Danıştay Kararı 10. Daire 2009/5172 E. 2009/11183 K. 29.12.2009 T.

10. Daire         2009/5172 E.  ,  2009/11183 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2009/5172
Karar No: 2009/11183

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacılar) : …
Vekili : …
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı): … Valiliği
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verdiği … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacıların Savunmasının Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalının Savunmasının Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :Tarafların temyiz istemlerinin hükmedilen tazminat miktarına ilişkin kısmı yönünden reddi ile mahkeme kararının onanmasına, davacıların temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının, … TL’ye isabet eden yargılama gideri, avukatlık ücreti ve yasal faize ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacılar, Zarar Tespit Komisyonu tarafından ödenmesi kabul edilen zararı için 5233 sayılı Yasa uyarınca düzenlenen sulhnameyi kabul etmeyerek, terör olayları nedeniyle göç etmesi sonucunda uğradığını öne sürdüğü zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açmış; İdare mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Davacıların ve davalı idare tarafından ileri sürülen nedenler, dayandığı gerekçeler karşısında temyize konu kararın davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin bülümünün bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamaktadır.
Buna karşılık İdare Mahkemesi’nce, 5233 sayılı Yasa uyarınca davacının zararının bir kısmının karşılanmasına karar verildiği, ancak bunu davacının kabul etmediği, dolayısıyla bu kısım yönünden davanın açılmasına davalı idarenin sebep olmadığı noktasından hareketle, davanın kabul edilen kısmından, daha önce davacıya ödenmesi önerilen tutar ayrık tutularak, bu kısım için yasal faiz ödenmesi istemi reddedildiği gibi, bu kısım üzerinden hesaplanan yargılama giderleri de davacının üzerinde bırakılmıştır.
Oysa 5233 sayılı Yasa’da ilgililerin zararının karşılanmasına ilişkin olarak düzenlenen yönteme göre, kişinin Zarar Tespit Komisyonu tarafından önerilen ödemeyi kabul etmesi, yani sulhnameyi imzalaması uyuşmazlığı sona erdirmekte; dolayısıyla ilgilinin zararının tamamının karşılanmadığından bahisle dava açmasını engellemektedir. Bu husus 5233 sayılı Yasa’nın 12. maddesinin gerekçesinde de açıkça ifade edilmiştir. Belirtilen durum karşısında, zararının 5233 sayılı Yasa uyarınca karşılanmasına ilişkin sulhnameyi kabul etmeyenler tarafından açılacak davanın daha önce Zarar Tespit Komisyonu tarafından ödenmesi önerilen tutarı da kapsayacağı açık olup, davacının yasal faiz istemi ve yargılama giderlerinin hesaplanması yönünden bu kısmın ayrık tutulması, yani davanın konusu dışında bırakılması hukuka ve usule aykırıdır.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin reddi, davacıların temyiz isteminin kısmen reddi, kısmen kabulü ile İdare Mahkemesi kararının daha önce Zarar Tespit Komisyonu tarafından davacılara ödenmesi önerilen tutar için yasal faiz ödenmesi isteminin reddine ve bu kısım üzerinden hesaplanan yargılama giderlerinin davacının üzerinde bırakılmasına ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi incelenmeksizin işin gereği görüşüldü:
Dava; davacıların, … İli, … İlçesi, … Köyünde ikamet etmekte iken meydana gelen terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle malvarlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle uğradığı zararın, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptıkları başvuru sonucunda, … Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararıyla tarafına … TL ödeme yapılması yolundaki teklifin kabul edilmeyerek 50.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunda; kişilerin, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğradıkları maddî zararların karşılanmasının öngörüldüğü; 7. maddesinin (d) bendinde, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin malvarlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararların da Yasa kapsamında bulunduğunun; 8. maddesinde ise, zararların, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler dikkate alınarak, olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirleneceğinin hükme bağlandığı; ayrıca, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinde, Komisyonun, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından başvuru konusu ile ilgili her türlü bilgi, belge ve yardım isteyebileceği gibi, adlî ve askerî teşkilat ile kolluk kuvvetleri dışında kalan diğer kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanları bilirkişi olarak da görevlendirebileceğinin belirtildiği, uyuşmazlıkta, davalı idarece oluşturulan komisyonca, davacıların başvurusunun kabul edilerek mahallinde yapılan keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporları esas alınarak bir miktar ödeme yapılmasına karar verildiği, önerilen tazminatın gerçek zararı karşılamaktan uzak olduğunu ileri süren davacılar tarafından sulhname imzalanmayarak bakılmakta olan bu davanın açıldığı, davacıların uğradığı gerçek zararın tespiti amacıyla verilen ara kararlarına … Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü ile … İl Tarım Müdürlüğü’nden alınan cevaplardan davacının uğradığı zararın komisyon tarafından belirlenenden daha fazla olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul edilerek … TL tazminatın davacılara ödenmesine, bu tutar ile komisyonca ödenmesi teklif edilen … TL arasındaki farka isabet eden … TL için dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizin davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine, uyuşmazlığın … TL’sına ilişkin kısmına davacının, … TL’sına ilişkin kısmına davalı idarenin sebep olduğu belirtilerek yargılama giderleri ile avukatlık ücreti bu duruma göre hesaplanarak karar verilmiştir.
Taraflarca, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan kararın aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
… İli, … İlçesi, … Köyünde meydana gelen terör olayları nedeniyle bir kısım köylülerin adli yargı yerinde yaptırdıkları tespit üzerine 5233 sayılı Yasanın yürürlüğünden önce açtıkları tazminat davalarında, idare mahkemesince hükmedilen ve Danıştay Onuncu Dairesince onanan tazminat miktarları ile 5233 sayılı Yasa kapsamında bu davada hükmedilen tazminat miktarlarının birbirleriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle, temyize konu idare mahkemesi kararının tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Davacıların, yargılama giderleri, avukatlık ücreti ve yasal faiz yönünden mahkeme kararının temyizi istemine gelince;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş olup; bu amaç, anılan Yasanın genel gerekçesinde “Devletin anayasal düzenini yıkmayı amaçlayan terör eylemlerine hedef olan kişiler kendi kusur ve fiilleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olarak zarar görmektedirler. … Ortaya çıkan bu zararın paylaştırılması, toplumun diğer kesimleri ile zarara uğramış kişiler arasında fedakârlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin bir gereğidir. … İdarenin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bu zararların, nedensellik bağı ve kusur koşulu aranmadan karşılanmasını kabul eden objektif sorumluluk anlayışına dayalı sosyal risk adı verilen bu ilke, bilimsel ve yargısal içtihatlarla da kabul edilmiştir. … Bu çerçevede yapılan çalışmalar sonunda, terör eylemlerinin ülkemizde yoğun olarak yaşandığı (olağanüstü hal ilan edilen) 19.7.1987 tarihi ile 30.11.2002 tarihi arasında, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören kişilerin maddi zararlarının yargı yoluna gitmelerine gerek kalmadan, idarece en kısa süre içinde ve sulh yoluyla karşılanması …. amacıyla bu Tasarı hazırlanmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan Yasada, aktarılan kapsamdaki maddi zararların sulhen karşılanması için özel bir usul öngörülmüştür. Buna göre, Yasada belirtilen süreler içinde ilgili valiliklere yapılan başvurular, valilikler nezdinde oluşturulan komisyonlarca değerlendirmeye tâbi tutulmakta ve başvuranın zarara uğradığı sonucuna varılması halinde saptanan zararın ödenmesine karar verilerek bu miktar üzerinden düzenlenen sulhname tasarısı davet yazısı ile birlikte hak sahibine tebliğ edilmektedir. Yasanın 12. maddesinde, bu davet yazısında, hak sahibinin sulhname tasarısını imzalamak üzere 30 gün içinde gelmesi veya yetkili bir temsilcisini göndermesi gerektiğinin, aksi takdirde sulhname tasarısını kabul etmemiş sayılacağının ve yargı yoluna başvurarak zararının tazmin edilmesini talep etme hakkının saklı olduğunun belirtileceği; davet üzerine gelen hak sahibi veya yetkili temsilcisinin sulhname tasarısını kabul etmesi halinde, bu tasarının kendisi veya yetkili temsilcisi ve komisyon başkanı tarafından imzalanacağı; sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya kabul edilmemiş sayılması hâllerinde uyuşmazlık tutanağı düzenlenerek bir örneğinin ilgiliye gönderileceği; sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ise ilgililerin yargı yoluna başvurma haklarının saklı olduğu hükme bağlanmıştır.
Aktarılan 12. maddenin gerekçesinde ise; “… Hukukumuzda feragat, kabul ve sulh gibi işlemler, görülmekte olan davaları sona erdiren işlemlerdir. Sulh işlemi, dava öncesi yapılmışsa dava açılmasını engelleyici özelliktedir. Sulh işlemine rağmen dava açılırsa bu durum itiraz olarak ileri sürülebilir ve dava ortadan kaldırılır. Böylece dostane bir çözüm şekli olan sulh, bağlayıcı niteliktedir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
5233 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan amacı, gerekçesi ve 12. madde metninin birlikte değerlendirilmesinden; sulhnamenin imzalanmasından sonra ilgililerin dava açmasına hukuki olanak bulunmamaktadır.
Bu nedenle, komisyonca ödenmesi teklif edilen ve davacılar tarafından kabul edilmeyen 17.200,00 TL yönünden uyuşmazlığın çıkmasına davacıların sebep olduğundan bahisle, bu tutar yönünden mahkeme kararının yargılama gideri, avukatlık ücreti ve yasal faize ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle:
İdare Mahkemesince;
1- … TL’ye dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmamasında hukuki isabet bulunmamaktadır.
2- Yine bu miktara isabet eden nisbi karar harcının davacıya tamamlattırılmak ve davadaki haklılık oranı dikkate alınmaksızın yargılama gideri olarak bütünüyle davalı idareye yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, bu tutara isabet eden nisbi karar harcının davacılar üzerinde bırakılması yolunda verilen kararda bu yönüyle de hukuki isabet görülmemektedir. Diğer yandan nisbi karar harcı hariç, başvuru harcı ile posta giderinin davadaki haklılık oranına göre Mahkemece taraflar arasında paylaştırılacağı hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.

3- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan ve 13.12.2007 tarih ve 26729 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin üçüncü kısmına göre … TL için hesaplanacak avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi gerekirken, avukatlık ücretinin hesaplanmasında bu tutarın dikkate alınmamasında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının ve davacılar temyiz isteminin kısmen reddi ile kararın davanın kısmen reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, davacılar temyiz isteminin kısmen kabulü ile adı geçen mahkeme kararının, … TL’ye isabet eden yargılama gideri, avukatlık ücreti ve yasal faize ilişkin kısmının BOZULMASINA, dosyanın bozulan kısım için yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen mahkemeye gönderilmesine 29.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.