Danıştay Kararı 10. Daire 2005/7545 E. 2007/5333 K. 20.11.2007 T.

10. Daire         2005/7545 E.  ,  2007/5333 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2005/7545
Karar No: 2007/5333

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : Dışişleri Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürelen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar ,söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, çifte vatandaş statüsünde olan davacının, askerliğini erteletmek amacıyla Amerika’dan Türkiye’ye gelmek zorunda bırakılmasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğradığını ileri sürdüğü 5.215,00 YTL maddi, 1.500,00 YTL manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, davacının askerlik ertelemesi amacıyla eksik belge ile yaptığı başvurusunun tamamlanması sürecinde, davalı idareye bağlı … Başkonsolosluğunun bir ihmalinin bulunmadığı, … Askerlik Şubesine gönderilen belgelerin zamanında Başkonsolosluğa iletildiği, ilgili erteleme yazısının davacının eline geç geçmesinin eksik belge ve ulaşımdan kaynaklandığı sonucuna varıldığından, davalı idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı, diğer yandan, davacının ücretsiz izin almak suretiyle işlemini takip etmek için Türkiye’ye gelmesi nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığı ileri sürülmüş ise de, davacının askerlik işlerini bizzat kendisi tarafından yürütmek istemesinin kendi tercihi olup, bu konuda davalı idarenin sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından usul ve hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında bireylerin uğradığı özel ve olağandışı zararların tazmini gerekmekte olup, bu ilke idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu yönündeki Anayasa hükmünde ifadesini bulmaktadır.
İdarenin yürütmekte olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. İdare personelinin kusurunun da idarenin hizmet kusuru kapsamında kaldığı tartışmasızdır.
189 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Yurtdışı Teşkilatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Dış Temsilciliklerin Görevleri” başlıklı 7. maddesinin c fıkrasında, konsoloslukların, bulundukları ülkelerde Türkiye Cumhuriyetinin ve vatandaşlarının hak ve menfaatlerini koruyacakları ve bunlarla ilgili idari, ticari ve hukuki işlemleri yürütecekleri belirtilmiştir.
1901 sayılı 24 Nisan 1963 tarihinde Viyana’da imzalanan Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun uyarınca onaylanan, Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesinin 5. maddesinde konsoloslukların görevleri sayılmış; Devletler hukukunca kabul edilen sınırlar çerçevesinde, gönderen Devlet’in ve bu Devlet’in uyruğu bulunan gerçek ve tüzel kişilerin çıkarlarını kabul eden Devlet’te korumak; gönderen Devlet’in uyruğu bulunan gerçek ve tüzel kişilere yardım etmek, konsolosluğun görevleri arasında sayılmıştır.
Konsolosluklar, yabancı ülkelerde, ülkesinin menfaatlerini koruyan ve diplomatik olmayan çeşitli resmî görevleri yerine getiren kurumlardır. Konsoloslukların, ticari ve sınaî alanda ülkelerinin çıkarlarını gözetmek, vatandaşların haklarını korumak ve noterlik gibi görevleri bulunmaktadır. Dolayısıyla yurtdışında bulunan Türk Vatandaşlarının, nüfus, askerlik, vatandaşlık, noterlik gibi çeşitli işlemlerini yapabilmeleri için bu kurumların kişilere yardımcı olmaları ve işlemlerin kolaylaştırılması için gerekli çalışmaları yapmaları gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Türk ve Amerikan çifte vatandaş statüsüne sahip olan davacı tarafından, askerlik erteleme süresinin 31.10.2003 tarihinde bitecek olması nedeniyle, askerliğinin yeniden ertelenmesi amacıyla 14.10.2003 tarihinde … Başkonsolosluğuna başvurulduğu, eksik olan bazı evrakların tamamlanmasının 23.1.2004 tarihinde gerçekleşmesi üzerine, belgelerin davacının bağlı bulunduğu … Askerlik Şubesine 5.2.2004 tarihinde gönderildiği, pasaport ve nufus cüzdanı örneklerinin sehven onaylanmadan gönderildiğinin anlaşılması üzerine, söz konusu belgelerin başkonsoloslukça onaylanmak suretiyle yeniden askerlik şubesine gönderildiği, … Askerlik Şubesinin 4.3.2004 tarihli yazısı ile askerlik erteleme başvurusunun sonuçlandırıldığı ve davacının askerliğinin 31.10.2005 tarihine kadar ertelendiği, söz konusu askerlik şubesi yazısının 22.6.2004 tarihinde … Başkonsolosluğuna ulaştığı, davacı tarafından 28.4.2004 tarihinde ertelemeyle ilgili bilgi almak amacıyla konsolosluğa yapılan başvuru sonucu, askerlik şubesinden henüz resmi bir cevap alınmadığının bildirildiği, bunun üzerine 1-31.5.2004 tarihleri arasında çalıştığı işyerinden ücretsiz izin alarak askerlik işlemlerini takip etmek amacıyla Türkiyeye geldiği, Türkiyeye gelmek zorunda bırakılması nedeniyle idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi zararlarının tazminen ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilgi ve belge akışının hızlandığı, iletişimin kolaylaştığı günümüzde, uzun zaman alan bazı haberleşmelerin daha kısa sürede çözümlenebilir hale geldiği şüphesizdir. İdareler tarafından, bu kolaylığı hayata taşıyan teknoloji imkânlarından faydalanmak suretiyle, işlemlerin hızlandırılmasını sağlayacak çalışmalar yapılması kaçınılmazdır.
Davalı idarece, gerekli yazışmaların zamanında ve en kısa sürede neticelenecek şekilde yapılmayarak, 8 ay gibi bir süre sonunda davacının isteminin yerine getirilmesinde, görevli personelin ve dolayısıyla da idarenin hizmet kusuru bulunmakta, ancak, davacının, askerlikle ilgili işlemlerini takip etmesinin, maddi yönden zarar doğurmayacak değişik yolları bulunmasına rağmen, işyerinden ücretsiz izin alarak, işlemlerini bizzat takip etmek amacıyla Türkiye’ye gelmesi, kendisinin tercihi olduğundan, oluştuğunu iddia ettiği maddi zarardan davalı idarenin sorumlu tutulması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacının ileri sürdüğü iddialar, anılan kararın maddi tazminatın reddine ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davanın manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmına gelince;
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.
Manevi tazminat, elem ve ızdırap duyulması, haysiyet ve şerefin rencide edilmesi, manevi değerlerin ve yaşama zevklerinin azalması nedeniyle uğranılan manevi zararlarla sınırlı olmayıp, hukuka aykırı herhangi bir olumsuz tavır ve eylem nedeniyle ilgilinin günlük yaşamını etkileyecek ölçüde üzüntü ve sıkıntı duyulması şeklindeki manevi zararların da giderilmesi amacını taşımaktadır.
Olayda, askerlik erteleme işlemlerinin gecikmesi nedeniyle, davacının günlük yaşamını etkileyecek ölçüde üzüntü ve sıkıntı duymasına sebebiyet veren idarenin, hizmet kusuru nedeniyle uğranılan manevi zararı tazmini gerekmekte olup; manevi tazminat isteminin reddine ilişkin mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca, davacı temyiz isteminin kısmen kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih E:… , K:… sayılı kararının manevi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA, davacının temyiz isteminin kısmen reddiyle, anılan kararın maddi tazminata ilişkin kısmının ise, olayda idarenin hizmet kusuru olmakla birlikte uğranıldığı öne sürülen maddi zararın davacının kendi tercihi nedeniyle ortaya çıktığı, idarenin anılan maddi zararı tazmin sorumluluğu olmadığı gerekçesiyle ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemeye gönderilmesine, 20.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.