Danıştay Kararı 10. Daire 2004/1690 E. 2006/7348 K. – T.

10. Daire         2004/1690 E.  ,  2006/7348 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2004/1690
Karar No: 2006/7348

Temyiz Eden (Davacı ) : …
Vekilleri : …
Karşı Taraf ( Davalı ) : …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : Davacının, kalmakta olduğu davalı idareye bağlı … Yurdunda, 5.1.2002 tarihinde, danışma binasının çatısından düşmesi sonucu sakat kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü 300.000 YTL maddi, 100.000 YTL manevi zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı dava sonucunda; Zonguldak İdare Mahkemesince, davanın reddi yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince davacının duruşma istemi 2577 sayılı Yasanın 17/2 maddesi uyarınca yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının kalmakta olduğu davalı idareye bağlı … Yurdunda, 5.1.2002 tarihinde, danışma binasının çatısından düşmesi sonucu sakat kaldığından bahisle uğradığını ileri sürdüğü 300.000 YTL maddi, 100.000 YTL manevi zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; kamu hizmetlerinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları zararların, zarar ile eylem arasında nedensellik bağının bulunması halinde idarece tazmin edilmesi gerektiği, olayda, zararın davacının kendi kusurlu hareketi sonucu meydana geldiği sonuç ve kanaatine varıldığı, meydana gelen zararla idare arasında illiyet bağının kurulamadığı, dolayısıyla idarenin tazminle yükümlü tutulmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan Mahkeme kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şekilnde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükünün doğmasına yol açmaktadır.
Ayrıca, kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlenilen ödevin ve yürütülen hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendilerine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak yine de resmi yetki, görev ve olanaklarından yararlanarak, yaptıkları eylem ve işledikleri kusurları, idareden ayrılamamaları nedeniyle görevle ilgili olarak işlenen “görev kusuru” niteliğinde hizmet kusurunu oluşturmaktadır.
Böyle bir durumda, zarar gören kişiler, idarenin personeline karşı değil, onları çalıştıran idareye karşı dava açmaları gerekmektedir. Çünkü, Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kuralına yer verildikten sonra, 129. maddesinin 5. fıkrasında da; memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabileceği hükme bağlanmıştır.
Temyizen incelenen kararda da ifade edildiği gibi çatıdan düşerek yaralanması olayında üniversite öğrencisi olan davacının kusurlu bulunduğu açıktır. Ancak, yaralanma olayının oluşunda, davacının kusuru yanında, öğrenci yurdunda kurallara dayalı yeterli bir düzen kurulamayışının, olayın olduğu gece saat 23.30-24.00 sıralarında yurtta görev yapan görevlilerin ihmal ve kayıtsızlıklarının da etkili olduğu davalı idare savunması ve dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Nitekim, davalı idare savunmasında, olayın oluşunu “davacı, müvekkil Kurum Ankara Bölge Müdürlüğüne bağlı … Yurdunda barınmakta iken; 5.1.2001 tarihinde saat 23.30-24.00 sıralarında, o saatte görevli olmayan yurdun misafirhanesinde kalan yurt yönetim memuru … nöbet odasındaki televizyonun antenini düzeltmek için çatıya çıkmış, antenin karını temizledikten sonra oradan geçmekte olan davacıya bekçinin su getirmesini söylemiş, ancak davacı suyu kendisi getirerek çatıya çıkmış, çatıdan, önce … inerken davacı şaka amacıyla ayaklarıyla kar atmış ve bu sırada çatıdan düşmüştür.” şeklinde açıklanmıştır.
Bu durumda, gece saat 23.30 sıralarında çatıya çıkan yurt görevlisinin davacıdan su istemesi, yurtta o saatte görevli olan personelin de davacının çatıya çıkmasına engel olmaması karşısında, olayın oluşumunda müterafik kusur bulunduğunun, davacının kusuru yanında, yurtta gerekli düzenin kurulamaması, görevlilerin ihmal ve kayıtsızlıkları nedeniyle idarenin de hizmet kusuru olduğunun kabulü gerekmektedir.
Sonuç olarak, davacı ile davalı idarenin kusur oranları belirlenip, belirlenecek oran dahilinde olayda hizmet kusuru olan davalı idarenin hukuken sorumlu sayılması gerekirken olayın bütünüyle davacının kusurundan kaynaklandığı kabul edilerek davanın reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır..
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kabulüne … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan idare mahkemesine gönderilmesine, 22.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.