Danıştay Kararı 10. Daire 2007/5816 E. 2009/8220 K. 24.09.2009 T.

10. Daire         2007/5816 E.  ,  2009/8220 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/5816
Karar No: 2009/8220

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Adalet Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Uyuşmazlığın görüm ve çözümünde idari yargı görevli olduğundan, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Bu nedenle, temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının 24.7.1988 tarihinde karşı tarafın tam kusurlu olduğu trafik kazası sonucu eşinin ve kızının vefat etmesi üzerine, karşı taraf aleyhine adli yargı yerinde açtığı tazminat davasının geç sonuçlanmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğradığını ileri sürdüğü 50.000-TL zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler nedeniyle Devletin sorumluluğunun kabul edildiği durumlarda, bu sorumluluğun denetiminin de aynı yargı düzeni içinde yapılması gerektiği; bakılan davada, davacı tarafından yargılamanın geç sonuçlanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın yargısal işlemlerden kaynaklanması ve idarenin sorumluluğunu doğuracak yasal bir düzenleme bulunmaması karşısında, bu uyuşmazlığın çözümünde, tazminat istemine konu olan işlemleri yapan mahkemenin dahil olduğu adli yargı mercilerinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu iddiasıyla temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2992 sayılı, Adalet Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (a) bendinde, kanunlarda kurulması öngörülen mahkemeleri açmak ve teşkilatlandırmak; (h) bendinde, Adalet hizmetleriyle ilgili konularda, gerekli araştırmalar ve hukuki düzenlemeleri yapmak, görüş bildirmek Adalet Bakanlığı’nın görevleri arasında sayılmıştır.
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin, kamu hizmetinin kurulması veya yürütülmesinden doğan zararlardan sorumlu tutulmasını gerektiren ilkelerden biri “hizmet kusuru” ilkesidir. Genel olarak hizmet kusuru, bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık ve bozukluğu ifade etmektedir.
İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edilebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilecek bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması, zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 24.7.1988 tarihinde karşı tarafın tam kusurlu olduğu trafik kazası sonucu eşinin ve kızının vefat etmesi üzerine, karşı taraf aleyhine adli yargı yerinde açtığı tazminat davasının geç sonuçlanmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle, uğradığını ileri sürdüğü 50.000-TL zararın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı tazminat istemini, adalet teşkilatının örgütlenmesindeki aksaklıklar sonucunda oluşan gecikmenin hizmet kusuru olduğu iddiasına dayandırdığından, davanın yargılama faaliyeti ile ilgisi bulunmamaktadır.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince, dava konusu olayda, 2992 sayılı Yasa ile davalı idareye verilen adalet hizmetinin yerine getirilmesinde hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı yönünde bir araştırma yapılarak tazminat istemi hakkında esas yönünden bir karar verilmesi gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 24.9.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.