Danıştay Kararı 10. Daire 2008/7957 E. 2012/6198 K. 29.11.2012 T.

10. Daire         2008/7957 E.  ,  2012/6198 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/7957
Karar No : 2012/6198

Davacı : … Belediye Başkanlığı /…
Vekili : …
Davalılar : 1- Başbakanlık / ANKARA
2- İçişleri Bakanlığı /ANKARA
3- Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı /ANKARA
İstemin Özeti: Davacı tarafından 15.12.2006 tarih ve 26377 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 12. maddesinin ikinci fıkrası, 15. maddesinin ikinci fıkrası ile 27. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istenilmektedir.
Başbakanlık Savunmasının Özeti : Usule ilişkin olarak davanın süresinde açılmadığı , esasa ilişkin olarak ise , Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından müştereken yapılan çalışma ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile diğer nüfus olayları ile birlikte Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemi kurulması , güncellenmesi ve kullanılmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği , 5490 sayılı Kanunun geçici 2. Maddesi uyarınca ulusal adres veri tabanının alt yapı çalışmalarının Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı bünyesinde yapılarak veri tabanı kurulacağı , ve bu maddede öngörülen iş ve işlemlerin tamamlanmasından sonra Nüfus ve Vatandaşlık işleri Genel Müdürlüğüne devredileceği , 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının ( c ) bendi uyarınca usulüne göre tesis edilmemiş kayıtların silinmesini karara bağlamanın Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayıldığı, yine 5490 sayılı Kanunun 69. Maddesine istinaden çıkarılan dava konusu yönetmeliğin iptali istenilen 12 ve 15. maddelerinde yurt dışında yaşayan Türk Vatandaşları bakımından adres bildirim şekline ilişkin usul ve esasların belirlendiği , 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 49 ve 50. maddelerine paralel ve maddelerin uygulanmasına yönelik usul ve esasların belirlendiği , yönetmelik hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
İçişleri Bakanlığı Savunmasının Özeti : 25.4.2006 tarih ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 69. maddesine dayanılarak hazırlanan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasında gerçeğe aykırı adres bileşeninin ulusal adres veri tabanına veya gerçeğe aykırı yerleşim yeri ile diğer adres bilgilerinin MERNİS veri tabanına işlenmesinin tespiti halinde yapılacak işlemi gösterdiği , madde metninde yer alan silme işleminin ilgili kaydın aktif halden pasif hale dönüştürülmesi olduğu 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının ( c ) bendi uyarınca usulüne göre tesis edilmemiş kayıtların silinmesini karara bağlamanın Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayıldığı, öte yandan Yönetmeliğin 12. ve 15. maddesinin ikinci fıkrasında yurt dışında yaşayan Türk Vatandaşları bakımından adres bildirim şekline ilişkin usul ve esasların belirlendiği, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 49 ve 50. maddelerine paralel ve maddelerin uygulanmasına yönelik usul ve esasların belirlendiği yönetmelik hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı
Savunmasının Özeti : Usule ilişkin olarak husumetin kendilerine yöneltilemeyeceği , davanın süresinde açılmadığı , esasta ise ; Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından müştereken yapılan çalışma ve 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu ile diğer nüfus olayları ile birlikte Adrese Dayalı Nüfus Kayıt sistemi kurulması , güncellenmesi ve kullanılmasına ilişkin usul ve esasların belirlendiği , 5490 sayılı Kanunun geçici 2. Maddesi uyarınca ulusal adres veri tabanının alt yapı çalışmalarının Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı bünyesinde yapılarak veri tabanı kurulacağı , ve bu maddede öngörülen iş ve işlemlerin tamamlanmasından sonra Nüfus ve Vatandaşlık işleri Genel Müdürlüğüne devredileceği , 5490 sayılı Kanunun 69. Maddesine istinaden çıkarılan dava konusu yönetmeliğin iptali istenilen maddelerinde yurt dışında yaşayan Türk Vatandaşları bakımından adres bildirim şekline ilişkin usul ve esasların belirlendiği , 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 49 ve 50. maddelerine paralel ve maddelerin uygulanmasına yönelik usul ve esasların belirlendiği yönetmelik hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, 15.12.2006 günlü, 26377 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği”nin iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasında “Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.” hükmüne yer verilirken, 4. fıkrasın da, “İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmü yer almaktadır. Belirtilen Yasa hükmüne göre menfaat alakası bulunmak koşuluyla kişinin bir düzenleyici işleme karşı dava açabilmesinin iki yolu bulunmaktadır. İlgili kişi ya düzenleyici işlemin ilan tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde ya da bu işlemin uygulanması halinde, uygulama işlemi üzerine ve bu işlemin süresine tabi olarak dava açma olanağına sahiptir. İkinci olanaktan yararlanabilmek ve bakılabilir nitelikte bir dava açabilmek için mutlaka bir uygulama işleminin bulunması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden 21.1.2008 tarihinde davalı idarenin resmi internet sitesinde ilanı yapılan 2007 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi sonuçlarının davacı belediyeye ilişkin kısmı ile bu sonuçlara yönelik olarak davalı idareye yapılan itirazın reddine ilişkin 14.3.2008 günlü, 517 sayılı işlemin ve bu işlemlere dayanak olduğu öne sürülen 15.12.2006 günlü, 26377 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği”nin 27. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle 21.3.2008 tarihinde açılan davanın, Danıştay Onuncu Dairesinin 22.4.2008 günlü, E:2008/2109, K:2008/2763 sayılı kararıyla, Yönetmeliğin dava konusu edilen maddesinin iptalinin davacı Belediye yönünden sayım sonucunun iptalini doğurmadığı, dolayısıyla dava konusu edilen uygulama işlemleri ile Yönetmelik maddesi arasında 2577 sayılı Yasa’nın 5. maddesinde önerilen maddi ve hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisinin bulunmadığı, ayrıca Danıştay’ın görevinde bulunan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliği’nin iptali için Danıştay’da diğer işlemlerin iptali için idare mahkemesinde dava açılması gerektiği gerekçesiyle 2577 sayılı Yasa’nın 15/5. maddesi gereğince dilekçenin reddine karar verildiği, bunun üzerine yenilenen dava dilekçesinde sadece Yönetmeliğin 27. maddesinin 2. fıkrasının iptalinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu durmda 2577 sayılı Yasanın yukarıda sözü edilen 7.maddesinin 1. ve 4.fıkraları çerçevesinde değerlendirme yapıldığında, 15.12.2006 günlü, 26377 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 15.8.2007 tarihinde yürürlüğe giren Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 27. maddesinin 2. fıkrasının iptali istemiyle gerek ilan gerekse yürürlük tarihinden itibaren 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 21.3.2008 tarihinde açılan davanın esasının incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava,15.12.2006 tarih ve 26377 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Adres Kayıt Sistemi Yönetmeliğinin 12. maddesinin ikinci fıkrası, 15. maddesinin ikinci fıkrası ile 27. maddesinin ikinci fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’inci. maddesinin 1.inci fıkrasında “Dava açma süresi özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.” hükmünü, 4. fıkrası da, “İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” hükmünü taşımaktadır.
Bu durumda, menfaat alakası bulunmak koşuluyla kişinin bir düzenleyici işleme karşı dava açabilmesinin iki yolu bulunmakta; ilgili kişi ya düzenleyici işlemin ilan tarihinden itibaren dava açma süresi içerisinde ya da bu işlemin uygulanması halinde, uygulama işlemi üzerine ve bu işlemin süresine tabi olarak dava açma olanağına sahip bulunmakta; ikinci olanaktan yararlanabilmek ve bakılabilir nitelikte bir dava açabilmek için mutlaka bir uygulama işleminin bulunması gerekmektedir.
Kişinin doğumundan ölümüne kadar kişisel ve medenî durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana gelebilecek değişikliklere ait doğal ve hukukî olayların belirlenip saptanması, bu amaçla düzenlenmiş kütüklere yazılması, elektronik ortamda ulusal adres veri tabanının oluşturulması, nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin ilişkilendirilmesini sağlamak amacıyla yayımlanan 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 3. maddesinin (i) bendinde, Genel Müdürlük, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü; (n) bendinde, MERNİS, merkezi veri tabanı ve Kimlik Paylaşım Sistemini de kapsayan Merkezi Nüfus İdare Sistemi; (y) bendinde, ulusal adres veri tabanı, adres bilgilerinin tutulduğu merkezi veri tabanı şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Yasanın 45. maddesinin 5. fıkrasında, bu Kanun ile kurulacak veri tabanlarının istatistik amaçlı kullanımında 10/11/2005 tarihli ve 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; 48. maddesinde, yerleşim yeri adresi ve diğer adreslere ait bilgilerin tutulmasına ilişkin politikanın oluşturulması, geliştirilmesi, yaygınlaştırılması, idarî birimlere göre genel uygulamaya geçiş tarihlerinin tespit edilmesi, ulusal adres veri tabanı ile MERNİS veri tabanının ilişkilendirilmesi ve adres bilgilerinin paylaşılmasına ilişkin işlemlerin Bakanlıkça yürütüleceği, Bakanlığın nüfus kütüklerindeki adres kayıtlarını tamamlamak maksadıyla işbirliği talebinin kurumlarca karşılanacağı, adres standardının, Mahallî İdareler Genel Müdürlüğünün takip ve sorumluluğunda; Genel Müdürlük, Türkiye İstatistik Kurumu, Türk Standartları Enstitüsü ve ilgili diğer kuruluşlarca ortaklaşa belirleneceği, Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü’nün tespit edilen standardın il özel idaresi ve belediyelere bildirilmesinden sorumlu olduğu, kurumlar ile gerçek ve tüzel kişilerin adres ile ilgili iş ve işlemlerinde adres standardına uymak zorunda oldukları; 49. maddesinde, İl özel idaresi ve belediyelerin sorumluluk alanlarındaki adres bileşenlerini adres standardına uygun olarak tanımlayıp bunlara değiştirilemeyecek sabit tanıtım numarası vererek mahallindeki bütün adresleri kapsayacak şekilde adres bilgilerini oluşturmakla yükümlü oldukları, ulusal adres veri tabanının Genel Müdürlükte tutulacağı, Genel Müdürlüğün, ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adresi bilgilerini nüfus kütüklerindeki kişi kayıtları ile ilişkilendirerek elektronik ortamda, yedekleme sistemleri ile birlikte güncel olarak tutacağı; 50. Maddesinde İl Özel idareleri ve belediyeler bu Kanun uyarınca belirlenen standartlardaki adres bilgileri ile adres oluşumuna altyapı oluşturan yapı belgelerini, belgelerin oluşturulması ile eş zamanlı olarak ulusal adres veri tabanına işlemekle yükümlü oldukları , yerleşim yeri adreslerinin tutulmasında kişilerin yazılı beyanı esas alınacağı , bildirimin nüfus müdürlüklerine ve dış temsilciliklerimize adres beyan formuyla yapılacağı , yerleşim yeri adresi aynı konut olan ailenin ergin fertleri birbirlerinin yerine adres beyanında bulunabileceği , adres bildirimi şahsen, posta veya elektronik posta ile yapılabileceği , 51. maddesinin birinci fıkrasında, 50 nci maddede sayılan adres beyanı ile yükümlü kişi ve kurumların yerleşim yeri adreslerine ilişkin değişiklikleri yirmi iş günü içinde ilçe nüfus müdürlüklerine bildirmekle yükümlü oldukları, ancak yerleşim yeri adresine dayalı hizmet almak üzere herhangi bir resmî kuruma yapılan müracaatlarda adres değişikliğine ilişkin beyanın, ilgilisi tarafından adres beyan formuna işlenerek nüfus müdürlüğüne gönderilmek üzere ilgili kuruma teslim edilebileceği, bu beyan formlarının ilgili kurumlarca en geç on iş günü içinde kurumun bulunduğu yerin ilçe nüfus müdürlüğüne gönderileceği; 52. maddesinin beşinci fıkrasında, nüfus sayımında veya tespitinde, aile ve hayatî istatistiklerin oluşturulmasında ve bu bilgileri esas alan kanunların uygulanmasında MERNİS nüfus bilgilerinin kullanılacağı; 53. maddesinde, Genel Müdürlüğün, ulusal adres veri tabanının etkin, süratli ve güncel bir şekilde oluşturulmasını sağlamak ve devam ettirmek için kurumlar arası koordinasyonla sorumlu olduğu, 60. maddesinde nüfus olayları ile ilgili beyanlarda şüpheye düşülmesi halinde mülkî idare amirinin emri ile kolluk makamları tarafından gerekli soruşturma ve incelemeler yapılarak nüfus müdürlüğüne bildirileceği hükümlerine yer verilmiştir.
5490 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesinde; “Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren adres bilgilerinin kaydedilmesine ilişkin uygulamaya hazırlık olarak sırasıyla aşağıdaki iş ve işlemler yapılır: a) Ulusal adres veri tabanının altyapı çalışmaları Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı bünyesinde yapılarak veri tabanı kurulur ve bu maddede öngörülen iş ve işlemlerin tamamlanmasından sonra Genel Müdürlüğe devredilir. b) Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü, adres ve numaralamaya ilişkin yönetmeliğe uygun olarak il özel idareleri ve belediyelerin numaralama ve levhalama çalışmalarını takip eder. c) Adres çalışmaları ile eş zamanlı olarak il özel idareleri ve belediyeler ile Genel Müdürlük, ulusal adres veri tabanlarının teknik altyapısını oluşturur. Ulaştırma Bakanlığı tarafından ülke genelinde il özel idareleri ve belediyeler ile ulusal adres veri tabanı arasında on-line işleyecek bir ağ altyapısı oluşturulur. Her yerleşim biriminin ulusal adres veri tabanına ulaşabileceği bir merkezî bilgisayar programı Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığınca hazırlanır. Gerekli şifreleme ve kullanıcı eğitimi verilerek il özel idareleri ve belediyelerin kullanımına açılır. ç) Adres standardının belirlendiği tarihten itibaren en geç üçyüzaltmış gün içerisinde il özel idare ve belediyeler tarafından yerleşim birimlerinin adres bileşenleri standartlara uygun hale getirilerek numaralama işlemi tamamlanır ve merkezî olarak kurulan ulusal adres veri tabanına (c) bendinde bahsedilen program aracılığı ile işlenir.d) İl özel idareleri ve belediyelerce gerçekleştirilen numaralama ve levhalama çalışmalarının uygunluğunun yerinde tespit edilmesi amacıyla Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı ve Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü tarafından numaralama işlemi tamamlandıktan sonra doksan gün içerisinde alan kontrolü yapılır. Kontrol sonuçları ulusal adres veri tabanına işlenir. e) Ulusal adres veri tabanındaki yerleşim yeri adreslerinin nüfus kütüklerindeki kişi kayıtları ile ilişkilendirilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarasına bağlı kişisel yerleşim yeri adresi kayıtlarının tutulabilmesi için, numaralaması tamamlanan yerleşim yerlerinden başlamak ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altıyüzotuz gün içerisinde tamamlanmak üzere Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı tarafından alan uygulaması yapılır. Uygulama esnasında ulusal adres veri tabanına dayalı olarak alanda tespit edilen yerleşim yeri adres bilgileri, MERNİS kayıtları ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası esasına göre elektronik ortamda eşleştirilir. Alan taraması sırasında Türkiye’de yerleşim yeri adresi tespit edilen yabancılar ile ilgili ayrı bir veri tabanı oluşturulur. f) Elde edilen kayıtlar, mahalle ve köy muhtarlıklarında altmış gün süreyle askıya çıkartılır. Askı süresince, itirazlar üzerine yapılacak inceleme sonucunda Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı tarafından temin edilen bilgilere göre kayıtlarda gerekli düzeltmeler yapılır. Bu çalışma ile kayıtların kesinleşmesi sonucunda alan uygulamasında kullanılan formlar 28/9/1988 tarihli ve 3473 sayılı Muhafazasına Lüzum Kalmayan Evrak ve Malzemenin Yok Edilmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun hükümlerine göre mahallî kurulların kararı ile yerinde imha edilir. (2) İşlemler sırasında kullanılacak formlar Genel Müdürlük ile işbirliği halinde Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı tarafından hazırlanır. Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı tarafından formlara istatistik amaçlı olarak eklenen sorulara ilişkin kayıtlar Türkiye İstatistik Kanunu hükümleri çerçevesinde değerlendirilir. (3) Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığının bu madde kapsamında yapacağı alan çalışması, 5429 sayılı Kanunun sayım ve araştırmalarla ilgili hükümleri çerçevesinde yürütülür …, (4) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde nüfus hizmetlerini düzenlemek, yürütmek, takip etmek, denetlemek ve değerlendirmek, usulüne göre tesis edilmemiş kayıtların silinmesini karara bağlamak, maddi hataları düzeltmek, aile kayıtlarını birleştirmek, mükerrer kayıtları birbirine göre tamamlamak ve diğerlerini silmek, nüfus hizmetleri ile ilgili olarak diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
14.12.2006 tarih ve 26377 sayılı Resmi Gazetede Yayımlanarak yürürlüğe giren Adres Kayıt sistemi Yönetmeliğinin ” dış temsilciliklerimizce yerleşim yeri adresi konusunda yapılacak işlemler ” başlıklı 12. Maddesinin ikinci fıkrasında ” dış temsilciliklere verilen adres beyan formları Genel Müdürlüğe elektronik ortamda veya nüfus kaydının bulunduğu yerin nüfus müdürlüğüne form olarak gönderilir. Dış temsilciliğin bulunmadığı ülkelerdeki vatandaşların adres bildirimleri Genel Müdürlüğe posta ile gönderilebilir ya da elektronik ortamda yapılabilir.” kuralına ,” Elektronik ortamda veya posta ile yapılacak bildirimler” başlıklı 15. Maddesinin ikinci fıkrasında ” yurt dışında yaşayan vatandaşlar tarafından adrese ilişkin bildirimler dış temsilciliklere, dış temsilcilik bulunmaması halinde kayıtlı oldukları yerin nüfus müdürlüğüne posta ile yapılır.” kuralına yer verilmiş, ” düzeltme ” başlıklı 27. Maddesinin ikinci fıkrasında ise ” gerçeğe aykırı adres bileşeninin ulusal adres veri tabanına veya gerçeğe aykırı yerleşim yeri ile diğer adres bilgilerinin MERNİS veri tabanına işlenmesinin tespiti halinde; adres bileşenleri, yerleşim yeri ve diğer adres bilgileri Genel Müdürlükçe silinir. Sorumlular hakkında Kanunun 67 nci maddesine göre işlem yapılır.” kuralına yer verilmiştir.
5490 sayılı Yasada Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı bünyesinde yapılarak tamamlanmasından sonra Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne devri öngörülen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi, Ulusal Adres Veri Tabanının oluşturulması üzerine kurulu olup, Ulusal Adres Veri Tabanı; Adres ve Numaralamaya İlişkin Yönetmeliğe uygun olarak Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün takip ve sorumluluğunda belirlenen adres standardı esas alınarak il özel idareleri ve belediyelerin numaralama ve levhalama çalışmalarını tamamlamaları, eş zamanlı olarak da ulusal adres veri tabanının teknik alt yapısının oluşturulmasını takiben Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’nca hazırlanacak program aracılığıyla ulusal adres veri tabanına işlemeleri ve il özel idareleri ve belediyelerce gerçekleştirilen numaralama ve levhalama çalışmalarının uygunluğunun yerinde tespiti amacıyla Türkiye İstatistik Kurumu ve Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tarafından alan kontrolünün yapılıp sonuçlarının ulusal adres veri tabanına işlenmesi ile oluşturulmuştur. Bu aşamadan sonra Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı tarafından alan uygulaması yapılıp, ulusal adres veri tabanına dayalı olarak alanda tespit edilen yerleşim yeri adres bilgileri, Merkezi Nüfus İdare Sistemi kayıtları ile T.C. kimlik numarası esasına göre elektronik ortamda eşleştirilmiştir. Bir sonraki aşamada da, elde edilen bu kayıtların muhtarlıklarda askıya çıkarılıp itirazlara imkan tanınarak, askı süresince yapılan itirazların Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı tarafından incelenmesi sonucu elde edilen bilgilere göre gerekli düzeltmelerin yapılması ile kayıtlar kesinleştirilmiş ve buradan nüfus sayım sonuçlarına ulaşılmıştır.
Dolayısıyla yukarıda yer verilen Adres Kayıt sistemi Yönetmeliğinin 12. maddesinin ikinci fıkrası, 15. Maddesinin ikinci fıkrası ve 27. maddesinin ikinci fıkrası , sayımı yapılan yerin nüfusuna kayıtlı olup yurt dışında yaşayan Türk Vatandaşlarının tespiti ve kesinleşmiş nüfus sayım sonuçlarına ulaşılması bakımından sürekli olarak uygulana gelmiş olduğundan davalı idarelerce yapılan süre iitirazı yerinde görülmemiştir.
Olayda , dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen 12. ve 15. maddelerinin ikinci fıkralarında yurt dışında yaşayan Türk Vatandaşları bakımından adres bildirim şekline ilişkin usul ve esaslarına yer verildiği , yukarıda yer verilen 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 49 ve 50. maddelerine paralel ve maddelerin uygulanmasına yönelik usul ve esasların belirlendiği, 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen kuralın , 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer verilen düzenlemenin tekrarı niteliğinde, gerçeğe aykırı adres bileşeninin ulusal adres veri tabanına veya gerçeğe aykırı yerleşim yeri ile diğer adres bilgilerinin MERNİS veri tabanına işlenmesinin tespiti halinde yapılacak işlemi gösterdiği anlaşılmakta olup , bu haliyle dava konusu edilen Yönetmelik maddelerinde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, DAVANIN REDDİNE, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14. maddesi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, … TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, bu kararın tebliği tarihini izleyen günden itibaren otuz gün içerisinde temyiz yoluyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na başvurulabileceğinin taraflara duyurulmasına 29..11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.