10. Daire 2008/5548 E. , 2008/9733 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/5548
Karar No: 2008/9733
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : … Valiliği
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı): …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının ikamet ettiği ve terör olayları sonucu göç etmek zorunda kaldığı köyün 1 yıl boş kaldığı dosya kapsamından anlaşıldığından, davacının 1 yıllık süre boyunca malvarlığına ulaşamaması nedeniyle uğradığı zararın ödenmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan, 5233 sayılı Yasa, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle oluşan “maddi” zararların tazminini öngördüğünden, davacının manevi tazminat isteminin, anılan Yasa kapsamında karşılanamayacağı gerekçesiyle reddinin hukuka uygun olacağı düşünülmektedir.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının bozulması, davacının temyiz isteminin reddi ile kararın manevi tazminata ilişkin kısmının yukarıda anılan gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : 5233 sayılı Yasanın 2(d), 7(a), (b), (c) maddelerinin değerlendirilmesinden; malvarlıklarına ulaşılamaması nedeniyle uğranılan zararın 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmininin, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu meydana gelmesi şartına bağlı bulunduğu; başka bir ifadeyle, köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde söz konusu zararların tazmini yoluna gidilebileceği; güvenlik kaygısına dayansa dahi, münferit terör olayları sonucu köyü terk edenlerin malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın, sadece köyün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde ve köyün boşaltılmasından köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak tazmininin mümkün olduğu, başka bir anlatımla, köye geri dönen ve dönmeyen kişilere göre değişmemesi gerekmektedir.
Buna göre, davalı idarece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 1 yıllık süre üzerinden hesaplanan miktarın ödenmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan; idare mahkemesince, davacıların maddi tazminat istemi hakkında bozma kararı üzerine yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden; davacının temyiz isteminin bu aşamada incelenmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile kararın, iptale ilişkin kısmının bozulmasına, davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle malvarlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle uğradığı zararın 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvuru üzerine, tarafına 1.582 YTL ödeme yapılması yolundaki … Valiliği Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali ile 46.000 YTL maddi, 5.000 YTL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davalı idarece oluşturulan komisyon tarafından yerinde yapılan keşif sırasında bilgisine başvurulan mahalli bilirkişilerin beyanlarında; köyün Ekim 1993 tarihinde tamamen boşaltıldığını, Nisan 1994 tarihi itibariyle köy halkından bir kısmının köye dönmeye başladığını belirtmeleri üzerine, davalı idarece, bütün köy halkının malvarlığından 1 yıl süreyle yararlanamadığının kabul edildiği, bu sebeple davacının uğradığı zararın da 1 yıl üzerinden hesaplanarak dava konusu işlemle davacıya 1.582 YTL ödenmesine karar verildiği; ancak davalı idarece, davacının hangi tarihte köye döndüğünün araştırılmadığı, oysa köy halkından bir kısmının köye dönmeye başlamasının, tüm köylüler için güvenlik kaygısının ortadan kalktığı ve köye dönmeyenlerin 5233 sayılı Yasanın 2. maddesinin (d) bendi kapsamında kaldıkları şeklinde yorumlanamayacağı, bu nedenle, idarece, davacının köye dönüş tarihinin araştırılması ve köyün boşaltılmasından köye döndüğü tarihe kadar geçen süreçte uğradığı zararın tespiti ve tazmini gerekirken, tüm köy halkının 1 yıl süreyle malvarlığına ulaşamadığı kabulünden hareketle davacının sadece 1 yıllık zararının ödenmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline; davacının maddi tazminat isteminin ise, Mahkemelerince verilen iptal kararı üzerine idarece 5233 sayılı Yasa uyarınca davacının uğradığı zararın hesaplanması gerekeceğinden, bu aşamada karşılanma olanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddine; manevi tazminat istemine yönelik olarak, sadece maddi zararların 5233 sayılı Yasa kapsamında bulunması, buna karşılık Anayasanın 125. maddesi gereği idarenin her türlü eyleminden doğan zararı karşılama yükümlülüğü bulunması nedeniyle istemin 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği; buna göre, davacının 28.8.1993 tarihinde meydana gelen olayı öğrenmesinden itibaren 1 yıl içinde idareye başvurması gerekirken, bu tarihten çok sonra 9.12.2004 tarihinde yaptığı başvurunun reddi üzerine açtığı davanın bu kısmında süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın manevi tazminata yönelik kısmının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Temyize konu kararın maddi tazminat isteminin reddi ile manevi tazminat isteminin süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmadığından, davacının bu kısımlara yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Mahkeme kararının dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmına gelince;
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar Yasa kapsamı dışında tutulmuş; aynı Yasanın 7. maddesinde ise; a) hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; b) yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Yasaya göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmıştır.
Dava dosyası ile adı geçen köye ilişkin olarak aynı istemle açılan ve Dairemiz esasına temyizen incelenmek üzere kaydedilen diğer dava dosyalarının birlikte incelenmesinden; davacının ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü’ne, 28.8.1993 tarihinde terör örgütü mensuplarınca yapılan baskında, köy halkından 12 kişinin kaçırıldığı, bu kişilerden üçünün kaçarak kurtulduğu, kalan 9 kişinin ise örgüt mensuplarınca öldürüldüğü, bu olay üzerine köyü tamamen boşaltan köy halkının 5233 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesini takiben uğradıkları zararın tazmini istemiyle başvurdukları, bu başvuruların sonuçlandırılması amacıyla davalı idarece oluşturulan komisyon tarafından yerinde yapılan keşif sırasında bilgisine başvurulan mahalli bilirkişilerin beyanlarında; terör örgütü mensuplarının 28.8.1993 tarihinde köye baskın yapmasından sonra, güvenlik kaygısı nedeniyle köy halkının Ekim 1993 tarihinde köyü tamamen boşalttığını, Nisan 1994 tarihi itibariyle köye dönüşün başladığını, ancak bütün köy halkının dönmediğini belirttikleri; bu bilgiler ışığında davacının uğradığı zararın tespiti amacıyla idarece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, köyün boşalma tarihinin sonbahar ayına denk gelmesi nedeniyle tahıl ekimi yapılamadığı, köye dönüşün ise Nisan 1994 tarihinde gerçekleştiği dikkate alındığında, köy halkının malvarlığından 1 yıl süreyle yararlanamadığının kabul edildiği, bu çerçevede davacının zararının, zilyedliğinde bulunan araziler için 1 yıl üzerinden 1.582,35 YTL olarak hesaplandığı, davalı idarece, bu rapor dayanak alınmak suretiyle ve köyün boş kaldığı 1 yıllık sürede davacıların evinin doğal yıpranma dışında herhangi bir zarar görmediği gerekçesiyle davacıya 1.582 YTL ödenmesine karar verildiği; davacı tarafından sulhname tasarısı kabul edilmeyerek, köye 1994 yılında dönmediği iddiasıyla anılan kararın iptali ile uğranıldığı belirtilen zarar karşılığı 46.000 YTL maddi, 5.000 YTL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
5233 sayılı Yasanın yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; kişilerin malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın 5233 sayılı Yasa uyarınca tazmininin, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu meydana gelmesi şartına bağlı bulunduğu; başka bir ifadeyle, köyün, idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde söz konusu zararların tazmini yoluna gidilebileceği; güvenlik kaygısına dayansa dahi, terör olayları sonucu köyü terk edenlerin malvarlıklarına ulaşamaması nedeniyle uğradıkları zararın, sadece köyün idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılması halinde ve köyün boşaltılmasından köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreçle sınırlı olarak tazmininin mümkün olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Zira, boşaltılan bir köye dönüşün başlaması, o köyde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanaklarına kavuşulduğu anlamına gelmektedir. Köye dönüş için sağlanması zorunlu olan asgari güvenlik düzeyi ölçütünün ise objektif olması gerektiği; başka bir anlatımla, köye geri dönen ve dönmeyen kişilere göre değişmemesi gerektiği de tabiidir.
Bu kabule göre, uyuşmazlığa konu olayda, davacının terör olayları sonucu terk ettiği … Köyü’nde bulunan malvarlığına ulaşamamasından kaynaklanan zararının; sadece köyün boşaltılmasından, köye dönüşün başladığı tarihe kadar geçen süreçle sınırlı kalmak kaydıyla tazmini olanaklı bulunduğundan, davalı idarece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 1 yıllık süre üzerinden hesaplanan miktarın ödenmesi yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, davacının, köye döndüğü tarihe kadar geçen süreç boyunca uğradığı zararının tazmini gerektiği yolunda yorum yapılarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde yasal isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısmının BOZULMASINA, davacının temyiz isteminin reddi ile kararın maddi ve manevi tazminata ilişkin kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 31.12.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.