Danıştay Kararı 10. Daire 2008/11326 E. 2012/4849 K. 11.10.2012 T.

10. Daire         2008/11326 E.  ,  2012/4849 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/11326
Karar No : 2012/4849

Temyiz Eden (Davalı) : Muratpaşa Vergi Dairesi Müdürlüğü/ANTALYA
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davalı idarenin, kamu alacağını tahakkuk ettiren mahkeme tarafından alacağın tahsilinin durdurulması talimatı verilmedikçe resen harekete geçme yetkisi bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemektedir. Bu itibarla, işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava; İcra Mahkemesi kararıyla hakkında % 10 para cezası verilen davacının, söz konusu cezanın tahsilatının 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 170. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, menfi tespit davası sonuçlanıncaya kadar ertelenmesi istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddine ilişkin 5.11.2007 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; her ne kadar davacı hakkında, özel hukuktan doğan dava dışı üçüncü kişiye yönelik borcunu inkar etmesi nedeniyle İcra Hukuk Mahkemesi kararıyla, alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmiş ise de; davacı tarafından menfi tespit davası açıldığı dikkate alındığında, İcra İflas Kanunu’nun 170/3. maddesi uyarınca, söz konusu para cezasının tahsil edilebilecek ölçüde kesin olmadığı, bu itibarla, alacağın tahsilinin menfi tespit davasının sonuçlanmasına kadar ertelenmesi gerekirken, başvurunun reddi yolunda tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idarece, anılan kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 167 ve devamı maddelerinde, emre yazılı senetler bakımından öngörülen özel takip usullerine yer verilmiş; 168/4 ve 170/1. maddelerinde, borçlunun, senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki itirazını ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde bir dilekçeyle icra mahkemesine bildirebileceği kurala bağlanmış; 170. maddesinin 3. fıkrasında ise, “İcra mahkemesi, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının düzenlediği bonoya istinaden alacaklı olduğunu ileri süren dava dışı üçüncü kişinin, 2004 sayılı Yasa uyarınca başlattığı icra takibi nedeniyle davacıya ödeme emri tebliğ edildiği, davacının yukarıda anılan Yasa hükmüne istinaden bonodaki imzaya itiraz ettiği, … İcra Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine, 2004 sayılı Yasanın 170/3. maddesi uyarınca asıl alacağın %40’ı oranında para cezasının davacıdan alınarak davalı üçüncü kişiye verilmesine, %10’u oranında para cezasının ise davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine karar verildiği; bu arada davacının, bonoya konu borcun bulunmadığının tespiti amacıyla, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı esasına kayden 11.10.2006 tarihinde menfi tespit ve bono iptali davası açtığı; menfi tespit davası devam ederken, İcra Mahkemesince verilen kararın infazı amacıyla adı geçen Mahkemenin 25.5.2007 tarihli harç tahsil müzekkeresiyle, %10 dahil para cezalarının davacıdan tahsilinin Antalya Defterdarlığından istenildiği; davalı idarece bu müzekkereye dayanılarak, para cezalarının tahsili amacıyla 25.10.2006 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmesi üzerine, davacının, Asliye Hukuk Mahkemesinden aldığı, menfi tespit davası açıldığı bilgisini içeren 2.11.2007 tarihli belgeyle davalı idareye başvurarak, 2004 sayılı Yasanın 170/3. maddesi uyarınca, %10 oranındaki para cezasının tahsilinin menfi tespit davası sonuna kadar ertelenmesini istediği; başvuru üzerine tesis edilen işlemde, cezaya hükmeden ve tahsil müzekkeresi düzenleyen mahkemece tahsilatın durdurulması ya da iptali istenilmedikçe tahsilattan vazgeçilemeyeceğinin bildirildiği, bu işlemin iptali istemiyle de bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesi kararında; davalı vergi dairesinin, 2004 sayılı İcra İflas Kanununu doğrudan uygulamakla yükümlü olduğu, bu itibarla, ilgili mahkemece tahsilatın durdurulmasına yönelik müzekkere yazılmaması halinde dahi, anılan Yasanın 170/3. maddesi uyarınca, tahsilatın menfi tespit davasının sonucuna kadar idarece re’sen durdurulması gerektiği gerekçesine yer verilmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca, davalı idare, kamu alacağını tahsil ile görevli daire niteliğinde olup; alacağı doğuran İcra Mahkemesi veya 2004 sayılı Yasayı uygulamakla görevli diğer merciler yerine geçerek, alacağın tahsilini erteleme yetkisi bulunmamaktadır. Diğer bir deyişle, davalı idarenin, kamu alacağını tahakkuk ettiren mahkeme tarafından alacağın tahsilinin durdurulması talimatı verilmedikçe resen harekete geçmesi hukuken mümkün değildir.
Bu durumda, para cezasına hükmeden İcra Mahkemesince tahsilatın iptaline veya durdurulmasına yönelik müzekkere yazılması halinde alacaktan vazgeçileceği yolundaki dava konusu işlemde hukuka aykırılık; işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 11/10/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.