandaşlığını kazanmayan küçükler ana, baba ya da yasal temsilcilerinin basvurmaları halinde analarına bağlı olarak doğumlarından başlayarak Türk vatandaşı olurlar.
Ana, baba veya yasal temsilcilerinin başvurmamaları halinde çocuğun Türk Medeni Kanununa göre reşit olmasından itibaren 3 yıl içinde seçme yolu ile Türk vatandaşlığını kazanma hakkı saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
12/6/2009 tarih ve 27256 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 47. maddesinin birinci fıkrası ile 403 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 7. maddesinde, “Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır.
Türk vatandaşı ana ve yabancı babadan evlilik birliği dışında doğan çocuk Türk vatandaşıdır.
Türk vatandaşı baba ve yabancı anadan evlilik birliği dışında doğan çocuk ise soy bağı kurulmasını sağlayan usul ve esasların yerine getirilmesi halinde Türk vatandaşlığını kazanır.” hükmüne; 10. maddesinde ise, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Irak vatandaşı olan davacının Türk vatandaşı annesinden dolayı Türk vatandaşlığına geçmek amacıyla yaptığı 28/7/2010 tarihli başvurunun, 403 sayılı Kanun’un Ek Geçici 2.maddesi kapsamında başvuru süresi geçirildiğinden bahisle reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, gerek davacının başvuru yaptığı 28/7/2010 tarihinde gerekse de dava konusu işlemin tesis edildiği 15/9/2010 tarihinde yürürlükte bulunan 5901 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması ve bu hususta inceleme ve değerlendirme yapma yetkisi bulunan davalı idarece 5901 sayılı Kanunda öngörülen şartlar yönünden yapılacak inceleme ve değerlendirme sonucu karar verilmesi gerekirken, davacının başvurusunun mülga 403 sayılı Kanun’un Ek Geçici 2. maddesi gerekçe gösterilmek suretiyle reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk, mahkemece söz konusu başvurunun 5901 sayılı Kanun’un 7.maddesinin birinci fıkrası uyarınca kabul edilmesi gerektiğinden bahisle verilen iptal kararında ise sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, temyiz isteminin reddi ile …İdare Mahkemesinin … tarih ve E…., K…. sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile sonucu itibariyle ONANMASINA 5/10/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.