Danıştay Kararı 10. Daire 2007/8088 E. 2011/1629 K. 27.04.2011 T.

10. Daire         2007/8088 E.  ,  2011/1629 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/8088
Karar No: 2011/1629

Temyiz Eden (Davacı) :…
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı – ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :Geçici ithalat rejimi kapsamındaki bir aracın, mülkiyet hakkının sona erdirilmesi sonucu doğuran tasfiye hükümlerine tabi tutulabilmesi için, tasfiyelik hale gelmenin gerekçesini oluşturan işlemlerin yasal dayanağın bulunması, hangi durumlarda tasfiye hükümlerinin uygulanacağının yasada açıkça gösterilmesi zorunludur. Nitekim Gümrük Kanunu’nun tasfiye edilecek eşyaya ilişkin işlemleri düzenleyen 177. maddesinde, Yasanın hangi maddeleri kapsamında olan eşyaların tasfiye hükümlerine tabi tutulacağı tek tek sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Ancak, 4458 sayılı Yasanın 177. maddesinde, Yabancı Taşıtlar Geçici Giriş Karnesi ile yurda giriş yapan kara taşıtlarının tasfiyeye tabi tutulacağı yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu durumda, aracın tasfiye edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, tasfiye edilen araçtan dolayı uğranılan zararın ilgili yerlere sorulmak suretiyle tespit edilecek bedelinin davacıya ödenmesi gerekirken, davanın reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava; mülkiyeti davacıya ait aracın süresi içinde gümrük ambarından teslim alınmaması nedeniyle Devlet malı sayılarak tasfiye edilmesine ilişkin işlemden kaynaklandığı ileri sürülen 19.961,00 TL maddi zararın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, gümrük ambarına bırakılan aracın üç ay içinde teslim alınmaması ve süre uzatım talebinde bulunulmaması nedeniyle Devlet malı sayılarak tasfiye edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 128. maddesinde; geçici ithalat rejiminin, serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın, Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejim olarak tanımlanmış; 130. maddesinde; ithal eşyasının yeniden ihraç edilmesi veya gümrükçe onaylanmış yeni bir işlem veya kullanıma tabi tutulması için gerekli sürelerin, izin verilen kullanımın amacına uygun olacak şekilde Müsteşarlıkça belirleneceği, 131 inci madde uyarınca tespit edilecek süreler saklı kalmak üzere, eşyanın geçici ithalat rejimi altında kalma süresinin azami yirmi dört ay olarak belirleneceği, bununla birlikte gümrük idarelerinin, ilgili kişinin de kabul etmesiyle daha kısa süreler saptayabileceği belirtilmiş; 131. maddesinde ise; ithal vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminin uygulanabileceği durumlar ve özel şartların Bakanlar Kurulunca tespit edileceği kurala bağlanmıştır.
Gümrük Yönetmeliğinin 415. maddesinde; geçici ithalat rejimi, dayanağı Yasa kuralına paralel biçimde; “serbest dolaşıma girmemiş eşyanın ithalat vergilerinden tamamen ya da kısmen muaf olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi tutulmaksızın Türkiye Gümrük Bölgesi içinde kullanılması ve bu kullanım sırasındaki olağan yıpranma dışında herhangi bir değişikliğe uğramaksızın yeniden ihracına olanak sağlayan hükümlerin uygulandığı rejimdir.” şeklinde tanımlanmış; 416. maddesinde, 7.1.2000 tarih ve 2000/69 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nca belirlenen haller ve özel şartları taşıyan eşya için gümrük vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejimi uygulanacağı; Eşyanın Rejim Altında Kalma Süresi başlıklı 422. maddesinde ise; “İthalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminden yararlandırılacak eşya hakkındaki 7.1.2000 tarih ve 2000/69 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nda özel olarak belirlenen süreler saklı kalmak üzere, eşyanın geçici ithal rejimi altında kalma süresi Gümrük Kanununun 130 uncu maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca azami 24 ay olarak belirlenir.” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda bahsedilen 4458 sayılı Yasanın 131. maddenin verdiği yetkiye istinaden yayımlanan, 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında 2000/69 sayılı (Geçici İthalat) Karar’ın 20. maddesinde; ithalat vergilerinden tam muafiyet suretiyle geçici ithalat rejiminin özel kullanıma mahsus kara taşıtları için tanınacağı, özel kullanıma mahsus kara taşıtları deyiminin; motorlu taşıtlarla birlikte kullanılabilecek karavan ve römorklar da dahil olmak üzere, her türlü kara taşıt aracı anlamına geleceği; özel kullanıma mahsus kara taşıt araçları için ithalat vergilerinden tam muafiyet uygulanması için bunların; a) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında kişiler tarafından ithal edilmiş olması, b) ilgili kişiler tarafından özel amaçlarla kullanılması, c) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik bir kişi adına ve bu bölge dışında tescil edilmiş olması gerektiği belirtilmiş; bu maddede yer alan ve ilgili fıkralarında Türkiye Gümrük Bölgesinde kalış süreleri belirtilmeyen taşıt araçlarının herhangi bir 12 aylık dönem içinde aralıklı veya aralıksız olarak 6 ay süreyle Türkiye Gümrük Bölgesinde kalabileceği; belirtilen sürenin uzatılması için gümrük idarelerince taşıtın Türkiye Gümrük Bölgesinde tespit edilen kalış süresi içerisinde olmak koşuluyla ilgili kişi tarafından gümrük idarelerine başvuruda bulunulması ve idarece alınan önlemlere riayet edilmesi gerektiği kurala bağlanmıştır.
2000/69 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 20. maddesine dayanılarak çıkarılan ve uyuşmazlık tarihinde yürürlükte bulunan Gümrük Genel Tebliğinde, (Özel Kullanıma Mahsus Kara Taşıtları Seri No:2) Türkiye Gümrük Bölgesi dışında yerleşik kişiler tarafından Gümrük Yönetmeliğinin 584. maddesinde belirtilen Yabancı Taşıtlar Geçici Giriş Karnesi ile Yönetmeliğin diğer maddelerinde öngörülen benzeri belgelerin düzenlenmesine ve ithalat vergilerinden tam muafiyet uygulanmak suretiyle Türkiye’ye getirilen özel kullanıma mahsus kara taşıtlarının geçici ithaline ilişkin işlemlerin yürütülmesine ilişkin esas ve usuller düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Alman uyruklu olan davacının ikamet tezkeresine dayanarak …’da ikamet ettiği, 10.10.2003 tarihinde yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine uygun olarak Marmaris Gümrüğünden … sayılı karne ile yurda sokmuş olduğu …, 1994 model, … marka aracını, Almanya’da devam eden işlerini takip etmek amacıyla Türkiye dışına çıkmak zorunda olması nedeniyle 11.11.2003 tarihinde Antalya Gümrük Müdürlüğüne geçici olarak bıraktığı, davacının aracı üç ay içinde gümrük idaresinden teslim almaması, süre uzatım talebinde bulunmaması, yurt dışı etmemesi nedeniyle 4458 sayılı Gümrük Kanununun 177 maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (h) maddeleri uyarınca aracın tasfiyelik hale geldiği kabul edilerek 29.7.2004 tarihinde … adlı şahsa satıldığı; davacının, hukuka aykırı olarak aracın Devlet malı kabul edilerek el konulması ve akabinde aracın tasfiye edilmesi sonucunda uğradığı 19.961,00 TL maddi zararın tazmini istemiyle yapmış olduğu başvurunun reddi üzerine görülmekte olan bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık tarihinde yürürlükte olan 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun tasfiye edilecek eşyaya ilişkin işlemleri düzenleyen 177. maddesinde 4458 sayılı Yasanın hangi maddeleri kapsamında olan eşyaların tasfiye hükümlerine tabi tutulacağı tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiş olup; bu maddeler arasında Türkiye’de oturma iznine sahip yabancıların, ikamet yerlerinde adlarına kayıtlı olan ve Türkiye Gümrük Bölgesine getirilen, Özel Kullanıma Mahsus Kara Taşıtlarının ambar bekleme süresi içinde teslim alınmaması, bu araçların yurtta kalma süresinin dolması veya süre uzatım talebinde bulunulmaması veya süre bitiminden itibaren yurt dışı edilmemesi hallerinde tasfiye edileceğine ilişkin bir kural bulunmamaktadır.
Geçici ithalat rejimi kapsamındaki bir aracın, mülkiyet hakkının sona erdirilmesi sonucu doğuran tasfiye hükümlerine tabi tutulabilmesi için, tasfiyelik hale gelmenin gerekçesini oluşturan işlemlerin yasal dayanağın bulunması ve hangi durumlarda tasfiye hükümlerinin uygulanacağının yasada açıkça gösterilmesi zorunludur. Nitekim Gümrük Kanunu’nun tasfiye edilecek eşyaya ilişkin işlemleri düzenleyen 177. maddesinde, Yasanın hangi maddeleri kapsamında olan eşyaların tasfiye hükümlerine tabi tutulacağı tek tek sayılmak suretiyle gösterilmiştir. Ancak, 4458 sayılı Yasanın 177. maddesinde, Yabancı Taşıtlar Geçici Giriş Karnesi ile yurda giriş yapan kara taşıtlarının tasfiyeye tabi tutulacağı yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir.
Bu durumda, 4458 sayılı Gümrük Kanununun Bazı Maddelerinin Uygulanması Hakkında 2000/69 sayılı (Geçici İthalat) Karar hükümleri kapsamında, Yabancı Taşıtlar Geçici Giriş Karnesi ile yurda giriş yapan aracın, gümrük ambarına teslim edilmesi sırasında, Gümrük Genel Tebliği (Özel Kullanıma Mahsus Kara Taşıtları Seri No:2) hükümleri uyarınca alınan taahhütnamede belirtilen süre içerisinde aracın teslim alınmaması ve dolayısıyla taahhüde aykırı davranıldığından bahisle tasfiye edilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesince; yukarıda yapılan açıklama ve değinilen mevzuat hükümlerine aykırı olarak tesis edilen tasfiye işleminden dolayı davacının araç bedeli kadar uğradığı zararın, davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken, aksi yolda verilen kararda isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen idare mahkemesine gönderilmesine, 27.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.