10. Daire 2007/1629 E. , 2009/6470 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2007/1629
Karar No: 2009/6470
Temyiz Eden (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Danıştay 10. Dairesinin 21.4.2006 tarih ve E:2004/9838, K:2006/ 2586 sayılı görev yönünden bozma kararına uyan … İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava konusu olayda, davalı idarenin görev ve yetkisi, nüfus kayıtlarını aslına uygun olarak düzenlenmekle sınırlı bulunduğundan, davacının tescil istemi üzerine, idarece, yeni yasanın aradığı şartların somut olayda mevcut olup olmadığının araştırılması, mevcut değilse tescil isteminin reddi yolunda işlem tesis edilmesi gerektiğinden, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, aksi yöndeki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının, evlâtlık ilişkisinin nüfus kütüğüne tescili isteminin reddine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün 9.9.2002 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; 4721 sayılı Yasanın 315. maddesinde, evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesinin, diğer koşulların bundan etkilenmemesi halinde evlat edinmeye engel oluşturmayacağı kuralına yer verildiği, buna göre evlat edinmede temel ve yeterli şartın evlat edinme iradesinin varlığı olduğu; bu bağlamda, dava konusu olayda, mahkemece verilen izin üzerine noterde evlat edinme sözleşmesi imzalayan … isimli şahsın vefatı nedeniyle yeni yasaya göre evlatlık ilişkisinin kurulması mümkün bulunmamakta ise de; Mülga 743 sayılı Yasa uyarınca mahkemeye başvurulmak suretiyle evlat edinme iradesinin ortaya konulması karşısında, evlat edinmenin nüfus kütüğüne tescil edilmesi gerekirken, aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, anılan İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 256. maddesinde; evlat edinmenin, evlat edinenin oturduğu yer sulh hakiminin izni üzerine yapılacak resmi bir senetle olacağı hükme bağlanmış iken; bu Yasayı yürürlükten kaldıran ve 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 315. maddesinde, evlatlık ilişkisinin, evlat edinenin oturma yeri; birlikte evlat edinmede eşlerden birinin oturma yeri mahkemesince verilecek kararla birlikte kurulacağı kuralına yer verilmiştir.
4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 1. maddesinde, Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümlerinin uygulanacağı; Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan işlemlerin hukuken bağlayıcı olup olmadıkları ve sonuçlarının, bu tarihten sonra dahi, yapıldıkları sırada yürürlükte bulunan kanunlara göre belirleneceği; Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara, Kanunda öngörülmüş ayrık durumlar saklı kalmak kaydıyla, Türk Medeni Kanunu hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verilmiş; 4. maddesinde, eski hukuk yürürlükte iken gerçekleşmiş olup da, Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği sırada henüz herhangi bir hak doğurmamış olaylara, bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı düzenlenmiş; 14. maddesinde ise, Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce kurulmuş olan evlat edinme sözleşmelerinin, bütün hükümleri ile birlikte geçerliliğini koruyacağı öngörülmüştür.
3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 10. maddesinde; nüfus hizmetlerini düzenlemek, yürütmek, takip etmek, denetlemek ve değerlendirmek, usulüne göre tesis edilmemiş kayıtların silinmesini karara bağlamak, maddi hataları düzeltmek, aile kayıtlarını birleştirmek, mükerrer kayıtları birbirine göre tamamlamak ve diğerlerini silmek, nüfus hizmetleri ile ilgili olarak diğer bakanlık, kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamak Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmış; 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 1. maddesinde ise, bu Yasanın amacının, kişinin doğumundan ölümüne kadar kişisel ve medenî durumuna, uyrukluğuna ve bunlarda meydana gelebilecek değişikliklere ait doğal ve hukukî olayların belirlenip saptanması, bu amaçla düzenlenmiş kütüklere yazılması, elektronik ortamda ulusal adres veri tabanının oluşturulması, nüfus kayıtları ile adres bilgilerinin ilişkilendirilmesini sağlamak olduğu; 4. maddesinde de nüfus hizmetlerinin, İçişleri Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilâtı ile dış temsilcilikleri tarafından yürütüleceği kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; … isimli şahsın, Mülga 743 sayılı Yasanın yürürlükte bulunduğu dönemde, yeğeni olan davacıyı evlat edinmesine izin verilmesi istemiyle … Sulh Hukuk Mahkemesinde açtığı dava sonucunda, Mahkemenin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davacıyı evlat edinmesine izin verildiği; bununla birlikte, adı geçen şahıs ile davacı arasında evlatlık ilişkisinin kurulabilmesi için Mülga 743 sayılı Yasanın öngördüğü resmi senedin, yeni yasanın yürürlüğe girdiği 1.1.2002 tarihinden sonra 19.6.2002 tarihinde imzalandığı, 7.8.2002 tarihinde de davacıyı evlat edinmek isteyen adı geçen şahsın yaşamını yitirdiği; bunun üzerine davacı tarafından, söz konusu şahıs ile aralarında kurulduğu belirtilen evlatlık ilişkisinin nüfus kütüğüne tescili istemiyle davalı idareye başvurulduğu; başvurunun, 4721 sayılı Yasanın yürürlüğünden sonra, Yasanın amir hükmü gereği yalnızca mahkeme kararıyla kurulan evlatlık ilişkilerinin tescil edilebildiği gerekçesiyle reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı idarenin, dava konusu olaydaki görev ve yetkisi, 3152 sayılı Yasa ile 5490 sayılı Yasanın aktarılan maddelerinden de görüleceği üzere, yasalar uyarınca kendisine verilen nüfus kayıtlarını aslına uygun olarak düzenlenmekle sınırlıdır. Bu bağlamda, evlatlık ilişkisinin kurulup kurulmadığının idarece tespiti mümkün olmayıp, ahvali şahsiyeye ilişkin olan bu husus tamamen adli yargı yerinin görev alanına girmektedir.
Bu nedenle, uyuşmazlıkta, davacının tescil istemi üzerine, davalı idarece, evlatlık ilişkisinin kurulup kurulmadığına yönelik herhangi bir belirleme yapılmaksızın, yeni Yasada öngörülen şartların (1.1.2002 tarihinden sonra verilmiş mahkeme kararının) aranması, bulunmadığı takdirde tescil isteminin reddi yolunda işlem tesis edilmesi, idarenin aktarılan görevinin sınırlarıyla bağdaşır niteliktedir.
Buna göre, İdare Mahkemesince, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, adli yargının görev alanında bulunan evlatlık ilişkisinin kurulup kurulmadığı hususunda tespite yer verilmesi suretiyle dava konusu işlemin iptali yolunda hüküm kurulmasında hukuki isabet görülmemektedir.
Öte yandan; davacı tarafından, evlatlık ilişkisinin kurulup kurulmadığının tespiti amacıyla adli yargı yerinde dava açılması halinde, bu dava sonucunda verilen kararın nüfus kütüğüne tescili istemiyle idareye başvurularak yeniden işlem tesis ettirilebileceği tabiidir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dava dosyasının yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 19.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.