Danıştay Kararı 10. Daire 2005/8047 E. 2007/358 K. 13.02.2007 T.

10. Daire         2005/8047 E.  ,  2007/358 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2005/8047
Karar No: 2007/358

Temyiz Eden (Davalı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davacı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının ektiği arazilere davalı idare tarafından zamanında ve yeterince su verilmemesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 2000 yılı zararına karşılık 3.402,40.-YTL’nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davada Dairemizin 31.10.2003 tarih ve E:2002/4532, K:2003/4215 sayılı bozma kararına uyan … İdare Mahkemesince maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 1.592,30.-YTL’nin 9.8.2000 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi, bu miktarı aşan tazminat talebinin ise reddi yolunda verilen kararın davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Kuraklık yaşandığı, baraj göletindeki su rezervinin düştüğü, davalı idarenin üzerine düşen görevi yaparak köy muhtarlarına yazı göndererek köylüyü uyardığı hususları gözönüne alındığında, idarenin hizmet kusurundan sözedilemeyeceğinden, temyiz isteminin kabulü ile hukuka aykırı bulunan Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Davacının ektiği arazilere davalı idare tarafından zamanında ve yeterince su verilmediği nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın tazmini istemiyle açılan davayı bozma kararına uyarak kısmen kabul eden kısmen reddeden idare mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Danıştay Onuncu Dairesinin bozma kararında, zararın idare ve davacının kusur durumları dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği belirtilmesine karşın temyize konu idare mahkemesi kararında kusurun tümünün idareye yükletilerek hükmün kurulmasında usul kurallarına uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, davalı idare tarafından temyiz istemi aşamasında yatırılan posta ücretinden yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafından yapıldığı kabul edilerek karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabul edilerek kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü :
Dava, davacının ektiği arazilere davalı idare tarafından zamanında ve yeterince su verilmemesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 2000 yılı zararına karşılık 3.402,40.-YTL’nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; 19.6.2001 tarihli yazıda, … Barajının sulama alanı için 105.00.000 m³ suya ihtiyaç olduğunun, ancak 2000 yılında su rezervinin 67.700.000 m³ olarak gerçekleştiğinin belirtildiği, 12.4.2000 tarihli yazıda ise, barajda yeterli sulama suyunun olmadığının tespit edildiği, bu nedenle ekici çiftçilerin uyarılmalarının ve ekim alanlarının seçiminde bahse konu hususların gözönünde bulundurulmasının istenildiği, ancak söz konusu yazının dava konusu arazilerin bulunduğu mahalle muhtarına tebliğ edilemediği, 3.7.2000 tarihli yazıda, 2000 yılı su rezervi düşük olmakla birlikte 2000 yılı sulama mevsiminin 29.5.2000 tarihinde başladığı ve her çiftçiye bu tarihten sonra münavebeli olarak iki kez ve daha fazla sulama suyu verildiği hususlarına yer verildiği, 15.5.2001 tarihli yazıdan ise, 2000 yılında acil onarımların yapılması nedeniyle bilfiil sulamaya 29.5.2000 tarihinde başlandığının anlaşıldığı, öte yandan … Mahallesi Muhtarı da dahil olmak üzere altı köy ve mahalle muhtarlarınca düzenlenen tutanakta işçi ücretleri anlaşmazlığı yüzünden sulamaya geç başlanıldığının belirtildiği, bu durumda, salt su rezervinin düşük olmasının davalı idarenin zamanında sulama suyu vermesine mazeret oluşturmayacağı, dengeli bir münavebe sistemi kurularak daha erken bir tarihte ekili ürünlere su verilmesine imkan olduğu, su rezervi düşüklüğünden ziyade başka nedenlerle (onarım ve ücret anlaşmazlığı), sulamaya geç başlanıldığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığından, gerekli önlemleri almayarak zamanında sulama yapmaması nedeniyle meydana gelen zararın, hizmet kusuru bulunduğu açık olan davalı idarece ödenmesi gerektiği, ancak zirai bilirkişi tarafından maddi zarar hesabı yapılırken esas alınan verilere Mahkemece itibar edilmediği, 14.12.2004 tarihli ara kararına cevaben … Tarım İl Müdürlüğünce gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu belirtilen rakamlar dikkate alınarak zararın hesaplandığı gerekçesiyle maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 1.592,30.-YTL’nin 9.8.2000 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesi, bu miktarı aşan tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin kamu hizmetinin kurulması veya yürütülmesinden doğan zararlardan sorumlu tutulmasını gerektiren ilkelerden biri “hizmet kusuru” ilkesidir. Genel olarak hizmet kusuru bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişindeki aksaklık ve bozukluğu ifade etmektedir.
İdarenin hukuki sorumluluğundan sözedilebilmek için, ortada bir zararın bulunmasının yanında, bunun idareye yüklenebilecek bir işlem veya eylemden doğması, başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulabilmesi gerekir. Zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının bulunmaması, zararın idari faaliyetten doğmadığını gösterir. Meydana gelen zararda üçüncü kişinin kusuru varsa, idarenin tazmin sorumluluğu ya tamamen ortadan kalkar ya da kusur ölçüsünde azalır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 2000 yılında … İlçesi … Mahallesinde bulunan zilyedi olduğu arazilerin üç parselinde yonca, bir parselinde buğday ekimi yaptığı, bir parselinde karışık çayır otları ekili olduğu, davalı idarece daha önceki yıllarda mayıs ayının genellikle ilk yarısında, örneğin, 11.5.1997-18.5.1998-11.5.1999 tarihlerinde arazilere su verilirken, 2000 yılında suyun geç verildiği, davacının istemi üzerine 31.5.2000 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşifte, hasata kısa süre kalmasına karşın halen su verilmediğinin ve bu nedenle ekili ürünlerde büyük zarar meydana geldiğinin mahalli bilirkişilerin beyanıyla tesbit edildiği, arazinin bulunduğu … Mahallesi muhtarı da dahil olmak üzere 6 köy ve mahalle muhtarınca tutulan 19.9.2000 tarihli tutanakta, 2000 yılında suyun 7 Haziranda bırakıldığının belirtildiği, DSİ Genel Müdürlüğü XVIII Bölge Müdürlüğünün 12.4.2000 tarihli yazısında; mevsimin kurak geçmesi nedeniyle yapılan inceleme sonucu yeterli sulama suyunun olmadığının tespit edildiği, bu nedenle 2000 yılı sulama sezonunda ekici çiftçilere yeterli sulama suyu verilmeyeceğinin tahmin edildiği, ancak bu günden sonra yağan yağışların yeterli olup olmayacağı bilinmediğinden, ekici çiftçilerin uyarılmaları ve ekim alanlarının seçiminde bahse konu olan hususların göz önünde bulundurulması hususlarına yer verildiği, bu yazının gereği için …-… Mahalle ve Köy Muhtarlıklarına duyurulmasının istenildiği, anılan yazıyı … İlçesi … Mahallesi muhtarının tebellüğ etmediği, ancak yazının diğer mahalle ve yakın köylere tebliğ edildiği, aynı Bölge Müdürlüğünün 25.7.2001 tarihli yazısında, arazilerin sulama suyunu karşılayan … Barajı Göletinin 2000 yılındaki su rezervinin önceki yıllara göre daha az olduğunun, doluluk miktarının 1935 metrede olması gerekirken 2000 yılında bu miktarın 1926 metreye düştüğünün, ancak 2000 yılı sulama döneminde mevcut olan suyun kısmen de olsa sulayıcıya verildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2000 yılında kuraklık yaşandığı, bu durumun belirtilerek ekici çiftçilerin uyarılması için köy muhtarlıklarına haber gönderildiği, yazının … Mahallesi muhtarınca tebellüğ edilmediği, ancak yakın mahalle ve köylere tebliğ edildiği, böylece bu durumdan davacının da haberdar olma durumunun söz konusu olduğu anlaşıldığından, idarenin üzerine düşen uyarma görevini yapması, böylece ekiciler tarafından önlem alınarak zararın en aza indirilmesinin amaçlanması, kuraklık nedeniyle baraj su rezervinin düşük olduğunda da kuşku bulunmaması karşısında, davalı idarece kuraklık nedeniyle su rezervi azalan baraj göletinden yeterli suyun verilememesi nedeniyle bu durumun hizmet kusuru oluşturmadığı sonucuna varıldığından, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesine uygun bulunan davalı idare temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dava dosyasının yeniden karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine 13.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.