Danıştay Kararı 10. Daire 2011/7033 E. 2015/4313 K. 13.10.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2011/7033 E.  ,  2015/4313 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2011/7033
Karar No : 2015/4313

Davacılar :
Vekili :
Davalılar :
Vekili :
Vekili :
Davanın_Özeti : 5/10/2006 tarih ve 26310 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2006/10966 sayılı …………. Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Sınırlarının Değiştirilmesine ve Bazı Alanların Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Olarak Belirlenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinde yer alan “…… Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” ibaresinin, koruma altına alınan sahanın yaban hayatı niteliği bulunmadığı, bu yönüyle dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının mevzuata aykırı olduğu iddia edilerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın_Özeti : 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu uyarınca 2004 yılında bölgeye ilişkin ön etüd raporu hazırlandığı ve bu rapor üzerine Bakanlığın teklifiyle davaya konu kararın alındığı, dava konusu sahanın göçmen kuşların göç alanı içerisinde kaldığı ve bu yönüyle alınan Bakanlar Kurulu Kararının hukuka ve kamu yararına uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Dosya içeriğinde yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, yaban hayatı geliştirme sahası olarak ilan edilen dava konusu alanın, yaban hayatı gelişim sahası özelliğini yitirdiğine ve bölgenin yapılaşmaya açılması suretiyle korunacak bir yaban hayatı kalmadığına yönelik iddialarda bulunulduğundan, uyuşmazlık hakkında mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; 5/10/2006 gün ve 26310 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren …….. Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Sınırlarının Değiştirilmesine ve Bazı Alanların Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Olarak Belirlenmesine dair 13/9/2006 gün ve 2006/10966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 2’nci maddesinde yer verilen “…. Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası”na ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerden nın davacıların işbu davayı açmakta menfaati olmadığından, davanın ehliyet yönünden reddedilmesi gerektiği yolundaki usule yönelik itirazı yerinde görülmeyerek ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmakla, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
T.C. Anayasasının 56’ncı maddesinde, herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu, belirtilmiştir.
Öte yandan; 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununun 1’inci maddesinde, Yasanın amacının, sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının milli ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve özel hukuk tüzel kişileriyle işbirliğini sağlamak olduğu; bu Yasanın av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarını, bunların korunması ve geliştirilmesini, av ve yaban hayatı yönetimini, avlakların kurulması, işletilmesi ve işlettirilmesini, avcılığın, av turizminin, yaban hayvanlarının üretiminin, ticaretinin düzenlenmesi, toplumun bilinçlendirilmesini, avcıların eğitimini, av ve yaban hayatına ilişkin suçlar, suçların takibi ve cezaları kapsayacağı hükme bağlanmış; 2’nci maddesinde, yaban hayatı geliştirme sahası , av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahaları ifade edeceği tanımına yer verilmiş; 4’üncü maddesinde de, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında yaban hayatının tahrip edilemeyeceği, ekosistemin bozulamayacağı, yaban hayatı geliştirme ve koruma sahaları ile üretme istasyonları dışında da olsa bu sahalara olumsuz etki yapacak tesislere izin verilemeyeceği, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonlarının, orman rejimine giren yerlerde Bakanlıkça, diğer yerlerde Bakanlar Kurulunca tefrik edileceği, bu sahaların ayrılması ve yönetimine ilişkin esas ve usullerin Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Yasaya dayanılarak çıkarılan Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahalarıyla İlgili Yönetmelikin 5’inci maddesinde, yaban hayatı geliştirme sahalarının, av ve yaban hayvanlarının veya biyolojik çeşitliliğin korunması gereken alanların muhafazası veya göçmen türlerin göç yollarını güvence altına almak için , yaşama ortamlarının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamlarını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılması amacı ile içerisinde hedef tür veya türlerin doğal olarak bulunduğu veya yeniden yerleştirildiği, av ve yaban hayvanlarının barınma, beslenme ve uygun yaşama koşulları ile doğal peyzaja sahip alanlardan seçileceği; 8’inci maddesinde, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahası olarak teklif edilecek sahalar için, İl Müdürlüğü tarafından oluşturulacak bir komisyon marifetiyle yerinde yapılan inceleme sonucunda ön etüt raporu, alan üzerinde yetki ve sorumluluğu bulunan tüm kurum ve kuruluşların uygun görüşü alınarak tanzim edileceği ve alanın 1/25.000’lik haritası ile birlikte Genel Müdürlüğe gönderileceği; 9’uncu maddesinde de, Genel Müdürlükçe ön etüt raporları uygun görülenlerin, orman rejimine giren sahalarda Bakan oluru ile, diğer sahalarda ise ilgili kurum ve kuruluşların görüşü alınarak Bakanlar Kurulu Kararı ile , Bakanlık adına tescil edilerek ilan olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de görüldüğü üzere; yaban hayvanlarının doğal ortamlarında nesillerinin korunması, geliştirilmesi; bu nedenle yaşama ortamlarının iyileştirilmesi ve iyileştirici tedbirlerin alınması amacıyla oluşturulan yaban hayatı geliştirme sahaları ayrılması konusunda Yasa koyucu tarafından, Bakanlar Kurulu görevli ve yetkili kılınmış bulunmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; 3167 sayılı mülga Kara Avcılığı Kanununa göre ilan edilen 23 adet “Yaban Hayatı Koruma Sahasının” yeniden tanımlanması kapsamında, 1996 yılında “Seyhan Barajı Gölü Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak tesis edilen sahanın; dava konusu edilen Bakanlar Kurulunun 13/9/2006 gün ve 2006/10966 sayılı kararıyla “…. Barajı Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” olarak yeni sınırlarıyla birlikte ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; Akdeniz iklimi hüküm süren, sulak alan olması özelliği bulunan, yaban hayvanlarının barınma, beslenme ve yaşama koşulları açısından doğal peyzaja sahip olan ve “….Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Ön Etüd Raporu”na dayanılarak hazırlanan sayısal haritalar göz önüne alınarak, nesli azalan veya azalmayan çeşitli kuş türlerine kuluçka, yavrulama, beslenme, konaklama, güneye inmeyenler için kışlama imkanı sağlayan bölgedeki; biyo çeşitliliğinin korunması ve rehabilitasyonu sağlamak amacıyla yapılan düzenlemede, yukarıda da açıklandığı üzere, Anayasaya, Yasa ve Yönetmelik hükümleri ile kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Davacılar tarafından ileri sürülen diğer iddialara ise ilgili yönetmeliklerde yer alan düzenlemeler gereği itibar edilmemiştir.
Açıklanan nedenle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, 5/10/2006 tarih ve 26310 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2006/10966 sayılı Denizli Çivril Akdağ Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Sınırlarının Değiştirilmesine ve Bazı Alanların Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Olarak Belirlenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının, 3. maddesinde yer alan “Adana Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Türkiye’de yabani olarak yaşayan faydalı ve zararlı hayvanların (memeliler, kuşlar, yerde sürünenler) her türlü vasıta ile avlanması usul ve esaslarını göstermek üzere 1937 yılında yürürlüğe giren Mülga 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanununda, av hayvanları ve sınıfları, av zamanı, avlanma yerleri ve vasıtalar ile avcılık iznine ilişkin hususlarda düzenleme yapılmış olup; anılan Kanunu yürürlükten kaldıran ve sürdürülebilir av ve yaban hayatı yönetimi için av ve yaban hayvanlarının doğal yaşam ortamları ile birlikte korunmalarını, geliştirilmelerini, avlanmalarının kontrol altına alınmasını, avcılığın düzenlenmesini, av kaynaklarının milli ekonomi açısından faydalı olacak şekilde değerlendirilmesini ve ilgili kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile işbirliğini sağlamak amacıyla çıkartılan 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 2. maddesinde, “Yaban hayatı koruma sahası”, yaban hayatı değerlerine sahip, korunması gerekli yaşam ortamlarının bitki ve hayvan türleri ile birlikte mutlak olarak korunduğu ve devamlılığının sağlandığı sahalar; “Yaban hayatı geliştirme sahası”, av ve yaban hayvanlarının ve yaban hayatının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılabildiği sahalar şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un 4. maddesinin beşinci fıkrasında, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahalarında yaban hayatının tahrip edilemeyeceği, ekosistemin bozulamayacağı, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonları dışında da olsa bu sahalara olumsuz etki yapacak tesislere izin verilmeyeceği, varsa mevcut tesislerin atıklarının arıtılmadan bırakılmayacağı, onaylanmış planlarda belirtilen yapı ve tesisler dışında hiçbir yapı ve tesis kurulamayacağı, irtifak hakkı tesis edilemeyeceği, Bakanlıkça gerektiğinde ilave yasaklamalar getirilebileceği, son fıkrasında ise, yaban hayatı koruma ve geliştirme sahaları ile üretme istasyonlarının, orman rejimine giren yerlerde Bakanlıkça, diğer yerlerde Bakanlar Kurulunca tefrik edileceği, bu sahaların ayrılması ve yönetimine ilişkin esas ve usullerin Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 4. maddesine dayanılarak, Kara Avcılığı Kanunu kapsamında olan av ve yaban hayvanları ile birlikte bunların yaşama ortamlarını korumak amacıyla yaban hayatı koruma ve yaban hayatı geliştirme sahalarının kuruluşu, yönetimi, denetimi ve bu alanlarda izin verilecek ve yasaklanacak faaliyetlerle ilgili usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılan ve 8/11/2004 tarih ve 25637 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmelik’in 5. maddesinde, av ve yaban hayvanlarının veya biyolojik çeşitliliğin korunması gereken alanların muhafazası veya göçmen türlerin göç yollarını güvence altına almak için, yaşama ortamlarının korunduğu, geliştirildiği, av hayvanlarının yerleştirildiği, yaşama ortamlarını iyileştirici tedbirlerin alındığı ve gerektiğinde özel avlanma planı çerçevesinde avlanmanın yapılması amacı ile içerisinde hedef tür veya türlerin doğal olarak bulunduğu veya yeniden yerleştirildiği, av ve yaban hayvanlarının barınma, beslenme ve uygun yaşama koşulları ile doğal peyzaja sahip alanlardan seçileceği; 22. maddesinin son fıkrasında, tabii çevre ve ekosistemlerin korunması ve iyileştirilmesi yönünden teknik ve bilimsel amaçlara göre, Bakanlıkça düzenlenecek rapora dayanılarak hazırlanacak özel amenajman planları uyarınca, belirli yerlerde ormancılık ve belirli sürelerde üretim, avlanma, saz kesme ve otlatma faaliyetlerine izin verilebileceği esası getirilmiştir.
Öte yandan, Özellikle Su Kuşları Yaşama Ortamı Olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi)’nin uygulanmasına yönelik, uluslararası öneme sahip olsun veya olmasın tüm sulak alanların korunması, geliştirilmesi ve bu konuda görevli kurum ve kuruluşlar arasında işbirliği ve koordinasyon esaslarını belirlemek amacıyla çıkarılan işlem tarihinde yürürlükte bulunan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği’nin 5. maddesinde, sulak alanların korunmasında uyulması zorunlu ilkeler belirlenmiş olup, maddenin (a) fıkrasında, sulak alanların kirletilmemesi, doğal yapılarının ve ekolojik karakterlerinin korunmasının zorunlu olduğu, her türlü arazi ve su kullanım planlamalarında, sulak alanların işlev ve değerlerinin korunmasının esas olduğu; (b) fıkrasında, sulak alanlarda biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi için gerekli tedbirleri almak ilkeler arasında sayılmıştır. Aynı Yönetmelik’in 19. maddesinde, sulak alan bölgesinde uygulama esasları arasında hayvan otlatılmasına izin verilebileceği de vurgulanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, Çevre ve Orman Bakanlığının 16/8/2006 tarih ve 5228 sayılı yazısı üzerine, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 4. maddesine göre alınan ve 5/10/2006 tarih ve 26310 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan …….. Yaban Hayatı Geliştirme Sahasının Sınırlarının Değiştirilmesine ve Bazı Alanların Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Olarak Belirlenmesine İlişkin Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinde, Adana Seyhan Baraj Gölünün Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak belirlendiği ve sınırlarının ekli krokide gösterildiği, söz konusu alanın yaban hayatı geliştirme sahası olarak ilanından evvel yapılan 2/9/2004 tarihli ön etüd raporunda, sahanın göçmen kuşların konaklama, dinlenme ve koruma alanı içerisinde kaldığı, sahadaki yaban hayatına yönelik av tehdidi başta olmak üzere yaban yaşam ortamına yapılan müdahaleler olduğu tespitine yer verildiği ve Seyhan Baraj Gölünün, yaban hayatı geliştirme sahası olarak tefrik edilmesinin mütalaa edildiği; öte yandan, davacıların hissedarı oldukları ve söz konusu alan içerisinde kalan tarla vasıflı taşınmazın imar durumunun öğrenilmesi sürecinde, bahsi geçen taşınmazın yaban hayatı geliştirme sahası içerisinde kaldığı ve sahaya yönelik onaylı yönetim planının bulunmaması nedeniyle alanda hiçbir faaliyete izin verilemeyeceğinin öğrenilmesi üzerine dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinde yer alan “…….. Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” ibaresinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
29/2/2012 tarihlinde, ……. Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası Yönetim ve Gelişme Planının onaylandığı ve söz konusu planın 11. maddesinin 3. fıkrasında, sahanın ilanından önce yapılan imar planlarına ait yerleşme alanlarının Yaban Hayatı Geliştirme Sahası dışında bırakıldığı, ancak YHGS sınırları içerisinde kalan yerleşim alanları için imar planı yapılmaksızın hiçbir inşai faaliyete izin verilmeyeceği belirtilmiştir.
Bu durumda, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 4. maddesinin verdiği yetkiye istinaden, Avrupa ve Afrika’dan gelen kuş yolları üzerinde bulunan sahanın, göçmen kuşların dinlenme, beslenme barınma alanı içerisinde kalması nedeniyle, bölgedeki biyoçeşitliliğin korunması ve rehabilitasyonu sağlamak amacı ile yapılan davaya konu düzenlemede, kamu yararı ve hukuka aykırılık görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafından, anılan bölgede pek çok kamu kurumuna ait bina ve tesis inşa edildiği, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 2006 ila 2010 yılları arasında uygulanmadığı ileri sürülmekte ise de, dava konusu Kararın tesis edildiği tarih itibarıyla mevcut hukuki ve fiili duruma uygun olduğu görülmektedir.
659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ya da avukatlar tarafından idarelerin vekili sıfatıyla yürütülen davaların idareler lehine neticelenmiş olması halinde, idareler lehine vekalet ücreti takdir edilecek olmakla birlikte, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca idareler lehine vekalet ücreti takdirinin, ancak bu Kanun Hükmünde Kararname’nin yürürlüğe girdiği 2/11/2011 tarihinden sonra açılan davalarda söz konusu olabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bakılmakta olan davanın, 659 sayılı KHK’nin yürürlük tarihi olan 2/11/2011 tarihinden önce açıldığı dikkate alındığında, davayı hukuk müşaviri eliyle takip etmiş olmasına rağmen, davalı idareler lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yargılama gideri için tahsil edilen paranın kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra ilgilisine iade edilmesine, bu kararın tebliğini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyizen başvurulabileceğinin duyurulmasına, 13/10/2015 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Dosyanın incelenmesinden, Mülga 3167 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na dayanılarak “…… Yaban Hayatı Koruma Sahası” olarak tescilli alanın 13/9/2006 tarih ve 2006/10966 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla “Seyhan Baraj Gölü Yaban Hayatı Geliştirme Sahası” olarak yeniden tanımlandığı, bakılan davanın da anılan Kararın iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
Her ne kadar, davalı idarece uyuşmazlık konusu sahanın etüd raporlarına dayanılarak 4915 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca tespit edildiği savunulmakta ise de, uyuşmazlık konusu alanın sınırlarının tayin edilmesinde bölgenin doğal durumunun, jeomorfolojik yapısının, klimasının, bitki ve hayvan varlığının ve korunması gereken yaban hayatının mahiyetinin konunun uzmanı bilirkişiler marifetiyle incelenerek ulaşılacak bilimsel sonuçlara göre karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde oluşan Daire Kararına katılmıyoruz.