Danıştay Kararı 10. Daire 2008/11336 E. 2012/1405 K. 11.04.2012 T.

10. Daire         2008/11336 E.  ,  2012/1405 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/11336
Karar No: 2012/1405

Kanun Yararına Temyiz Eden:Danıştay Başsavcılığı
Davacı :…
Vekili : …
Davalı : Kültür ve Turizm Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti :Davalı Bakanlıkça 15-22 Nisan 2000 tarihleri arasında kutlanan ”Turizm Haftası” etkinlikleri çerçevesinde karadeniz bölgesi illerinde ”En Güzel Cephe/ Ön Görünüm” yarışması düzenlendiği, bu yarışmada il birincisi olan davacının ödülün verilmesi istemiyle 11.6.2001 tarihinde yaptığı başvurunun davalı idarece cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine ödülün karşılığı olan 1.419,76 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi Hakimliğince davanın reddi yolunda verilen ve kanun yolları tüketilmek suretiyle kesinleşen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, davacının başvurusu üzerine Danıştay Başsavcılığı tarafından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca bozulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi :…
Düşüncesi :Toplumda turizm bilincinin geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak, her türlü imkandan yararlanarak, turizm değerlerinin, yurt içinde ve dışında tanıtımını yapmak, yaptırmak; bu amaçla yurt içinde ve dışında seminer, sempozyum, kollokyum, kongre, fuar, sergi, festival, yarışma, gösteriler ve benzeri faaliyetleri düzenlemekle görevli olan davalı Bakanlığın, bu görev kapsamında Bakanlık onayı ile düzenlenen, ödülü belirlenen ve bu ödülün Bakanlık bütçesinden karşılanmasına karar verilen yarışmada birinci olan davacıya ödülün verilmemesinde, kamu yararı ve yürütülen hizmetin gereklerine uygunluk bulunmamaktadır.
İdareye güven ilkesi uyarınca düzenlenen yarışmaya katılan, yarışma sonucunda verilecek ödülü birinci olması halinde almak için haklı beklentiye giren davacının, ödülün verilmemesinden kaynaklanan zararının, olayda hizmet kusuru saptanan davalı idarece tazmin edilmesi gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, davacının olaydan dolayı uğramış olduğu zarar miktarı saptanıp hizmet kusuru bulunan idarece ödenmesine karar verilmesi gerekirken, yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere mahkeme kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, … İdare Mahkemesi Hakimliğinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, Danıştay Başsavcılığı’nca temyizen kanun yararına bozulması istemi incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davalı Bakanlıkça 15-22 Nisan 2000 tarihleri arasında kutlanan ”Turizm Haftası” etkinlikleri çerçevesinde karadeniz bölgesi illerinde ”En Güzel Cephe/ Ön Görünüm” yarışması düzenlendiği, bu yarışmada il birincisi olan davacının ödülün verilmesi istemiyle 11.6.2001 tarihinde yaptığı başvurunun davalı idarece cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine ödülün karşılığı olan 1.419,76 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi Hakimliğince; olayda yarışma sonrası il birincilerine ödül verilmesini zorunlu kılan herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi, şartnamede de ödülün verilmemesi halinde ne şekilde bir işlem yapılacağının düzenlenmediği, vaad edilen ödülün idare açısından bir bağlayıcılığının bulunmadığı, dolayısıyla idarenin tazminat ödemekle sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından; anılan İdare Mahkemesi kararının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kanun yararına bozulması isteğiyle Danıştay Başsavcılığı’na başvurulmuştur.
Danıştay Başsavcılığı tarafından, 355 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin (a) bendinde, yurdun turizme elverişli bütün imkanlarını değerlendirmenin geliştirmenin ve pazarlamanın Turizm Bakanlığının görevleri arasında sayıldığı, 11. maddesinin (a) bendinde turizm değerlerinin tanıtımını yapmak ve yaptırmak amacıyla yarışma düzenlemenin Tanıtma Genel Müdürlüğünün görevlerinden biri olduğunun belirtildiği, 11/A maddesinin (g) işaretli bendinde ise toplumda turizm bilincinin geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmanın Turizm Eğitimi Genel Müdürlüğünün görevi olduğuna değinildiği, 33. maddesinde ise, Bakanlığın kendi görev alanına giren konularda üstün başarı göstermiş kişilere mükafat verebileceğinin kurala bağlandığı, aktarılan yasal düzenlemelerle turizmi teşvik edici ve toplumda turizm bilincini geliştirici çalışmalar yapma ve bu maksatla yarışmalar tertipleme görevinin asli ve sürekli bir kamu hizmeti olarak Turizm Bakanlığına verildiği, bu itibarla, söz konusu kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında tertiplenen ve usul ve esasları Genelge ve Bakan oluru ile düzenlenen yarışma kapsamında hizmeti yürütmekle görevli ve yetkili kamu idaresi tarafından il birincilerine verilmesi öngörülen ödülün makul süre içerisinde yerine getirilmemesinin idare bakımından hizmet kusuru sayılması gerektiği, turizm değerlerinin tanıtımını yapmak ve yaptırmak amacıyla yarışma düzenleyen, bu kapsamda belirlediği kural ve koşullar ile taahhüt edilen ödülü bir şartname ile kamuya duyuran idarenin, yarışmaya katılanlara yüklediği edimler ve masraflar karşılığında, ödemeyi vaad ettiği teşvik ödülünü ödemediği, böylece hizmet kusurundan kaynaklanan bir zararın sabit olduğu, bu zararın idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğduğu açık bulunduğundan, Anayasanın 125. maddesi hükmü karşısında başkaca yasal veya idari düzenlemelerin mevcudiyetini aramaya gerek bulunmadığı düşüncesiyle davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararı kanun yararına temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 355 sayılı Turizm Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 11. maddesinin (a) bendinde, ”Her türlü imkandan yararlanarak, turizm değerlerinin, yurt içinde ve dışında tanıtımını yapmak, yaptırmak; bu amaçla yurt içinde ve dışında seminer, sempozyum, kollokyum, kongre, fuar, sergi, festival, yarışma, gösteriler ve benzeri faaliyetleri düzenlemek veya düzenlenmiş olanlara katılmak, bu yönde faaliyet gösteren yerli veya yabancı, kamu veya özel kurum, kuruluş, topluluk ve kişileri desteklemek, yönlendirmek ve bunlar arasında gerekli işbirliğini sağlamak, bu tür faaliyetlerin ülkemizde yapılmasını özendirmek” görevi, Bakanlığın ana hizmet birimlerinden olan Tanıtma Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, toplumda turizm bilincini geliştirmek, iç turizmi canlandırmak amacıyla davalı Bakanlık makamının 3.4.2000 tarihli onayı ile 15-22 Nisan 2000 tarihleri arasında yapılacak ”Turizm Haftası” etkinliklerinin ”Turizm Haftası Programı”na uygun olarak kutlanmasının, program kapsamında karadeniz bölgesi illerinde ”En Güzel Cephe/ Ön Görünüm” yarışması düzenlenmesinin, yapılacak yarışmalar için şartname hazırlanmasının, yarışmalar ile ilgili organizasyon çalışmalarının İl Turizm Müdürlüklerince yürütülmesinin, yarışma sonucunu değerlendirecek komisyonun oluşumunun, yarışma için hazırlanan şartnamede yarışmada il birincisi olan kişiye ailesi ile birlikte (toplam üç kişi) 7 gün tam pansiyon tatil ödülü verilmesinin uygun görüldüğü, 4.4.2000 tarihli Bakanlık yazısı ile programın uygulamaya konulmasının 81 İl Turizm Müdürlüğünden istendiği, program kapsamında düzenlenen karadeniz bölgesi illerinde ”En Güzel Cephe/ Ön Görünüm” yarışmasına Karabük İli için başvuran davacının evinin değerlendirme komisyonunca il birincisi seçildiğinin Karabük İl Turizm Müdürlüğünün 16.8.2000 tarihli yazısıyla davacıya bildirildiği, idarece ödülün verilmesi noktasında davacıya bir bildirimde bulunulmaması üzerine, davacı tarafından ödülün verilmesi istemiyle 11.6.2001 tarihinde idareye yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, ödülün karşılığı olan 1.419,76 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanan hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Toplumda turizm bilincinin geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak, her türlü imkandan yararlanarak, turizm değerlerinin, yurt içinde ve dışında tanıtımını yapmak, yaptırmak; bu amaçla yurt içinde ve dışında seminer, sempozyum, kollokyum, kongre, fuar, sergi, festival, yarışma, gösteriler ve benzeri faaliyetleri düzenlemekle görevli olan davalı Bakanlığın, bu görevi kapsamında Bakanlık onayı ile düzenlediği, belirlenen ödülün Bakanlık bütçesinden karşılanmasını uygun gördüğü yarışmada birinci olan davacıya ödülünü vermemiş olmasında, yarışma ile hedeflenen amaca ve yürütülen hizmetin gereklerine uygunluk bulunmamaktadır. Bu şekilde meydana gelen hizmet kusurundan kaynaklanan zararın idarece tazmin edilmesi gerekmektedir.
İdareye güven ilkesi uyarınca düzenlenen yarışmaya katılan, yarışma sonucunda verilecek ödülü birinci olması halinde almak için haklı beklentiye giren davacının, ödülün verilmemesinden kaynaklanan zararının, olayda hizmet kusuru saptanan davalı idarece tazmin edilmesine karar verilmesi gerekirken, yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Başsavcılığı tarafından yapılan kanun yararına temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi Hakimliğinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 51. maddesi uyarınca hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına bozulmasına, kararın birer örneğinin taraflara ve Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine, kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasına, 11.4.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.