Danıştay Kararı 10. Daire 2007/5843 E. 2010/1706 K. 08.03.2010 T.

10. Daire         2007/5843 E.  ,  2010/1706 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/5843
Karar No: 2010/1706

Temyiz Eden (Davacılar ): …
Vekili : …
Karşı Taraf ( Davalı ) : Karayolları Genel Müdürlüğü -ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstinat duvarının yapılmayacağı, dolayısıyla bu yönde bir idari eylemde bulunulmayacağı hususu, ilk defa 28.1.2005 tarihinde davalı idarece verilen cevap ile öğrenilmiş olduğundan, bir başka ifade ile bu tarih itibariyle davalı idarece istinat duvarının yapılmamasından kaynaklanan dava konusu zararın gerçekleşmiş ve davacıların babası tarafından öğrenilmiş olduğu dikkate alındığında, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinin 2. fıkrasının son kısmında yer alan ”…altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” kuralı uyarınca, bu davaya konu zararın tazmini istemiyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen altmış günlük dava açma süresi içinde 15.3.2005 tarihinde adli yargı yerine açılan davanın, (2577 sayılı Yasanın 9/1. maddesine göre …Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.) süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar ,söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, davalı idarece yapılan yol çalışması nedeniyle davacılara babalarından miras yoluyla intikal eden … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın çökme tehlikesi içinde bulunduğu, bu tehlikenin önlenebilmesi için davalı idarece bina ile yol arasına istinat duvarı yapılması yönündeki başvuruların gereğinin davalı idarece yerine getirilmediği ileri sürülerek, istinat duvarının kendileri tarafından yapılabilmesi için gereken 16.404.00 TL tutarındaki masrafın yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacıların babası olan … tarafından, davalı idarece yapılan yol çalışması nedeniyle … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkiinde, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın çökme tehlikesinin bulunduğu, bu tehlikenin önlenebilmesi için davalı idarece istinat duvarı yapılması istemiyle 8.3.2004 tarihinde davalı idareye başvurulduğu, ancak davalı idarece bir cevap verilmediği, aynı istemle 4.9.2004 ve 31.10.2004 tarihli dilekçelerle yeniden davalı idarelere başvurulmasına karşın davalı idarece bir cevap verilmemesi üzerine 24.1. 2005 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu davanın görev yönünden reddine karar verilmesi nedeniyle 15.3.2005 tarihinde görülmekte olan bu davanın açıldığı, davacının istinat duvarının yapılmamasından kaynaklanan zararı ve eylemi davalı idareye 8.3.2004 tarihinde yapmış olduğu başvuru tarihi itibariyle öğrendiği, davacının bu başvurusuna 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi uyarınca idarenin 60 gün içinde cevap vermemesi nedeniyle, 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen 60 günlük süre içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar vermiştir.
Davacılar tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesinde, ”İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.
Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” kuralı yer almıştır.
Bu maddede, ilgililer tarafından haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlemin tesis edilmesi veya bir idari eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış günlük cevap verme süresinin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca yapılan başvurulara bir cevap verilirse, bu cevabın tebliğinden itibaren altmış günlük süre içinde dava açılabileceği belirtilmiştir.
Davalı idarece yapılan yol çalışması nedeniyle binadaki olası çökme tehlikesinin önlenebilmesi için davacıların babası olan … tarafından, 8.3.2004, 4.9.2004 ve 31.10.2004 tarihlerinde yapılan başvurularla idareden, istinat duvarı yapılması suretiyle idari bir eylemde bulunulması istenilmiştir. Bu başvurulara idarece ilk defa 28.1.2005 tarihinde verilen cevapta; yerinde yapılan incelemede, yarma şevin ayrıca duvarla desteklenmesine gerek olmadığı, yarma şeve tel çit imalatı yapılmasının yeterli olacağı belirtilmiştir.
Görüldüğü üzere, mahkeme kararında …’in sözü edilen başvurularına idarece bir cevap verilmediği yönündeki değerlendirme doğru değildir.
Kaldı ki, …’in istinat duvarı yapılması yönündeki isteminin, Anayasal güvence altındaki temel hak ve özgürlüklerden olan can ve mal güvenliğinin sağlanmasına yöneliktir. Bu güvenliğin sağlanması için gerekli eylemin (istinat duvarının yapılması) yapılmasının, 2577 sayılı Yasanın yukarıda sözü edilen 10. maddesi kapsamında idareden her zaman istenebileceği açıktır.
Bu durumda, istinat duvarının yapılmayacağı, dolayısıyla bu yönde bir idari eylemde bulunulmayacağı hususu, ilk defa 28.1.2005 tarihinde davalı idarece verilen cevap ile öğrenilmiş olduğundan, bir başka ifade ile bu tarih itibariyle davalı idarece istinat duvarının yapılmamasından kaynaklanan dava konusu zararın gerçekleşmiş ve davacı tarafından öğrenilmiş olduğu dikkate alındığında, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinin 2. fıkrasının son kısmında yer alan ”…altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler.” kuralı uyarınca, bu davaya konu zararın tazmini istemiyle 2577 sayılı Yasanın 7. maddesinde öngörülen altmış günlük dava açma süresi içinde 15.3.2005 tarihinde adli yargı yerine açılan davanın, (2577 sayılı Yasanın 9/1. maddesine göre …Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.) süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uygun bulunan davacılar temyiz istemlerinin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 8.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.