Danıştay Kararı 10. Daire 2008/4286 E. 2008/9585 K. – T.

10. Daire         2008/4286 E.  ,  2008/9585 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/4286
Karar No: 2008/9585

Temyiz Eden (Davalı) : … Valiliği
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, aleyhe olan kısımlarının davalı idarece temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının faize ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin hüküm fıkrasına yönelik olarak temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.
Ancak, 5233 sayılı Kanunun Geçici 1.maddesi hükmüne göre başvuruda bulunan davacının sulhname tasarısını kabul etmemiş sayıldığı tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, idareye başvurduğu tarihten itibaren maddi tazminata faiz yürütülmesinde ise isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın maddi tazminatın kabulüne ilişkin hüküm fıkrasının onanmasının, faize ilişkin hüküm fıkrası yönünden ise bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü’nden terör olayları sonucu göç etmek zorunda kaldığından bahisle malvarlığına ulaşamaması, taşınır ve taşınmaz mallarının kullanılamaz hale gelmesi ve hayvanlarını bırakmak zorunda kalması nedeniyle uğradığı zararın, 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvuru sonucu … Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca tarafına 4.508,50 YTL ödeme yapılması yolunda karar verilmesi üzerine sulhname tasarısını kabul etmeyerek, uğradığı zarar karşılığı 35.000 YTL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacı tarafından, ikamet ettiği köyden terör olayları sonucu göç ederken hayvanlarını bırakmak zorunda kalması nedeniyle zarara uğranıldığı ileri sürülmekte ise de; bu hususun hukuken kabul edilebilir hiçbir bilgi ve belge ile kanıtlanamaması karşısında, davacının bu istemi yönünden idarece tazminat ödenmemesinin yerinde olduğu; bununla birlikte, davacının evi, bağ ve tarlaları nedeniyle uğradığı zararın tespiti amacıyla davalı idarece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacının (evi nedeniyle 3.427 YTL, bağ ve tarlaları nedeniyle 2.163 YTL olmak üzere) toplam 5.590 YTL zarara uğradığının hesaplanmasına karşın, davalı idarece 1998, 1999, 2000 yıllarında yaşanan kuraklık gerekçe gösterilmek suretiyle davacıya toplam 4.508,50 YTL ödenmesine karar verildiği; ancak bilirkişiler tarafından hesaplanan zarar miktarında davalı idarece yapılan bu indirimin, herhangi bir inceleme ve araştırmaya gidilmeksizin, somut verilerden yararlanılmaksızın takdiren gerçekleştirildiği, bu nedenle davacıya daha az bir miktarın ödenmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının maddi tazminat isteminin bilirkişi raporuyla tespit edilen 5.590 YTL’lik kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmedilen tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine, hükmedilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan nispi avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen tazminat miktarı üzerinden hesaplanan nispi karar harcının davalı idare üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan kararın kabule ilişkin kısmının, kuraklığa dayanılarak yapılan indirimin dikkate alınmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğu; yargılama giderleri ve faize ilişkin kısmının ise, mahkemece hükmedilen tazminat miktarı ile komisyonca ödenmesine karar verilen miktar arasındaki fark üzerinden hesaplanması gerektiği ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Temyize konu kararın davacının maddi tazminat isteminin 5.590 YTL’lik kısmının kabulüne ve yargılama giderlerine ilişkin bölümünde, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, davalı idarenin bu kısma ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Davalı idarenin, kararın faize ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
En basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında faiz; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Yasaya göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup; anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi itibariyle yasal faiz uygulanması Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Ancak, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucunda salt toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının sosyal risk ilkesi gereğince sulhen karşılanması amacıyla çıkarılan 5233 sayılı Yasa, kapsamında bulunan maddi zararların sulhen karşılanması için 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinden ayrı, özel bir usul öngörmektedir. Bu prosedüre göre, Yasada belirtilen süreler içinde ilgili valiliklere yapılan başvurular, valilikler nezdinde oluşturulan komisyonlarca değerlendirmeye tâbi tutulmakta ve başvuranın zarara uğradığı sonucuna varılması halinde, saptanan zararının ödenmesine karar verilerek, bu miktar üzerinden düzenlenen sulhname tasarısı davet yazısı ile birlikte hak sahibine tebliğ edilmektedir. Hak sahibinin, sulhname tasarısını 30 gün içinde imzalaması halinde uyuşmazlık sulhen çözümlenmiş olmakta; sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ise ilgililerin yargı yoluna başvurma hakları saklı bulunmaktadır. Ayrıca, 5233 sayılı Yasa, geçici 1. maddesiyle Yasanın uygulamasını 18 yıl geriye yürüterek, 19.7.1987-27.7.2004 tarihleri arasında meydana gelen olaylar nedeniyle zarara uğrayanların, Yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 yıl içinde ilgili mercilere başvurması halinde, bu zararlarının tazmini olanağını getirmekte, böylece 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen sürelerde dava açma hakkını kullanamayan kişilerin zararlarının da sulhen karşılanmasını amaçlamaktadır. Bu nedenle, geçmişteki olaylara yönelik bu başvuruların, komisyonca, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlandırılacağı hükme bağlanmış; daha sonra anılan Yasaya 5562 sayılı Yasayla eklenen geçici 3. maddede bu süre 1 yıl uzatılmıştır.
5233 sayılı Yasanın, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinden ayrılan ve yukarıda aktarılan özelliği gereği; 5233 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi kapsamında yapılan başvuruların, ilgilinin sulhname tasarısını kabul etmemesi nedeniyle uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine açılan davalarda, davacı lehine hükmedilecek yasal faizin başlangıç tarihi olarak, idareye başvuru tarihinin değil; sulhname tasarısının kabul edilmediği veya kabul edilmemiş sayıldığı tarihin esas alınması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının Yasanın geçici 1. maddesi kapsamında davalı idareye 13.12.2004 tarihinde başvurduğu, bu başvuru üzerine … Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca, davacıya 4.508,50YTL ödenmesi, sulhname tasarısını imzalamak üzere 30 gün içinde komisyona gelmesi, aksi takdirde sulhname tasarısını kabul etmemiş sayılacağı yolunda 7.7.2006 tarihli kararın verildiği, bu kararın 21.8.2006 tarihinde davacıya tebliğ edildiği; davacının ise, sulhen karşılanmasına karar verilen meblağın zararını karşılamaktan uzak olduğu iddiasıyla sulhname tasarısını imzalamayarak, 5233 sayılı Yasanın 12. maddesine göre (30. günün dolduğu) 20.9.2006 tarihi itibariyle kabul etmemiş sayıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; İdare Mahkemesince, davacı lehine hükmedilen maddi tazminat miktarına, sulhname tasarısının kabul edilmemiş sayıldığı 20.9.2006 tarihi itibariyle yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerektiğinden; kararın, hükmedilen maddi tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin kısmında yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kabulü ile yargılama giderlerine ilişkin kısmının ONANMASINA, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile anılan kararın hükmedilen tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine 30.12.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.