Danıştay Kararı 10. Daire 2004/2015 E. 2006/7347 K. 22.12.2006 T.

10. Daire         2004/2015 E.  ,  2006/7347 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2004/2015
Karar No: 2006/7347

Temyiz Eden (Davacı ) : …
Vekili : …
Karşı Taraf ( Davalı ) : …
İstemin Özeti : Davacının, 6.6.2000-17.6.2000 tarihleri arasında … Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan sorgusu sırasında işkenceye maruz kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü 20.000 YTL maddi ve 80.000 YTL manevi zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı dava sonucunda; … İdare Mahkemesince, davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, davacının, 6.6.2000-17.6.2000 tarihleri arasında … Emniyet Müdürlüğü’nde yapılan sorgusu sırasında işkenceye maruz kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü 20.000 YTL maddi ve 80.000 YTL manevi zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; … Üniversitesi Tıp Fakültesi ilgili branş Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen raporlar ile bu raporlara dayanılarak Adli Tıp Kurumu … Şube Müdürlüğü (Adli Tabibliği) tarafından düzenlenen adli rapora göre davacıda kesin olarak işkence ve kötü muameleye ait bulguların tespit edilmemesi karşısında davacının gözaltına alındığı sırada işkenceye maruz kaldığı sonucuna ulaşmaya hukuken olanak bulunmadığı, bu nedenle hizmet kusuru ilkesi uyarınca idarenin tazminat ödemekle sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
İdarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu Anayasanın 125. maddesinde kurala bağlanmıştır.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk ile ilgili personeli üzerindeki gözetim ve denetim görevini gereği gibi yerine getirmemesi şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükünün doğmasına yol açmaktadır.
Öte yandan, 2569 sayılı Adli Tıp Kurumu Yasası’nın 1. maddesiyle Adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak üzere Adalet Bakanlığı’na bağlı Adli Tıp Kurumu kurularak 2. maddesinde, Kurumun, mahkemeler ile hakimlikler ve Savcılıklar tarafından gönderilen Adli Tıp ile ilgili konularda bilimsel ve teknik görüşlerini bildirmekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 2.6.2000 tarihinde yapılan korsan gösteriye katıldığından bahisle, 6.6.2000 tarihinde göz altına alındığı, göz altında kaldığı 6.6.2000-17.6.2000 tarihleri arasında ağır işkenceye maruz kaldığı ve işkence nedeniyle kendisinde işitme kaybı, erkekliğini yitirme ve psikolojik rahatsızlıklar meydana geldiğini iddia ettiği, davacının … Üniversitesi Tıp Fakültesi K.B.B Ana Bilim Dalı, Üroloji Ana Bilim Dalı ve Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanlıklarında kontrol ve muayenesinin yapıldığı, bu kontrol ve muayene sonucunda düzenlenen raporların sonuçlarının Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … Şube Müdürlüğü (Adli Tabibliği) tarafından değerlendirilmesi sonucunda, davacıda kesin olarak işkence ve kötü muameleye ait bulguların tespit edilmediğinin bir raporla bildirildiği, Mahkemece, söz konusu … Adli Tabibliğinin raporu esas alınarak, davacının gözaltına alındığı sırada işkenceye maruz kalmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının muayenesi sonrası, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 23.2.2001 tarihli raporda; hastada yoğun anksiyete, irritablite, gerginlik, her an tetikte olma hali, şüphe ve kuşkulu hal, çabuk öfkelenme, duygusal çökkünlük, yaşamdan zevk almama, yorgunluk, zaman zaman tüm vücutta ve ellerde titreme, mesleki uğraşlarda beceri azalması, dikkat dağınıklığı, uyku bozukluğu, uykuda sıçrama ve travmatik olayları tekrar tekrar yaşama gibi belirti ve bulguların saptandığı, hastanın yakınmalarının yaklaşık 7-8 aydır devam ettiği, gözaltı öncesinde belirgin bir hastalık bulgusu nun olmadığı şeklinde kanaat bildirildiği, 26.2.2001 tarihli Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı raporunda; hastanın fizik incelemesinde, extragenital organların doğal olarak tespit edildiği, yapılan doppler USG incelemesinde arterivel (sağ-sol) diskordans görülmesine rağmen vasküler patolojinini düşünülmediği, intrakavernazal enjekte edilen 75 mg. papaverin sonrasında rijit ereksiyon olmasına rağmen 30 derecelik bir penil diversiyonu gözlendiğinin belirtildiği, yine 1.6.20001 tarihli Adli Raporda da, hastada işitme kaybının mevcut olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, davacının gözaltından çıktığı gün düzenlenen 16.6.2000 tarihli raporda imzası bulunan doktorun … Ağır Ceza Mahkemesine verdiği ifadesinde işkence belirtilerinin olduğundan bahsettiği temyiz dilekçesinde ifade edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve raporlarda yer alan belirlemelerden, … Adli Tabibiliğince düzenlenen ve Mahkemece hükme esas alınan 26.7.2001 tarihli raporun, davacıya işkence yapılıp yapılmadığının açıkca ve hiç bir tereddüte yer vermeyecek şekilde kanıtlayabilecek nitelikte olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, gerçek durumun açıkca ortaya konulabilmesi için gerek dosya içinde yer alan bilgi ve belgeler ile temyiz dilekçesinde belirtilen ve dosya içeriğinde yer almayan bilgi ve belgelerin getirtilmesi ve gerekse davacının bizzat gönderilerek muayene ettirilmesi suretiyle Adli Tıp Kurumu İhtisas dairesinde alınacak rapor doğrultusunda uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararda hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kabulüne … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan idare mahkemesine gönderilmesine 22.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.