Danıştay Kararı 10. Daire 2007/5028 E. 2010/6974 K. 28.09.2010 T.

10. Daire         2007/5028 E.  ,  2010/6974 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No: 2007/5028
Karar No: 2010/6974

Temyiz Eden (Davacılar) : …
Vekili : …
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının davanın kabulüne ilişkin kısmının onanması; davacıların temyiz isteminin kabulü ile kararın, reddedilen manevi tazminata ilişkin kısmı ile kabul edilen maddi ve manevi tazminata faiz hükmedilmemesi yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler yerinde bulunmadığından istemin reddi gerekmektedir.
Davacılar vekilinin temyiz istemine gelince;
Dosyanın incelenmesinden; ölenin çocuğuna hükmedilen manevi tazminat miktarının; çocuğun, babasının ölümünden duyduğu acı ve elemi yaşının küçüklüğü nedeniyle daha uzun bir süre taşıyacak olması ve babanın eksikliğinin pedagojik açıdan bir çocuğun ruhsal ve bedensel gelişimi ve sağlığı açısından daha derin iz bırakacağı gerçeği karşısında taleple bağlı olarak istenilen tutar üzerinden hükme esas alınması, sosyal hukuk devleti açısından daha hakkaniyete uygun olacaktır.
Davacının hükme esas tazminat miktarlarına faiz uygulanmamasına ilişkin iddialara gelince;
Maddi ve manevi zararın giderilmesi için takdiren hükmedilecek miktara, idareye başvuru tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz yürütülmesi gerekmektedir.
Dosyadaki belgelerden ise; dava dilekçesinde faiz istemi bulunmasına karşın mahkemece maddi ve manevi tazminata faiz uygulanmamasında yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, ölenin oğlu adına hükmedilen manevi tazminat tutarına ve tüm tazminat tutarlarına idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmamasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin reddine, davacının temyiz isteminin kabulü ile, idare mahkemesi kararının, ölenin oğlu adına hükmedilen manevi tazminat tutarı ile tüm tazminat tutarlarına yasal faiz uygulanmaması yönünden bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava; faili belli olmayan adam öldürme suçundan dolayı … Emniyet Müdürlüğünce gözaltına alınan davacılar yakınının gözaltında iken işkence yapılması nedeniyle öldüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 20.000 TL maddi, 25.000 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, davacılar yakınının gözaltında iken ölmesi üzerine açılan ceza davasında … Ağır Ceza Mahkemesi’nce … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla, görevli polis memurlarının, suçunu söyletmek için işkence yaparak ölüme neden olmak ve görevi savsaklamak suçundan suçlu bulunarak hapis cezası ile cezalandırıldığı, idarenin istihdam ettiği emniyet görevlilerinin yürüttükleri hizmet sırasında gözaltına aldıkları şahsın ölümüne neden olduklarından bahisle davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan, davacıların uğradığı zararın tazmin edilmesi gerektiğinden bahisle davanın kısmen kabulü ile 12.021,36 TL maddi, toplam 20.000 TL manevi tazminatın davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davacılar ve davalı idare tarafından, idare mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
1. Temyize konu kararın davanın kabulüne ilişkin kısmının incelenmesi;
1.10.1998 tarih ve 23480 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliğinin 10. maddesinin 3. fıkrasında, gözaltı süresinde herhangi bir nedenle sağlık durumu bozulanlar ile sağlık durumundan şüphe edilenlerin derhal doktor muayenesinden geçirilecekleri kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, … İli, … İlçesinde 11.2.1998 tarihinde bir kadının ölü olarak bulunması üzerine bu kadınla ilişkisi olduğu gerekçesiyle davacılar yakınının 2.7.1999 tarihinde … Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü görevlilerince saat 18.45’te ailesine ve Cumhuriyet Savcılığına haber verilmeksizin gözaltına alındığı, bir gün gözaltında kaldıktan sonra 3.7.1999 tarihinde saat 19.40’da … Hastanesinde yapılan muayenesi sonucunda darp ve cebir izine rastlanmadığı yolunda adli rapor alındığı, daha sonra salıverme işlemlerinin yapılabilmesi için davacılar yakınının yeniden Emniyet Müdürlüğüne götürüldüğü, bu sırada büro amirinin soruşturmanın devam edeceğini söylemesi üzerine davacılar yakınının sinirlenerek kendini kaybettiği ve sırtüstü yere düşerek kafasını yere çarptığı, polis memurlarınca su ve kolonya ile masaj yapılarak sandalyeye oturtulduğu, bir süre sonra davacılar yakınının kendisine geldiği, sandalyeden kalkarken yeniden sırtüstü yere düşerek yeniden kafasını çarptığı, polis memurlarınca yine su ve kolonya ile davacılar yakınının kendisine gelmesi için müdahalede bulunulduğu ve bir süre beklendiği, kendisine gelmemesi üzerine saat 23.30 sıralarında … Hastanesine götürüldüğü, hastane kayıt defterine önce meçhul kişi olarak kaydedildiği, daha sonra bu kaydın düzeltildiği, davacılar yakınının kafa travması nedeniyle ameliyat edildikten sonra yoğun bakıma alındığı, ancak 14.7.1999 tarihinde öldüğü, görevli polis memurları hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinde açılan ceza davasında … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla, polis memurlarının suç ikrarında bulundurmak amacıyla işkence yaparak ölüme neden olmak suçunu işledikleri kabul edilerek hapis cezaları verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Birinci Ceza Dairesi tarafından 18.6.2008 tarih ve E:2007/5438, K:2008/5156 sayılı kararla, işkence yapıldığına ilişkin yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararının bozulduğu, öte yandan polis memurları hakkında davalı idarece yapılan soruşturma sonucunda müfettişler tarafından, davacılar yakınının gözaltına alınması hususunun Cumhuriyet Savcısına bildirilmediği, ayrıca şahsın iki kez düşmesine, ağzından köpükler gelmesine ve kasılarak gözlerinin kapalı olmasına karşın hastaneye götürülmediği, şahsın kafasını yere çarpmasından dolayı beyin kanaması geçirebileceğinin düşünülmediği, hayati tehlike arzettiği halde tedavisi için doktor çağrılmadığı gibi hastaneye de götürülmeyerek 2-3 saat kadar süreyle kaderine terkedildiği, böylece şahsın sağlığına yeterince dikkat ve özen gösterilmediği gerekçeleriyle Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğü gereğince polis memurları hakkında meslekten çıkarma cezası verilmesinin teklif edildiği, davacılar tarafından ise 28.4.2000 tarihli dilekçe ile davalı idareden tazminat talep edildiği, başvurunun reddi üzerine ölenin annesi, babası, kardeşi ve çocuğu olan davacılar tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, her ne kadar davacılar yakınının gözaltında iken işkence yapılarak ölümüne neden olunduğundan bahisle görevli polis memurlarının hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin ceza mahkemesi kararı Yargıtay tarafından temyizen incelenerek, işkence yapıldığına ilişkin yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuş ise de, faili meçhul bir suçun soruşturması kapsamında ailesine ve Cumhuriyet Savcısına haber verilmeksizin mevzuata aykırı bir şekilde gözaltına alınan davacılar yakınının bir gün süreyle gözaltında tutulduktan sonra salıverme işlemleri yapıldığı sırada büroda iki kez düşerek şiddetli şekilde kafasını yere çarpmasına karşın, görevli polis memurlarınca yeterli özen gösterilmeksizin 2-3 saat beklendikten sonra hastaneye götürülmesi nedeniyle davacılar yakınının kafa travmasına bağlı komplikasyon sonucunda ölmesinde, kamu görevlilerinin ağır ihmali ile görevlerini yerine getirmemeleri nedeniyle ağır hizmet kusuru bulunan davalı idarenin, olay nedeniyle davacıların uğradığı maddi ve manevi zararları tazmin etmesi gerekmektedir.
Buna göre, temyizen incelenip bozulması istenilen mahkeme kararının davanın kabulüne ilişkin kısmında sonucu itibariyle hukuki isabetsizlik bulunmamaktadır.
2. Temyizen incelenen kararın manevi tazminat isteminin reddedilen kısmının incelenmesi;
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir oranda olması gerekmektedir.
Dava konusu olayda, davalı idarenin ağır kusuru, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, ölenin çocuğu olan davacı yönünden mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla mahkemece bu davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, idare mahkemesi kararının, ölenin çocuğu olan davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının reddine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
3. Temyizen incelenen kararın kabul edilen maddi ve manevi tazminata faiz hükmedilmemesine ilişkin kısmının incelenmesi;
Maddi ve manevi zararın giderilmesi için takdiren hükmedilecek miktara, idareye başvuru tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz yürütülmesi gerekirken, mahkemece maddi ve manevi tazminata faiz uygulanmamasında yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, maddi ve manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
2. Davacıların temyiz istemlerinin kabulü ile temyizen incelenen kararın, manevi tazminat isteminin reddedilen kısmı ile kabul edilen maddi ve manevi tazminata faiz hükmedilmemesi yönünden BOZULMASINA,
3. Dosyanın bozulan kısmı için yeniden bir karar verilmek üzere mahkemeye gönderilmesine, 28.9.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.