Danıştay Kararı 10. Daire 2009/7947 E. 2013/3553 K. 18.04.2013 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2009/7947 E.  ,  2013/3553 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2009/7947
Karar No : 2013/3553

Temyiz Eden (Davacı) : — Adına — Sendikası
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … 10. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : Uyuşmazlıkta, davalı idare bünyesinde çalışan ve yasal olarak aynı statüde bulunan memurlar arasında, belirli bir sendikanın üyesi olup olmama yönünden getirilen ayrım sonucu; kimi memurlara belirli bir miktarda alış veriş çeki verilirken, bu çeklerin diğer memurlara verilmemesinin eşitlik ve hakkaniyet kuralları ile bağdaşmadığı açıktır.
Dolayısıyla, davacının, anılan çeklerden kendisine de verilmesi amacıyla yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmayıp; mahkemece dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davalı idare bünyesinde memur olan davacı tarafından, bir kısım personele verilen ancak kendisine verilmeyen — ve — alış-veriş çeklerinden kendisine de verilmesi amacıyla yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… 10. İdare Mahkemesince, dosyada yer alan mevcut bilgi ve belgeler ile — Belediye Başkanının personeline hitaben yazdığı 14.12.2007 tarihli yazının incelenmesinden; davalı idare ile — Sendikası arasında yapılan “Toplumsal İşbirliği Sözleşmesi” çerçevesinde sadece — Sendikası üyelerine anılan yardımın yapıldığının görüldüğü; ancak söz konusu yardımların anılan sözleşmenin tarafları arasındaki iyi niyet göstergesi olarak sosyal yardım amaçlı yapıldığının anlaşıldığı; dolayısıyla yapılan sözleşme çerçevesinde yalnızca bu sözleşmenin tarafı olan sendika üyelerine sosyal yardım amaçlı yapılan yardımdan davacının yararlandırılmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Davalı idarece, davacı tarafından ileri sürüldüğü gibi, — Sendikası üyelerine yardım yapılmasının söz konusu olmadığı belirtildiğinden; öncelikle bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
13.12.2007 tarihinde davalı idare ile — Sendikası arasında 1 (bir) yıl süre için imzalanan “Toplumsal İşbirliği Sözleşmesi”nde bu sözleşmenin — Sendikası üyeleri ile sınırlı olarak hüküm ifade edeceğinin belirtildiği ve — Belediye Başkanı tarafından “Değerli Memur Arkadaşım” başlığıyla yayımlanan 14.12.2007 tarihli yazıda, — Sendikası ile ortak yürütülen çalışma sonucunda sözleşme imzalandığının, gıda ve yakacak yardımı ile çalışanların çocuklarının burs ve kurs gereksinimlerinin kurulacak komisyonca ortaklaşa belirleneceğinin ve yapılan gıda yardımı ile ilk adımın birlikte atıldığının ifade edildiği; davalı idarece — Kaymakamlığı Bilgi Edinme Bürosuna gönderilen 4.3.2008 tarihli yazıda ise yiyecek yardımının — Sendikasına aidat ödeyen üyelere yapıldığının belirtildiği görüldüğünden; davalı idarenin — Sendikası üyelerine yiyecek yardımı yapılmadığı (alışveriş çeki verilmediği) yolundaki savunmasına itibar edilmemiştir.
Anayasanın 2’nci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu; 10’uncu maddesinde, herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu …. ve hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı; …. Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükmü yer almaktadır.
811 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 22.12.1966 tarih ve 12484 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 2.9.1967 tarih ve 6/8730 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 19.7.1968 tarihinde yürürlüğe giren “İş ve Meslek Bakımından Ayırım Hakkındaki 111 sayılı Milletlerarası Çalışma Sözleşmesi”nin 3’üncü maddesinde, bu sözleşmenin yürürlükte bulunduğu üye memleketlerin, ulusal şartlara ve tatbikata uygun metodlarla; bu sözleşmede ele alınan anlamda her türlü ayrımı ortadan kaldırmak maksadıyla, iş veya meslek edinmede ve edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği geliştirmeyi hedef tutan millî bir politika tespit ve takip etmeyi taahhüt ettiği; 2. maddesinde, “Ayırım” deyiminin; (a) Irk, renk, cinsiyet, din, siyasal inanç, ulusal veya sosyal menşe bakımından yapılan ve iş veya meslek edinmede veya edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği yok edici veya bozucu etkisi olan her türlü ayrılık gözetme, ayrı tutma veya üstün tutmayı; (b) ilgili üye memleketin, varsa, temsilci, işçi ve işveren teşekkülleri ve diğer ilgili makamlarla istişare etmek suretiyle tesbit edeceği, meslek veya iş edinmede veya edinilen iş veya meslekte tabi olunacak muamelede eşitliği yok edici veya bozucu etkisi olan bütün diğer ayrılık gözetme, ayrı tutma veya üstün tutmayı ifade edeceği kuralına yer verilmiştir.
4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Ve Toplu sözleşme Kanunu’nun 18’inci maddesinin 3’üncü fıkrasında ise, kamu işvereninin kamu görevlileri arasında sendika üyesi olmaları veya olmamaları nedeniyle bir ayırım yapamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Sosyal hukuk devleti, eşitlik ve hakkaniyet kuralları çerçevesinde, sosyal ve ekonomik açıdan dezavantajlı olanları gözeterek, vatandaşlarına insan onuruna yaraşır asgari bir yaşam standardı ve sosyal adaleti sağlamayı, toplumsal dayanışmanın geliştirilmesini ve gerçekleştirilmesini amaçlar.
Eşitlik ilkesinin amacı ise, benzer durumda bulunan kişilere farklı muamelede bulunulmasının engellenmesi; yasalar, Devlet organları ve idare işlemlerinde ayrım yapılmasının, ayrıcalık tanınmasının önlenmesidir.
Bu çerçevede; idarenin, sosyal hukuk devleti ilkesinin de güçlendirilip hayata geçirilmesini teminen, çalışanlarına, elindeki olanaklar dahilinde bir kısım ek mali ve sosyal imkan sunmasına; çalışanların, refah ve mutluluğunun artırılması amacıyla çeşitli organizasyon ve uygulamalarda bulunmasına hukuken engel bir durum bulunmamaktadır.
Ancak bu yapılırken; her hâlükârda, eşitlik ve hakkaniyet kurallarına aykırı davranış ve tutumdan kaçınılması; bilhassa, çalışanlar arasındaki dayanışma ve iş barışının bozulmasına sebebiyet verecek uygulamalardan uzak durulması gerekmektedir. Eşitlik ve hakkaniyet kurallarını gözetmeyen, çalışanlar ve toplum içerisindeki adalet duygusunu yaralayan uygulamaların; amaçlanan, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi dahi olsa, bu ilkeye hizmet etmeyeceği ortadadır.
Öte yandan, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 1’inci maddesinde; bu Kanunun, genel ve katma bütçeli kurumlar, il özel idareleri, belediyeler, il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarında veya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında uygulanacağı; 2’nci maddesinde; bu Kanunun Devlet memurlarının hizmet şartlarını, niteliklerini, atanma ve yetiştirilmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak, yüküm ve sorumluluklarını, aylıklarını ve ödeneklerini ve diğer özlük işlerini düzenlediği; bu Kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği hususları belirtmek üzere tüzükler çıkarılacağı; bu Kanunda öngörülen yönetmeliklerin Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulacağı; 4’üncü maddesinde, kamu hizmetlerinin; memurlar, sözleşmeli personel, geçici personel ve işçiler eliyle gördürüleceği; mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, Devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerince genel idare esaslarına göre yürütülen asli ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenlerin, bu Kanunun uygulanmasında “memur” sayılacağı; yukarıdaki tanımlananlar dışındaki kurumlarda genel politika tespiti, araştırma, planlama, programlama, yönetim ve denetim gibi işlerde görevli ve yetkili olanların da memur sayılacağı; 146’ncı maddesinde ise, bu Kanunun birinci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren memurların aylık, ücret, ödenek, hizmetle ilgili her çeşit ödeme ve bunların şekil ve şartları bakımından bu Kanundaki hükümlere, aynı maddenin ikinci fıkrası kapsamına giren memurların özel Kanunlardaki hükümlere tabi olacağı; memurlara kanun, tüzük ve yönetmelikler ile amirlerin tayin ettiği görevler karşılığında bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği hükümlerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, memur statüsünün temel esasları, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile belirlenerek, Devlet memurlarına bu Kanunla sağlanan haklar dışında ücret ödenemeyeceği belirtilmiş, Belediyelerde çalışan memurlar da anılan Kanun kapsamında yer almıştır.
Dolayısıyla; Memur Sendikaları ile Belediye Başkanlıkları arasında, belediye memurlarına, 657 sayılı Kanunda belirlenen mali haklar dışında ek ödeme yapılması veya imkan sunulması sonucunu doğuran bir sözleşme yapılmasının dava konusu işlem tarihi itibariyle yasal dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle; uyuşmazlık konusu alış-veriş çeklerinin, davalı idare ile sözleşme yapan sendikaya üye olan memurlara verilirken, davacının mensup olduğu sendika üyesi ve diğer memurlara verilmemesi şeklindeki uygulamaya, bu nitelikteki bir sözleşme, hukuki dayanak kabul edilemez.
Ancak bir kamu idaresi olan davalı Belediyenin, bir takım marketlerle yaptığı anlaşma sonucu temin ettiği alış-veriş çeklerini personeline dağıtmasına, çalışanların mali ve sosyal yönden desteklenmesine veya bu konuda aracılık edilmesine hukuken engel bir durum bulunmamaktadır. Elbette, böyle bir girişimde bulunulacak ise, uygulamanın; hukukun temelini oluşturan eşitlik ilkesinden sapmaması; Anayasa, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve yasal düzenlemeler ile bağdaşır şekilde, aynı statüde bulunan kişiler arasında ayrımcılık gözetilmeden icra edilmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davalı idarece, — Sendikası ile 13.12.2007 tarihinde 1 (bir) yıl süre için imzalanan “Toplumsal İşbirliği Sözleşmesi” uyarınca, anılan Sendikaya üye olan memurlara 250,00 TL değerinde “—” ve “—” alış-veriş çeki verildiği; ancak, bu uygulamadan herhangi bir sendika üyesi olmayan veya bir başka sendikaya üye olan memurların yararlandırılmadığı; yapılan şikayet ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 25.1.2008 tarih ve 2008/8867 sayılı yazısı üzerine İçişleri Bakanlığı’nca başlatılan inceleme sonucunda; şikayet edilen — Belediyesi Başkanı hakkında işlem yapılmasını gerektirir bir durum bulunmadığı sonucuna varılarak 15.8.2008 tarihli Bakan “Oluru” ile iddiaların işleme konulmamasına karar verildiği; buna karşın, yürütülen inceleme ve araştırma sonucunda; … Valiliği’nce, davalı idarece yapılan yardımların bir iyi niyet göstergesi olduğu ve mali yönden belediye bütçesi ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığı kanaatine yer verildiği; dolayısıyla, uyuşmazlık konusu alış-veriş çeklerinin finansmanının, davalı idarece gerçekleştirilen girişimler sonucu, yukarıda anılan firmalar tarafından sağlanması suretiyle dağıtıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olayda, davalı idare bünyesinde çalışan ve yasal olarak aynı statüde bulunan memurlar arasında, belirli bir sendikanın üyesi olup olmamaları yönünden ayrım yapıldığı, kimi memurlara verilen alış-veriş çeklerinin anılan Sendikaya üye olmayan memurlara verilmediği ve eşitlik ve hakkaniyet kurallarına aykırı uygulama yoluna gidildiği anlaşılmakta olup; sendika üyesi olmadığından bahisle davacıya alış-veriş çeki verilmemesine ilişkin dava konusu işlem hukuka aykırı bulunmaktadır.
Bu durumda, hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … 10. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 18/04/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.