Danıştay Kararı 10. Daire 2008/11150 E. 2009/5084 K. – T.

10. Daire         2008/11150 E.  ,  2009/5084 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2008/11150
Karar No: 2009/5084

Temyiz Eden (Davalı) : … Valiliği
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idarece tazminat isteminin kabulüne ve faize ilişkin kısmının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Mahkemesince davacı lehine hükmedilen maddi tazminat miktarına, idarece zarar tespit komisyonunca zarar miktarı belirlenip en erken sulhname tasarısı hazırlanabilecek iken davacının isteğinin reddedildiği dolayısıyla temerrüde düştüğü 23.3.2007 tarihi itibariyle yasal faiz yürütülmesi gerektiğinden; mahkeme kararının, hükmedilen maddi tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığından, temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının faizin başlangıcına ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi :İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının ikamet ettiği … İli, … İlçesi, … Köyü’nden terör olayları sonucu göç etmek zorunda kaldığından bahisle malvarlığına ulaşamaması, taşınır ve taşınmaz mallarının kullanılamaz hale gelmesi ve hayvanlarını bırakmak zorunda kalması nedeniyle uğradığı zararın, 5233 sayılı Yasa kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvuru sonucu … Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali ile uğradığı zarar karşılığı 10.890 TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacının evi, bağ ve tarlaları nedeniyle uğradığı zararın tespiti amacıyla davalı idarece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacının toplam 10.901-TL zarara uğradığının hesaplanmasına karşın, davalı idarece, davacının göç ettiği tarihte 17 yaşında olduğundan mal sahibi olamayacağından bahisle talebinin reddedildiği, 18 yaşını doldurmayan kişilerin malı olamayacağı yolunda herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi, kişilerin fiili zilyetliği altındaki alanlarda bulunan haklarının da 5233 sayılı Yasaya göre korunması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali ile davacının maddi tazminat isteminin kabulüne, hükmedilen tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan kararın kabule ve faize ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Temyize konu kararın davacının maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmında, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından, davalı idarenin bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Davalı idarenin, kararın faize ilişkin kısmına yönelik temyiz istemine gelince;
En basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında faiz; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Yasaya göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup; anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi itibariyle yasal faiz uygulanması Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Ancak, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucunda salt toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının sosyal risk ilkesi gereğince sulhen karşılanması amacıyla çıkarılan 5233 sayılı Yasa, kapsamında bulunan maddi zararların sulhen karşılanması için 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinden ayrı, özel bir usul öngörmektedir. Bu prosedüre göre, Yasada belirtilen süreler içinde ilgili valiliklere yapılan başvurular, valilikler nezdinde oluşturulan komisyonlarca değerlendirmeye tâbi tutulmakta ve başvuranın zarara uğradığı sonucuna varılması halinde, saptanan zararının ödenmesine karar verilerek, bu miktar üzerinden düzenlenen sulhname tasarısı davet yazısı ile birlikte hak sahibine tebliğ edilmektedir. Hak sahibinin, sulhname tasarısını 30 gün içinde imzalaması halinde uyuşmazlık sulhen çözümlenmiş olmakta; sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ise ilgililerin yargı yoluna başvurma hakları saklı bulunmaktadır. Ayrıca, 5233 sayılı Yasa, geçici 1. maddesiyle Yasanın uygulamasını 18 yıl geriye yürüterek, 19.7.1987-27.7.2004 tarihleri arasında meydana gelen olaylar nedeniyle zarara uğrayanların, Yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 yıl içinde ilgili mercilere başvurması halinde, bu zararlarının tazmini olanağını getirmekte, böylece 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen sürelerde dava açma hakkını kullanamayan kişilerin zararlarının da sulhen karşılanmasını amaçlamaktadır. Bu nedenle, geçmişteki olaylara yönelik bu başvuruların, komisyonca, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde sonuçlandırılacağı hükme bağlanmış; daha sonra anılan Yasaya 5562 sayılı Yasayla eklenen geçici 3. maddede bu süre 1 yıl uzatılmıştır.
5233 sayılı Yasanın, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinden ayrılan ve yukarıda aktarılan özelliği gereği; 5233 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi kapsamında yapılan başvuruların, ilgilinin sulhname tasarısını kabul etmemesi nedeniyle uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine açılan davalarda, davacı lehine hükmedilecek yasal faizin başlangıç tarihi olarak, idareye başvuru tarihinin değil; sulhname tasarısının kabul edilmediği veya kabul edilmemiş sayıldığı tarihin esas alınması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 5233 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi kapsamında davalı idareye 18.5.2005 tarihinde başvurduğu, bu başvuru üzerine … Valiliği Zarar Tespit Komisyonunca, davacının zararının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, mahalli ve teknik incelemeler sonucu düzenlenen raporlar dikkate alınarak 14.9.2006 tarihli değerlendirme ve sonuç raporuyla davacının 10.901 TL zarar görmüş olduğu sonucuna varıldığı, ancak idarece sulhname tasarısı düzenlenip davacıya gönderileceği aşamada, … Valiliği Zarar Tespit Komisyonununun 23.3.2007 tarih ve … sayılı sayılı dava konusu kararıyla, davacının köyünü terk ettiği tarihte 17 yaşında olduğu anlaşıldığından, kendisine ait herhangi bir taşınmazı olamayacağı, bu nedenle de, 5233 sayılı Yasa kapsamına girmediği belirtilerek isteğinin reddine karar verildiği, bu kararın 19.4.2007 tarihinde davacıya tebliği üzerine davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre; İdare Mahkemesince davacı lehine hükmedilen maddi tazminat miktarına, idarece zarar tespit komisyonunca zarar miktarı belirlenip en erken sulhname tasarısı hazırlanabilecek iken davacının isteğinin reddedildiği dolayısıyla temerrüde düşüldüğü 23.3.2007 tarihi itibariyle yasal faiz yürütülmesi gerektiğinden; mahkeme kararının, hükmedilen maddi tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin kısmında yasal isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile anılan kararın hükmedilen tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine 27.5.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.