Danıştay Kararı 10. Daire 2007/8532 E. 2008/1231 K. 18.03.2008 T.

10. Daire         2007/8532 E.  ,  2008/1231 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/8532
Karar No: 2008/1231

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Temyiz Eden (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesince, dava konusu tazminat isteminin kısmen kabulü kısmen reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, taraflarca aleyhlerine olan kısım yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davacı tarafından yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş, davalı idarece savunma verilmiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının ve davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle, eksik incelemeye dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle verilen idare mahkemesi kararının, maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması, davalı idarenin ve davacının temyiz isteminin reddi ile anılan idare mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının onanması, manevi tazminata uygulanacak faizin başlangıç tarihine, başvuru tarihinin esas alınması gerektiğinden, kararın bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Vazife malülü olarak emekliye ayrılan ve bu duruma neden olay nedeniyle idare aleyhine açılan tazminat davalarında tazminat tutarı belirlenirken; idare mahkemesi tarafından, vazife malullüğü aylıkları ile adi malullük aylığı arasındaki fark ve dava dosyasının incelenmeye alındığı tarihe kadar geçen süre içinde ortaya çıkan aylık değişimleri de dikkate alınmak suretiyle maddi zararın bilirkişiye hesaplatılması ve ödenen nakdi tazminat miktarının hesaplanan bu miktardan indirilip, davacıya ödenmesi gereken tazminat miktarının saptanması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden ise, idare mahkemesince belirtilen hususlara uyulmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, maddi tazminata ilişkin olarak, eksik incelemeye dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Manevi tazminata uygulanan faizin başlangıç tarihine ilişkin iddiaya gelince;
Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlayan manevi zararın gerçek anlamda karşılanabilmesi için, hükmedilen manevi tazminat tutarına idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını gerektirmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının ve davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile kararın; manevi tazminatın yasal faiziyle ödenmesine yönelik kısmının onanması, davacının ve davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile anılan idare mahkemesi kararının maddi tazminatın reddine ve manevi tazminata uygulanan yasal faizin başlangıç tarihine yönelik kısmının bozulması gerektiğinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, gereği görüşüldü:
Dava, … İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken, … tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu yaralanan ve … tarihli sağlık kurulu raporuyla aktif polislik yapamayacağı belirlenen davacının uğradığını iddia ettiği 390.000-YTL maddi, 10.000-YTL manevi olmak üzere toplam 400.000-YTL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlilkte tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; davacının maluliyet oranının, sağlık kurulu raporuyla %15 olarak tespit edildiği, kamu görevlisinin kamu hizmeti sırasında uğradığı özel ve olağan dışı zararının kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazmini gerektiği, zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda belirlenen zarar miktarı esas alınarak, davacının tazminat isteminin davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 69.526,53-YTL lık kısmının ve dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle manevi tazminat isteminin 4.000-YTL lık kısmının kabulüne, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan kararın, tazminat isteminin kısmen reddedilmesi ile manevi tazminata uygulanan faizin başlangıç tarihinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek; davalı idare tarafından tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı belirtilerek, idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacı ve davalı idarece ileri sürülen iddialar, temyiz edilen kararın; manevi tazminata ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Maddi tazminata ilişkin taraflar temyiz istemine gelince;
Dava dosyasının incelenmesinden; polis memuru olan davacının, … ili, … İlçesinde görevli time ait arızalı aracın Erzurum’a getirilmesi için görevlendirildiği, 11.8.1995 tarihinde kamyon üzerinde Şartland isimli aracın içinde seyir halinde iken kamyonun freninin patlaması ve kontrolsüz hareket etmesi sonucu elektrik direğine çarptığı, çarpma sırasında kamyonun üzerinde bulunan arızalı aracın düştüğü, bu aracın içinde olan davacının yaralandığı, 13.1.2005 tarihinde davacı hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda, aktif polislik görevinden idari polislik görevine kaydırılmasının uygun olacağının belirtilmesi sonrasında vazife malûlü olarak emekliye ayrıldığı, davacının uğradığı zararın tazmini istemiyle açılan bu davada, idare mahkemesince zararın tespiti için yaptırılan bilirkişi incelemesiyle saptanan zarar miktarından, nakdi tazminat miktarı düşülmek suretiyle uğranılan zararın 69.526,53-YTL olarak saptandığı, saptanan maddi tazminat miktarının ve takdiren 4.000-YTL manevi tazminatın, davalı idareye tazminat talebiyle yapılan başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Maddi tazminat, idarenin belli bir eylem veya işleminden dolayı kişilerin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi önlemeye yöneliktir. Ancak, idari eylem veya işlem sonucu zarar gören ilgililerin mal varlığında, aynı idari eylem veya işlemin sonucu olarak bir artış meydana gelmiş ise, hiç kuşkusuz bu artışın da gözönüne alınması, ortaya çıkan zarar ve yararların denkleştirilmesi suretiyle maddi zarar miktarının saptanması gerekir. Ancak, böyle bir denkleştirme yapılabilmesi için; ilgilinin uğradığı zarar gibi, sağladığı yararın da idarenin tazmin sorumluluğunu doğuran olayın uygun ve normal sonucu olması, zararla yarar arasında uygun nedensellik bağı bulunması zorunludur. Zararı doğuran olayla uygun nedensellik bağı olmadan, başka bir sebeple ilgilinin malvarlığında bir artış olmuşsa, meydana gelen bu artışın maddi zarar miktarından düşülmesi, gerçek zararın belirlenmesi amacıyla bağdaştırılamaz.
Vazife malüllüğü aylığı 5434 sayılı Yasanın 55. maddesi uyarınca fiili ve itibari hizmet süreleri toplamı üzerinden hesaplanacak adi malüllük aylıklarına malüllük derecelerine göre bu maddede yazılı oranlarda ayrıca zam yapılmak suretiyle bağlanmaktadır.
Prim ödenmek suretiyle kapsamında bulunulan sosyal güvenlik sisteminin doğal bir sonucu olarak ilgililere bağlanan aylıklar, idarenin tazmin sorumluluğunu doğuran olaylar nedeniyle sağlanan yarar niteliğinde bulunmamakta ve bu nedenle, 5434 sayılı Yasada öngörülen koşulların varlığı halinde bağlanan aylıkların idarece ödenmesi gereken tazminat tutarından indirilmemesi gerekmekte ise de, görevin neden ve etkisinden doğan olaylarda vazife malullüğü ile adi malüllük aylığı arasında ortaya çıkan fark ödenen primler dışında, olay nedeniyle sağlanan yarar niteliğini taşıdığından, belirtilen farkın peşin sermaye değerinin maddi zarar tutarından indirilmek suretiyle idarece ödenecek tazminat tutarının hesaplanması gerekmektedir.
Öte yandan davacı kamu görevlisi olup, geliri maaş katsayısına bağlı olarak belirli dönemlerde artmaktadır. Zararının tespitinde, hesap tarihine kadar, gelirinde meydana gelen artışların zarara yansıtılması gerekir. Başka bir ifadeyle, davanın görülmesi sırasında ücrette bir artış meydana gelmiş ise, bu yeni ücrete göre hesaplama yapılmalıdır. Dolayısıyla bu davada, uzmanlığı ve yeterliği belirlenen bir bilirkişiye hesaplama tarihine kadar gerçekleşmiş veriler esas alınarak gerçek maddi zarar yeniden hesaplattırılmalıdır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, vazife malullüğü aylıkları peşin sermaye değeri ile adi malullük aylığı peşin sermaye değerleri arasındaki fark düşülerek, dava dosyasını incelemeye aldığı tarihe kadar geçen süre içinde ortaya çıkan veriler de dikkate alınmak suretiyle maddi zararın bilirkişiye hesaplatılması ve ödenen nakdi tazminat miktarının hesaplanan bu miktardan indirilip, davacıya ödenmesi gereken tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hazırlanan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Davacının, mahkeme kararının; manevi tazminata uygulanan yasal faizin başlangıç tarihinin, dava açma tarihi olarak kabulüne yönelik kısmının bozulması istemine gelince;
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Bu itibarla, ilgililerin uğradıkları manevi zararın gerçek anlamda karşılanabilmesi, hükmedilen manevi tazminat tutarına idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasını gerektirmektedir.
Açıklanan nedenle, davacının ve davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; manevi tazminatın yasal faiziyle ödenmesine yönelik kısmının ONANMASINA, davacının ve davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulü ile anılan idare mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmı ile manevi tazminata uygulanan yasal faizin başlangıç tarihine yönelik kısmının BOZULMASINA, dosyanın anılan husus gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere mahkemeye gönderilmesine, 18.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.