Danıştay Kararı 10. Daire 2007/6034 E. 2009/10121 K. 02.12.2009 T.

10. Daire         2007/6034 E.  ,  2009/10121 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/6034
Karar No: 2009/10121

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Davacı Yanında Davaya Katılan: …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1-İçişleri Bakanlığı/ ANKARA
2-Ankara Valiliği/ ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacı şirketin kurucu ortakları ile yöneticisi hakkında herhangi bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından; temyize konu kararın, şirket ortaklarının suç olan fiillere iştirak ettiğinin sabit olduğu yolundaki gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, bir şirketin “amacı dışında faaliyet gösterdiği”nin kabul edilebilmesi için, koruma ve güvenlik hizmeti dışında faaliyet göstermesi; “suç kaynağına dönüştüğü”nün söylenebilmesi için ise, suç oluşturan fiillerin şirket aracılığıyla veya şirketin unvan ya da olanaklarının kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi ve bu fiillerin tekrar edegelen bir mahiyet arz etmesi gerekmektedir. Olayda ise, davacı şirketin bazı kurum ve kuruluşlar ile ilköğretim okullarının güvenlik hizmetini yürütmesi ve yukarıda belirtilen şekilde suç işlendiğine ilişkin bilgi bulunmaması karşısında; uyuşmazlıkta, 5188 sayılı Yasanın 22. maddesinin uygulanma olanağı da bulunmamaktadır.
Bununla birlikte; özel güvenlik şirketlerine faaliyet izni verilebilmesi için, şirket kurucuları ve yöneticilerinin, hem 5188 sayılı Yasanın 10. maddesinde sayılan koşulları taşınması, hem de aynı Yasanın 11. maddesi uyarınca haklarında Valilikçe yapılacak güvenlik soruşturması sonucunun olumlu bulunması gerekmekte olup; davacı şirket yetkilileri hakkında yapılan soruşturma sonuçlarının, hizmetin niteliğiyle bağdaşmadığı gözetilerek, şirketin faaliyet izninin iptal edilmesinde sonuç itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, mahkeme kararının yukarıda anılan gerekçe ile onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacı özel güvenlik şirketine ait faaliyet izninin, 5188 sayılı Yasanın 22. maddesinin 3. fıkrası uyarınca iptaline ilişkin 21.3.2006 olur tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 5. maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığından aldığı izinle özel güvenlik alanında faaliyette bulunan davacı şirketin kurucu ortakları ile müdürünün, “Devlet sırrını ifşa etmek, çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak, 6136 sayılı Yasaya muhalefet” suçları olduğunun saptandığı; dolayısıyla, amacı dışında faaliyet gösterdiği ve kurucu ortaklarının suç olan fiillere iştirak ettiği sabit olan davacı şirketin faaliyet izninin 5188 sayılı Yasanın 22. maddesi uyarınca iptali yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan Mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Kamu güvenliğini tamamlayıcı nitelikteki özel güvenlik hizmetlerinin yerine getirilmesine ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla kabul edilen 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un 5. maddesinde, şirketlerin özel güvenlik alanında faaliyette bulunmasının İçişleri Bakanlığının iznine tâbi olduğu, özel güvenlik faaliyet izni verilebilmesi için, şirketin faaliyet alanının münhasıran koruma ve güvenlik hizmeti olması gerektiği; özel güvenlik şirketlerinin kurucu ve yöneticilerinde bu Yasanın 10. maddesinin (a) ve (d) bentlerinde belirtilen şartların aranacağı, yöneticilerin ayrıca 14. maddede belirtilen özel güvenlik temel eğitimini başarıyla tamamlamış olmaları gerektiği; kurucu ve yöneticilerde aranan şartların kaybedilmesi halinde 2 ay içinde eksiklik giderilmediği veya bu kurucu ve yöneticiler değiştirilmediği takdirde faaliyet izninin iptal edileceği hükme bağlanmış; söz konusu maddenin atıfta bulunduğu 10. maddenin (a) bendinde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak, (d) bendinde ise, kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, kamunun sağlığına karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık veya fuhuş suçlarından mahkûm olmamak koşullarına yer verilmiş; Yasanın 22. maddesinde ise, İçişleri Bakanlığı ve valiliklerin, özel güvenlik hizmetleri kapsamında, özel güvenlik birimlerini, özel güvenlik şirketlerini ve özel güvenlik eğitimi veren kurumları denetlemeye yetkili oldukları, denetim sonucu tespit edilen eksikliklerin ilgili kişi, kurum, kuruluş ve şirketlerce verilen süre içinde giderilmesinin zorunlu olduğu; amacı dışında faaliyet gösterdiği veya suç kaynağına dönüştüğü tespit edilen şirketlerin ve özel eğitim kurumlarının faaliyet izninin iptal edileceği; bu şekilde faaliyet izni iptal edilen şirketlerin veya kurumların, kurucu ve yöneticilerinin, özel güvenlik şirketlerinde ve özel güvenlik eğitimi veren kurumlarda kurucu ve yönetici olamayacakları öngörülmüştür.
Aynı Yasanın 11. maddesinde, özel güvenlik şirketlerinde yönetici olarak çalışacaklar hakkında valilikçe güvenlik soruşturması yapılacağı, soruşturma sonucu olumlu olanlara, bu Yasanın 14. maddesinde belirtilen özel güvenlik temel eğitimini başarıyla bitirmiş olmak şartıyla, valilikçe beş yıl süreli çalışma izni verileceği; Yasaya dayanılarak yürürlüğe konulan Uygulama Yönetmeliğinin 10. maddesinde de, özel güvenlik faaliyet izni için başvuran şirketlerin kurucu ve yöneticileri hakkında güvenlik soruşturması yaptırılacağı, soruşturma sonucu, faaliyet izni almaya hak kazanan şirketlere “özel güvenlik şirketi faaliyet izin belgesi” düzenleneceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; özel güvenlik alanında faaliyette bulunan davacı şirkete ait işyerinde yapılan denetimler ile araştırmalar sonucu; şirketin kurucu ortaklarından …’un, kamuoyunda “… Çetesi” olarak bilinen örgütün lideri ile Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli bir subayla irtibatı bulunduğu; bu nedenle, adı geçen ortak hakkında “çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak, 6136 sayılı Yasaya muhalefet” suçu şüphesiyle hazırlık soruşturması yürütüldüğü; şirketin diğer kurucu ortağı olan …’un bilgisayarında, Özel Kuvvetler Komutanlığına ait eğitim, tatbikat, sorgulama, eşkal tarifi gibi konuları içeren bilgilerin bulunduğu; şirketin personel müdürü olan …’ın bilgisayarında ise, liseli olduğu sanılan çok sayıda kız çocuğuna ait pornografik ve erotik görüntünün yer aldığı hususlarının tespit edildiği; bu nedenle şirketin “amacı dışında faaliyet gösterdiği ve suç kaynağına dönüştüğü”nün sabit olduğu gerekçesiyle şirkete ait “özel güvenlik şirketi faaliyet izin belgesi”nin 5188 sayılı Yasanın 22. maddesi uyarınca dava konusu işlemle iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, İdare Mahkemesince, şirket ortaklarının suç olan fiillere iştirak ettiğinin sabit olduğu belirtilmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; şirketin kurucu ortağı … hakkında “çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak, 6136 sayılı Yasaya muhalefet” suçundan dolayı açılan kamu davasının devam ettiği; aynı ortağın, Özel Kuvvetler Komutanlığında görevli bir subaydan, gayri nizami harp kursunda verilen derslere ilişkin CD’yi edinmesi nedeniyle “Devletin güvenliğine ilişkin ve saklı kalması gereken bilgiyi açıklamaya azmettirmek” suçundan yapılan yargılaması sonucu delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği; diğer kurucu ortak … ile personel müdürü … hakkında “çıkar amaçlı suç örgütü üyesi olmak” suçuyla ilgili olarak yürütülen hazırlık soruşturmasının takipsizlik kararıyla sona erdiği; yine personel müdürü … hakkında “çocuklara ait erotik ve pornografik görüntü ve resimleri depolamak ve bulundurmak” suçundan dava açıldığı görülmektedir.
Bu durumda, davacı şirketin kurucu ortakları ile yöneticisi hakkında herhangi bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından; Mahkeme kararının, şirket ortaklarının suç olan fiillere iştirak ettiğinin sabit olduğu yolundaki gerekçesine katılmaya hukuken olanak bulunmamaktadır. Esasen, aksine yorum, “masumiyet karinesi”ne de aykırılık teşkil edecektir.
Bununla birlikte; özel güvenlik hizmetinin, kamu güvenliğini tamamlayıcı nitelikte olması nedeniyle, söz konusu hizmetin yürütülmesi aşamasında görev yapan (hizmeti yürüten) kişilerin, hizmetin aktarılan niteliğiyle bağdaşır şekilde suç şüphesinden uzak olması gerektiği de tabiidir.
Nitekim bu husus, 5188 sayılı Yasada da dikkate alınmış ve özel güvenlik şirketlerine faaliyet izni verilebilmesi için, şirket kurucuları ve yöneticilerinin, hem Yasanın 10. maddesinde sayılan koşulları taşıması, hem de haklarında Valilikçe yapılacak güvenlik soruşturması sonucunun olumlu bulunması gerektiği öngörülmüştür.
Buna göre; özel güvenlik hizmetinin yürütülmesinde fiilen görev alan davacı şirket yetkilileri hakkında yapılan soruşturma sonuçlarının, hizmetin niteliğiyle bağdaşmadığı gözetilerek, aynı Yasanın 11. maddesindeki Valilik yetkisi kapsamında değerlendirilmesi sonucu “özel güvenlik şirketi faaliyet izin belgesi”nin iptal edilmesinde sonuç itibariyle hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, 5188 sayılı Yasanın 11. maddesine dayanılarak faaliyet izninin iptal edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekmekte ise de; davacı şirketin kurucu ortaklarının suç olan fiillere iştirak ettiğinin sabit olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda sonuç itibariyle isabetsizlik görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda anılan gerekçe ile ONANMASINA 2.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.