Danıştay Kararı 10. Daire 2008/1136 E. 2011/4131 K. 10.10.2011 T.

10. Daire         2008/1136 E.  ,  2011/4131 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/1136
Karar No: 2011/4131

Temyiz Eden (Davacılar): 1-…
2- …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Milli Savunma Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Eksik incelemeye dayalı Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, taraflar temyiz isteminin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, … Cumhuriyeti vatandaşı olan davacıların murisi …’nin askerler tarafından vurulması sonucunda meydana gelen ölüm olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğranıldığı iddia edilen zarar karşılığı 60.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; adli yardım talepli olarak açılan davada Mahkemenin … günlü E:… sayılı kararıyla adli yardım talebinin reddine, eksik harcın davacılara tamamlattırılmasına karar verildiği, … TL harç bedeli ile … TL posta ücretinin verilmesi gerektiği hususunu bildiren ve davacılar vekiline tebliğ edilen 16.5.2007 tarihli Başkanlık yazısı gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle yazılan ikinci Başkanlık yazısının 9.7.2007 tarihinde tebliğ edilmesine karşın tanınan süre içerisinde eksikliğin tamamlanmadığı anlaşıldığından,2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6/4.maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı tarafından anılan İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı II.Bölümünün Hak Arama Hürriyetine ilişkin 36.maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” kuralına yer verilmiştir.
Adil Yargılanma Hakkı; İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme’nin “Haklar ve Özgürlükler” başlıklı bölümünün 6 ncı maddesinde; herkesin, yasayla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına sahip olduğu ifade edilmiştir.
Yukarıya aktarılan düzenlemelerle öngörülen hak arama hürriyeti kapsamında kişilerin dava açabilmesine kolaylık getirilmesi amacıyla dava masraflarını ödeyemeyecek olanlara adli yardım müessesesinden yararlanma imkanı getirilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu uyarınca idari davanın açılması aşamasında, davanın görülebilmesi için istenilen harç ve posta ücretinin davacı tarafından karşılanması gerekmektedir. Aynı Kanunu’nun 31.maddesi ile adli yardım konusunda yollamada bulunulan 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4.2.2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 1.10.2011 tarihinde yürürlüğü giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450.maddesiyle yürürlükten kaldırılmış; anılan Kanunun 447.maddesinin 2.fıkrasında ” Mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18.6.1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır” kuralına yer verilmiştir. Esasen her iki kanununun adli yardım müessese si bakımından bir farklılığı bulunmamaktadır.
Temyize konu kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 465. maddesinde; “Kendisiyle ailesini meişetçe ehemmiyetli zarurete düşürmeksizin masarifi lazimeyi kısmen veya tamamen ifadan aciz olan kimselerle müessesatı hayriye iddia ve müdafaalarında veya icraya ve ihtiyati tedbirlere müracaatlarında haklı olduklarına dair delil gösterirlerse müzahereti adliyeye nail olabilirler. Ecnebilerin müzahereti adliyeye nail olabilmeleri muamelei mütekabilenin cari olduğunun ispat edilmesine mütevakkıftır.” kuralına, 468. maddesinde, Müzahereti adliye davanın ikama edileceği mahkemede tahriren veya şifahen talep olunur. İşbu talepte davanın hulasasiyle istinat edilecek esbabı sübutiyenin neden ibarat olduğu beyan edilmek lazımdır. Bununla beraber mahalli belediyesinden veya heyeti ihtiyariyesinden alınmış bir şahadetname verilir. Şahadetnamede talibin sanat ve sıfatiyle servetinin ve Devlete vermekte olduğu verginin miktarı ve ailesinin hal ve vaziyeti ve dava masrafını tesviyeye kudreti olmadığı yazılır. Müzahereti adliye talebine mütedair evrak, damga vesair rüsumdan muaftır.” kuralına yer verilmiştir.

1.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334.maddesinde;” (1) Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, haklı oldukları yolunda kanaat uyandırmak kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.(2) Kamuya yararlı dernek ve vakıflar, iddia ve savunmalarında haklı göründükleri ve mali açıdan zor duruma düşmeden gerekli giderleri kısmen veya tamamen ödeyemeyecek durumda oldukları takdirde adli yardımdan yararlanabilirler. (3) Yabancıların adli yardımdan yararlanabilmeleri ayrıca karşılıklılık şartına bağlıdır.” kuralı yer almış , 336/2.maddesinde de; “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” kuralına yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 1086 sayılı Kanunun 469.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 337.maddesinde; adli yardım talebinin kabul veya reddine ilişkin kararlar aleyhine hiçbir kanun yoluna müracaat edilemeyeceği hükümlerine yer verilmiş ise de buradaki kesinlik, ara kararı niteliğinde bulunan adli yardım isteminin kabulü veya reddi yolundaki kararlara münhasır olup, bu kararlara karşı müstakilen itiraz veya temyiz yoluna başvurulamayacağı anlamındadır. Bununla birlikte, uyuşmazlık hakkında verilen temyize konu olabilecek nitelikte bir kararın, temyiz mercii tarafından incelenmesi aşamasında, yargılamanın seyrini değiştiren adli yardım talebinin reddine veya kabulüne ilişkin kararın, anılan Kanununun ilgili hükümlerine ve hukuka uygun bulunup bulunmadığı yönünden incelenebileceğinde tereddüt bulunmamaktadır.
Yukarıda yer alan ve adli yardımdan faydalanılmasının şartlarını belirleyen kanun hükümlerinde yabancıların da karşılıklı olmak kaydıyla adli yardımdan faydalanabilecekleri açık olup adli yardımdan yararlandırılması isteminin kabulü için davacı tarafından yargılama giderlerini karşılayacak durumda olmadığı kanaatini oluşturacak bilgi ve belgelerin Mahkemeye ibraz edilmesi zorunludur.
Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan 21.6.1937 tarih ve 8329 sayılı Türkiye Cumhuriyeti ile İran Devleti Şehin Şahisi Arasında Adli Muzaheret Mukavelesi ile 3.2.2010 tarih ve Türkiye Cumhuriyeti ile İran İslam Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Cezai Konularda Adli İşbirliği Anlaşması uyarınca karşılıklı olarak adli yardımdan iki ülkenin vatandaşlarının faydalandırılacağı belirtilmiştir
Dosyanın incelenmesinden; davacılar tarafından adli yardımdan yararlanmak için … Tapu Sicil Müdürlüğünün davacılar adına gayrimenkul kaydı bulunmadığı ve … SSK İl Müdürlüğünün sigortalı olarak çalışmadıklarının belirtildiği belgelerin eklendiği, davacıların kendisi ve ailesini zor duruma düşürmeksizin yargılama masraflarını kısmen veya tamamen temin edip edemeyeceği yönünde başka bir bilgi-belgenin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, davacıların … Cumhuriyeti vatandaşı olduğu da gözönüne alındığında oturma ve çalışma izinlerinin bulunup bulunmadığı, herhangi bir yerde çalışıp çalışmadıkları, Türkiyede bulunma amaçları da gözetilerek Türkiyede geçimlerini nasıl sağladıkları, İran İslam Cumhuriyetinde gayrimenkullerinin bulunup bulunmadığı,anılan ülkeden davacılara herhangi bir para transferinin gerçekleşip gerçekleşmediğinin İl ve/veya İlçe Emniyet Müdürlüğünden sorulması ve ihtiyar heyeti ve belediyesince verilen fakirlik ilmuhaberinin bulunup bulunmadığı araştırılarak gönderilen cevaplara göre adli yardım isteminin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince adli yardım isteminin yukarıda aktarılan şekilde araştırma yapılmaksızın reddi ile sonrasında davanın açılmamış sayılması yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine 10.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.