Danıştay Kararı 10. Daire 2005/1010 E. 2008/1055 K. 04.03.2008 T.

10. Daire         2005/1010 E.  ,  2008/1055 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2005/1010
Karar No: 2008/1055

Davacılar : 1- …
Vekili : …
2- …
Vekili : …
3 -…
Vekilleri : …
Davalı : İçişleri Bakanlığı ANKARA
Davanın Özeti : 19.9.2004 tarih ve 25585 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cemaat Vakıfları Yönetim Kurulu Seçimlerinin Seçim Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmelik’in 4. maddesinin, 5. maddesinin (a) bendinin, 8. madddesinin (a), (h) ,(i) ,(k) ve (l) bendleri ile 10. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Savunmanın Özeti : Usul ve hukuka uygun bulunanan yönetmeliğin iptali istemiyle açılan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2762 sayılı Vakıflar Kanunun 1. maddesinin 4. fıkrasında, cemaatlere ve esnafa mahsus vakıflar, bunlar tarafından seçilen kişi veya kurullarca yönetileceği, ilgili makamlarla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından teftiş edileceği ve denetleneceği, teftiş ve denetlemenin usulleri ile nasıl yapılacağının çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği; 8. fıkrasında da, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda aktarılan Kanun hükmünden; cemaatlere mahsus vakıfların, cemaat mensupları tarafından seçilen kişi ve kurullarca yönetileceği, seçimin nasıl ve ne şekilde yapılacağının yönetmelikle düzenleneceği, cemaat vakıflarının İçişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere ilgili makamlarca teftiş edileceği ve denetleneceği, teftiş ve denetim yetkisinin, teftiş ve denetime konu hususlarla sınırlı olmak şartıyla düzenleme yapabilme yetkisini de içermesi, bir başka ifadeyle denetim yetkisinin, düzenleme yetkisini de içerdiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, dava konusu yönetmeliğin yetki unsuru yönünden sakat olduğu yönündeki davacılar iddiası yerinde görülmemiştir.
Cemaat vakıflarının yönetim kurulu seçimlerinin usulüne uygun yapılması ve seçimin usulüne uygun olmadığının tespit edilmesi halinde iptal edilebileceği hususunda davalı bakanlığın ve ilgili valiliği yetkili olduğu hususunda bir çok Danıştay kararı da bulunmaktadır.
Öte yandan, cemaat vakıflarının yöneticilerinin seçimlerinin nasıl ve ne şekilde yapılacağını gösteren, aynı veya farklı cemaatlare ait vakıfların yöneticilerinin farklı usullerle seçilmesini, dolayısıyla yönetici seçiminde farklı uygulamaları önlemek amacıyla çıkarılan dava konusu yönetmeliğin hukuki güvenlik ilkesine, kamu yararına ve hizmetin gereklerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, 16.9.2004 tarih ve 25585 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, davalı İçişleri Bakanlığı tarafından yürürlüğe konulan “Cemaat Vakıflarının Yönetim Kurulu Seçimlerinin Seçim Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmelik”in 4. maddesinin, 5. maddesi (a) bendinin, 8. maddesinin (a), (h) ,(i) ,(k) ve (l) bendleri ile 10. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, 27.2.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 80. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de aynı Yasanın Geçici 2. maddesinde, bu Kanunun ilgili maddelerinde düzenlenmesi öngörülen yönetmeliklerin en geç altı ay içinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulacağının, bu Yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağının belirtilmesi nedeniyle, dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe konulduğu 16.9.2004 tarihi itibarıyla, dayanağı 2762 sayılı Yasa ve diğer ilgili mevzuat hükümleri yönünden, hukuka uygun olup olmadığının incelenmesi gerekir.
İdare hukukunda yetki kuralının, daima yasal bir dayanağa, önceden belirlenmiş bir hukuk kuralına gerek göstermesi nedeniyle, kamu düzeniyle ilgili kabul edilmiştir. Dolayısıyla yetki ile ilgili kuralların genişletici bir biçimde yorumlanıp uygulanmaması gerekir. Bir idari kuruluşun bilerek veya dikkatsizlikle yada Yasaları yanlış yorumlayarak başka bir idari kuruluşun görevine giren bir konuda karar alması ya da idari işlem tesis etmesi halinde, bu idare yönünden olumlu bir yetki aşımından söz edilebilir ve bu durumda tesis edilen işlem yetki yönünden sakat olur.
Uyuşmazlıkta, dava konusu yapılan “Cemaat Vakıflarının Yönetim Kurulu Seçimlerinin Seçim Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmelik” 2762 sayılı Vakıflar Kanunun 1 inci maddesi ile Vakıflar Nizamnamesinin ilgili hükümlerine dayanılarak hazırlanmış ve davalı İçişleri Bakanlığı tarafından 16.9.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Anayasanın 6. maddesinde, hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisini kullanamayacağı hükme bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı 5737 sayılı Yasa ile mülga, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1. maddesi, dördüncü fıkrasında, cemaatlere ve esnafa mahsus vakıfların, bunlar tarafından seçilen kişi veya kurullarca yönetileceği hükmüne yer verilmiş ve aynı maddenin son fıkrasında ise, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlıkça çıkarılacak Yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş, diğer yandan, Yönetmeliğin çıkarıldığı tarihte yürürlükte olan 227 sayılı Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesine göre Başbakanlığa bağlı, tüzel kişiliğe sahip Vakıflar Genel Müdürlüğü Kurulmuş, bu KHK ile Genel Müdürlüğün teşkilat ve görevleri düzenlenmiş, anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesi uyarınca, vakıfların en üst seviyede danışma ve karar organı olarak kabul edilen Vakıflar Meclisinin, Vakıflarla ilgili kanun, tüzük ve yönetmelik taslaklarını hazırlamak veya hazırlatmak ve karara bağlamakla görevli olduğu aynı KHK’nin 5.maddesinin(f) bendinde belirlenmiştir.
Görüldüğü üzere, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan mülga 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1. maddesi son fıkrasında, bu maddenin uygulanmasıyla ilgili Yönetmeliğin Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlıkça çıkarılacağının belirtilmesi ve 227 sayılı KHK’ uyarınca bu konudaki hizmetlerin yürütülmesi için Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulması ve vakıflarla ilgili yönetmelik taslaklarını hazırlamak ve karara bağlama konusunda Vakıflar Meclisinin görevli kılınması karşısında, davalı İçişleri Bakanlığının, vakıflarla ilgili olarak, bu konuda, Yönetmelik çıkarma yetkisinden söz edilemez.
Kaldı ki gerek 3152 sayılı İçişleri Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, gerek yeni yürürlüğe konulan 5737 sayılı Vakıflar Kanunu incelendiğinde, bu konuda Yönetmelik çıkarılması ile ilgili olarak İçişleri Bakanlığına yetki veren herhangi bir kural da bulunmamaktadır.
Her nekadar davalı idare savunmasında, azınlıklara ait iş ve işlemlerin, Valilik ve Kaymakamlık Büroları Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde yapılan değişikliklerle, Emniyet Genel Müdürlüğünden alınarak İller İdaresi Genel Müdürlüğüne verildiği öne sürülmekte ve bu doğrultuda, Valilik ve Kaymakamlık Büroları Kuruluş Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde, 2005 yılında yapılan değişiklikle, Lozan Antlaşması hükümleri çerçevesinde, azınlığa ait dini, hayri, sıhhi, sosyal ve kültürel müesseseler ile bunların kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgili iş ve işlemlerini yürütmek Valilik ve Kaymakamlıklara görev olarak verilmişse de; Anayasanın 124. maddesindeki, Kanunların uygulanmasını sağlamak üzere Yönetmelik çıkarılabileceği hükmü nedeniyle Yönetmelikle, yönetmelik çıkarma yetkisinden söz edilemeyeceğinden, davalı idarenin bu konudaki iddialarına hukuken itibar etme olanağı bulunmamaktadır.
Bu durumda, davalı İçişleri Bakanlığının, Cemaat Vakıfları yönetim kurulu seçimleri ile ilgili olarak herhangi bir düzenleme yapma yetkisi bulunmamasına ve bu konuda düzenleme yapabilecek olan kamu kuruluşları aktarılan mevzuatta belirlenmesine karşın, dava konusu, “Cemaat Vakıfları Yönetim Kurulu Seçimlerinin Seçim Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmeliğin” İçişleri Bakanlığınca hazırlanıp yayımlanmak suretiyle yürürlüğe konulmasında, yetki yönünden hukuka uyarlık görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin dava konusu maddelerinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, duruşma için önceden taraflara bildirilen 4.3.2008 tarihinde …’ın vekilinin gelmediği, diğer davacılar vekili Av. … ile Av. …’in ve davalı İçişleri Bakanlığını temsilen Hukuk Müşaviri …’ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülerek açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilip dinlenildikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan, Taraflara son kez söz verildikten sonra duruşmaya son verildi, dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, 19.9.2004 tarih ve 25585 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Cemaat Vakıfları Yönetim Kurulu Seçimlerinin Seçim Esas ve Usullerine İlişkin Yönetmelik’in 4. maddesinin, 5. maddesinin (a) bendinin, 8. madddesinin (a), (h) ,(i) ,(k) ve (l) bendleri ile 10. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır
Yönetmeliğin ”Seçim Çevresi” başlıklı dava konusu 4. maddesinde, ”Cemaat vakfı hayratının bulunduğu ilçe, o vakfın seçim çevresidir. Ancak, vakfın müracaatı üzerine valilikçe yapılan araştırma sonucuna göre; cemaat vakfının bulunduğu ilçede yeterli cemaatının bulunmaması veya aynı cemaata ait başka bir vakfın bulunmaması hallerinde, vakfın bulunduğu il sınırı, vakfın bulunduğu il sınırları dahilinde yeterli cemaatin bulunmaması durumunda, cemaati en fazla olan çevre il İçişleri Bakanlığı’nca seçim çevresi olarak ilan edilebilir.” kuralına; 5/a fıkrasında, ”Vakfın yönetim kurulu seçimine, vakıf veya hayratından yararlanan ve vakfın seçim çevresinde ikamet eden cemaat mensupları katılır.” kuralına; h fıkrasında, ”Cemaat vakfı seçimleri noter huzurunda gizli oy ve açık tasnif usulü ile yapılır. Adaylar aldıkları oy sayısına göre sıralanarak, noterce düzenlenen seçim tutanağına göre en fazla oy alanlar asil üye ve yedek üye olarak vakıf yönetim kuruluna seçilmiş sayılır.” kuralına; (i) fıkrasında, ”Seçim işlemleri tamamlandıktan sonra on gün içerisinde, vakıf yönetim kuruluna seçilenlerin isim listesi, nüfus cüzdanı suretleri, ikamet belgeleri ve seçim tutanağının bir suretinin ilgili valilik ya da kaymakamlığa verilmesi ile seçim tertip heyetinin görevi sona erer.” kuralına; (k) fıkrasında, ”Vakıf yönetim kurulu seçim sonuçlarının, seçilen kişilerin ve seçim işlemlerinin bu Yönetmeliğin 6 ncı ve 7 nci maddelerine uygun olup olmadıkları hususunda ilgili valilik ya da kaymakamlıkça gerekli araştırma yapıldıktan sonra, yeni seçilen vakıf yönetim kurulu üyelerine yetki belgesi verilir.” kuralına; (l) fıkrasında, ”Seçim sonuçları ve yönetim kurulu, İçişleri Bakanlığı’nca, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bildirilir.” kuralına, 10. maddesinde ise, ”Bu Yönetmelik hükümlerini İçişleri Bakanı yürütür.” kuralına yer verilmiştir.
Dava konusu yönetmelik, Türkiye’deki gayrimüslim cemaatlere ait vakıfların yönetim kurulu seçimlerinin esas ve usullerini belirlemek amacıyla 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1 inci maddesi ile Vakıflar Nizamnamesinin ilgili hükümlerine dayanılarak çıkarılmıştır.
Yönetmeliğin dayanağı olan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu, 27.2.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 5737 sayılı Vakıflar Kanununun 80. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de aynı Yasanın Geçici 2. maddesinde, bu Kanunun ilgili maddelerinde düzenlenmesi öngörülen yönetmeliklerin en geç altı ay içinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulacağının, bu Yönetmelikler çıkarılıncaya kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağının belirtilmesi nedeniyle, dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe konulduğu 16.9.2004 tarihi itibarıyle, dayanağı 2762 sayılı Yasa ve diğer ilgili mevzuat hükümleri yönünden, hukuka uygun olup olmadığının incelenmesi gerekir.
2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1. maddesinin 4. fıkrasında, cemaatlere ve esnafa mahsus vakıfların, bunlar tarafından seçilen kişi veya kurullarca yönetileceği, ilgili makamlarla Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından teftiş edileceği ve denetleneceği, teftiş ve denetlemenin usulleri ile nasıl yapılacağının çıkarılacak yönetmelikle belirleneceği; 8. fıkrasında da, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda aktarılan Kanun hükmünden; cemaatlere mahsus vakıfların, cemaat mensupları tarafından seçilen kişi ve kurullarca yönetileceği, seçimin nasıl ve ne şekilde yapılacağının yönetmelikle düzenleneceği, cemaat vakıflarının İçişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere ilgili makamlarca teftiş edileceği ve denetleneceği, teftiş ve denetim yetkisinin, teftiş ve denetime konu hususlarla sınırlı olmak şartıyla cemaatlere mahsus vakıfların yönetim kurulu seçimlerinin seçim esas ve usulleri ile ilgili olarak düzenleme yapabilme yetkisini de içermesi, bir başka ifadeyle denetim yetkisinin, düzenleme yetkisini de içerdiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, dava konusu yönetmeliğin yetki unsuru yönünden sakat olduğu yönündeki davacılar iddiası yerinde görülmemiştir.
Cemaat vakıflarının yönetim kurulu seçimlerinin usulüne uygun yapılmaması ve seçimin usulüne uygun olmadığının tespit edilmesi halinde iptal edilebileceği hususunda davalı bakanlığın ve ilgili valiliğin yetkili olduğunu belirleyen bir çok Danıştay kararı da bulunmaktadır.
Bu durumda, cemaat vakıflarının yöneticilerinin seçimlerinin nasıl ve ne şekilde yapılacağını gösteren, aynı veya farklı cemaatlare ait vakıfların yöneticilerinin farklı usullerle seçilmesini, dolayısıyla yönetici seçiminde farklı uygulamaları önlemek amacıyla çıkarılan dava konusu yönetmeliğin hukuki güvenlik ilkesine, kamu yararına ve hizmetin gereklerine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Davacılar tarafından ileri sürülen diğer iddiaların, hukuka ve mevzuata uygun bulunan yönetmeliğin dava konusu maddelerinin iptalini gerektirecek nitelikte değildir.
Açıklanan nedenlerle, DAVANIN REDDİNE, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4.3.2008 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.