Danıştay Kararı 10. Daire 2004/8166 E. 2007/1387 K. 19.03.2007 T.

10. Daire         2004/8166 E.  ,  2007/1387 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2004/8166
Karar No: 2007/1387

Temyiz Eden(Davalı) : İçişleri Bakanlığı- ANKARA
Karşı Taraf (Davacılar) : …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … hanede kayıtlı … ve eşi …’ın nüfus kaydının silinmesine ilişkin 5.9.1997 tarih ve … sayılı işlemin iptali istemiyle bu dava açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; Hatay’ın anavatana katılması ile birlikte imzalanan Hatay Anlaşması’nın 2. maddesinde, Anlaşmanın kapsadığı sınırlar içinde oturan Hatay vatandaşlarının, Türkiye Vatandaşlığını bihakkın kazanacakları hükmüne yer verildiği, anılan Anlaşmanın 3. maddesinde de, ikinci madde uyarınca Türk Vatandaşlığını kazanan kimselerin bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı aylık süre içinde Suriye veya Lübnan tabiiyetini seçmek hakkına sahip olduklarının belirtildiği; 2.9.1938 tarihinde Hatay Devletinin kurulmasında sonra Hatay Vatandaşı olan ve anılan Anlaşmadaki altı aylık süre içinde Suriye veya Lübnan tabiiyetini seçmeyen … ve eşi …’ın, Hatay Anlaşması hükümlerine dayalı olarak 24.10.1939 tarihinde … İli, … İlçesi nüfusuna kaydedildiği, Türk Medeni Kanunu’nun 39. ve 1587 sayılı Nüfus Kanunu’nun 11. maddesi hükümlerinde nüfus kayıtlarının kesinleşmiş mahkeme hükmü bulunmadıkça düzeltilemeyeceği ve değiştirilemeyeceğinin belirtilmiş olmasına karşın, haklarında kesinleşmiş bir yargı kararı olmaksızın adı geçenlere ait nüfus kaydının silinmesi yönünde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı; diğer taraftan, … ve eşi …’ın, Hatay’ın anavatana katılması ile birlikte 1939 yılından itibaren Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak yaşayıp öldüğü ve bu süre içinde Türk Vatandaşlığına bağlı olarak taşıdıkları hak ve yükümlülüklerin hukuki sonuçlar da doğurduğu dikkate alındığında, 1939 yılında yapılan nüfus kaydının, aradan uzun yıllar geçtikten sonra silinmesinin, hukuka güven ve idari istikrar ilkelerini de zedeleyeceği; kaldı ki, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 24. maddesinde, ilgilinin yalan beyanı veya önemli hususları gizlemesi sonucu vatandaşlığa alınma gerçekleşmiş ise, vatandaşlığa alınma kararının Bakanlar Kurulunca iptal edileceği, ilgilinin Türk Vatandaşlığı’na alınmasından itibaren beş yıl geçtikten sonra iptal kararı verilemeyeceğinin hükme bağlandığı, 1939 yılından itibaren … ve eşi …’ın Türk Vatandaşlığı’nın iptali yönünde Bakanlar Kurulunca alınmış bir kararın da bulunmadığı, dava konusu işlemin bu yönüyle de hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare, usul ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürdüğü anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA 19.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.