Danıştay Kararı 10. Daire 2007/4203 E. 2010/8279 K. 20.10.2010 T.

10. Daire         2007/4203 E.  ,  2010/8279 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/4203
Karar No: 2010/8279

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
İstemin Özeti :… İdare Mahkemesince; davanın kısmen incelenmeksizin, kısmen ehliyet yönünden reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Davacının kimlik tespitinin yapılamaması veya güvenlik ve benzeri bir sebeple belediye/kamu binasına alınmaması, bir başka ifadeyle davacının belediye binasına girmesine izin verilmesi istemiyle yapmış olduğu başvurunun, sözü edilen sebeplerle reddine ilişkin işlemin, idari makam ve mercilerin, idari faaliyetlerin yürütülmesine yönelik olarak idare hukuku ilke ve kuralları çerçevesinde, tek taraflı irade açıklamasıyla hukuk yaşamında/düzeninde etki ve sonuçlarını doğuran, iptal davasına konu olabilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olduğu görülmektedir.
Bu durumda, davacının belediye binasına alınmamasını idari eylem olarak nitelendirmek suretiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Davalı idarenin 11.7.2006 tarihli işleminin iptali istemine gelince;
Davacının kimliğinin tespit edilememesi nedeniyle belediye binasına alınmasına izin verilmemesine ilişkin dava konusu işlemin bizzat davacıyı ilgilendirdiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Dava konusu işlemle meşru, güncel ve kişisel menfaati ihlal edilen davacının açmış olduğu iptal davasını, davacının işlemin muhatabı olmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabul edilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :…
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, Çevre Temizlik Vergisi ile Emlak Vergisini ödemek üzere davalı belediyeye giden davacının kimlik tespitinin yapılamaması nedeniyle içeri alınmamasına ilişkin uygulamaların ve 11.7.2006 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; …’de ikamet eden davacının, Çevre Temizlik Vergisi ile Emlak Vergisini ödemek üzere davalı belediyeye gittiği, ancak kıyafeti nedeniyle içeriye alınmadığı, bu uygulamanın iptali istemiyle dava açılmış ise de, bina içine alınmama şeklinde yapılan uygulamanın idari eylem niteliğinde olması nedeniyle iptal davasına konu olamayacağı, davalı idarenin iptali istenen 11.7.2006 tarihli işleminin de … İstanbul Şubesi adına tesis edilmiş olduğu, dolayısıyla davacının bu işlemin iptalini istemesinde bir menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen incelenmeksizin, kısmen ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, usul ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulmasını istemektedir.
1- Davacının kıyafetinden dolayı kimlik tespitinin yapılamadığı ileri sürülerek davalı belediye binasına alınmamasına ilişkin uygulamaların iptali istemi:
İdari işlemler; idari makam ve mercilerin, idari faaliyetlerin yürütülmesine yönelik olarak idare hukuku ilke ve kuralları çerçevesinde, tek taraflı irade beyanıyla hukuk yaşamında/düzeninde etki ve sonuçlarını doğuran, kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikteki tasarruflarıdır. İdari işlemlerde irade, hukuk yaşamında/düzeninde bir değişiklik yaratmaya yönelmiştir. Oysa idari eylemler, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan, bir başka ifade ile bir işlemin icrası niteliğinde bulunmayan, idarenin fizik alanında yapmış olduğu bir iş, hareket, ameliye ve çalışmalar ile hareketsiz kalması şeklinde tanımlanmaktadır. İdari işlemlerden farklı olarak idari eylemlerde irade, fiziki/maddi alanda değişiklik yapmaya yönelmiştir.
İdari eylemler, yapıldıkları anda hukuki sonuçlarını doğururlar ve yapılmakla tükenirler. Dolayısıyla yapılmakla hukuki sonuçlarını doğuran ve tükenen idari eylemler hiçbir şekilde iptal davasına konu olamazlar.
Dosyanın incelenmesinden, davacının eşine ait işyerinin emlak ve çevre temizlik vergisini ödemek amacıyla davalı belediye gittiği, ancak kıyafeti nedeniyle kimlik tespitinin yapılamadığı ifade edilerek belediye binasına alınmaması yolundaki işlemin davacı tarafından … İstanbul Şubesine intikal ettirildiği, adı geçen derneğin davacı adına yapmış olduğu başvuruda, bu işlemin hukuki dayanağının açıklanmasının ve bu işlemin geri alınmasının davalı belediyeden istendiği, kimlik tespitinin yapılamaması nedeniyle davacının (başvurucunun) binaya alınmadığının 1.6.2006 tarihli işlemle derneğe bildirildiği, 5.6.2006 tarihinde kimlik tespitine yönelik her türlü arama ve kontrol isteminin gereğinin yerine getirileceği kabul edilmesine karşın davacının belediye binasına alınmadığı belirtilerek yapılan işlemin geri alınması istemiyle 8.6.2006 tarihinde dernek tarafından davacı adına yeniden davalı belediyeye başvurulduğu, 11.7.2006 tarihli dava konusu belediye işlemi ile davacının kimlik tespitinin yapılamaması nedeniyle belediye binası içine alınmadığı cevabının adı geçen derneğe bildirildiği, en son 14.8.2006 tarihinde binaya girmek için bizzat davacı tarafından yapılan başvurunun, aynı nedenle reddi yolunda tesis edilen 18.8.2006 tarihli işlemin davacıya bildirilmesi üzerine görülmekte bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda aktarılan maddi olaya göre, davacının kimlik tespitinin yapılamaması veya güvenlik ve benzeri bir sebeple belediye/kamu binasına alınmaması, bir başka ifadeyle davacının belediye binasına girmesine izin verilmemesi yolunda tesis edilen işlemin, bir idari işlem olduğu görülmektedir. Bu işlemin, idari makam ve mercilerin, idari faaliyetlerin yürütülmesine yönelik olarak idare hukuku ilke ve kuralları çerçevesinde, tek taraflı irade beyanıyla hukuk yaşamında/düzeninde etki ve sonuçlarını doğuran, iptal davasına konu olabilecek nitelikte kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olduğu hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının belediye binasına girmesine izin vermeyen davalı idare işlemini, idari eylem olarak nitelendirilmek ve idari eylemlerin iptal davasına konu olamayacağını belirtmek suretiyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet görülmemektedir.
2- Davalı idarenin 11.7.2006 tarihli işleminin iptali istemine gelince;
Davacının kimliğinin tespit edilememesi nedeniyle belediye binasına alınmasına izin verilmemesine ilişkin dava konusu 11.7.2006 tarihli işlemin bizzat davacıyı ilgilendirdiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır. Bu itibarla dava konusu işlemle doğrudan meşru, güncel ve kişisel menfaati ihlal edilen davacının, bu işlemin iptali istemiyle açmış olduğu davayı, dava konusu işlemin davacıya yönelik olmadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddeden mahkeme kararının, bu kısmında da hukuka uygunluk görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan idare Mahkemesine gönderilmesine, 20.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.