Danıştay Kararı 10. Daire 2003/630 E. 2006/1981 K. 20.03.2006 T.

10. Daire         2003/630 E.  ,  2006/1981 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2003/630
Karar No : 2006/1981

Temyiz Eden (Davalı) :İçişleri Bakanlığı- ANKARA
Temyiz Eden (Davacı) :…
Vekili : …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesince Dairemiz bozma kararına uyularak verilen … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararın taraflarca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti:Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davacının Savunmasının Özeti:Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi :…
Düşüncesi :Dava; davacının, nüfus kayıtlarına göre evli görünmeyen …ile evlenmesinden sonra, bu şahsın … ile evli olduğu ve bu kişinin halen yaşadığının saptanması üzerine, evliliğinin yargı kararı ile iptal edildiğinden bahisle yasal faiziyle 5.000.000.000TL.manevi tazminat verilmesi istemiyle açılan dava sonucu verilen kararın, tazminat isteminin kabulü ile manevi tazminata faiz yürütülmemesine ilişkin kısmının onanması, İdarenin kusuru, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığından bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Tarafların karşılıklı temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle tarafların karşılıklı temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; davacının, nüfus kayıtlarına göre evli görünmeyen …ile evlenmesinden sonra, bu şahsın halen yaşayan … ile evli olduğunun saptanması üzerine, evliliğinin yargı kararı ile iptal edildiğinden bahisle 5.000.000.000.TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; dava dosyasında bulunan belgelerden, …eşi …’in nüfus kaydında 05.01.1992 tarihi itibarıyla ölü olarak göründüğü, bu bilgiler esas alınarak Fransız uyruklu davacı ile …’in 27.6.1995 tarihinde evlendiği, ancak davacının yaptığı araştırmalar sonucu …’in sağ olduğunun tespit edildiği ve evliliğin butlanı için açılan davada … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … tarih, E:…, K:… sayılı kararıyla; …’in yaşadığının ve nüfus kaydına ölü olarak geçirildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle evliliğin butlanına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeyerek 27.10.2000 tarihinde kesinleştiğinin anlaşıldığı, …ile …’ hakkındaki nüfus kayıtlarının gerçeğe aykırı bir şekilde düzenlendiği açık olmakla; davalı idarenin verdiği bu hizmetin kötü bir şekilde yerine getirilerek hizmet kusuru işlendiğinin kabulü ile bu hizmet kusuru nedeniyle davacının uğradığı elem ve ızdırabın kısmen de olsa parasal olarak giderilmesinin Anayasanın 125’inci maddesi gereği olduğu, bu durumda; olayların gelişimi ve sonucu dikkate alınarak 2.500.000.000.- TL. manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı, manevi tazminatın gerçekte bir tazmin aracı değil, doyum aracı olması nedeniyle hükmedilen miktar üzerinden faiz ödenmesinin, manevi tazminatın amacına uygun düşmediği belirlenerek tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.500.000.000.- TL. manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine; istemin fazlaya ilişkin kısmı ile hükmedilen manevi tazminata faiz işletilmesi isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı, manevi tazminatın kısmen reddi ile kabul edilen manevi tazminata faiz yürütülmemesine ilişkin kısmı, davalı idare ise kabule ilişkin kısmı yönünden anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Davalı idarece ileri sürülen iddialar, anılan kararın kabule ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davacının temyiz istemine gelince;
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak bir oranda olması gerekmektedir.
İdarenin kusuru, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderecek, idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz bulunduğundan, manevi tazminatın amaç ve niteliği dikkate alınarak yukarıda belirtilen ölçütlere göre manevi tazminatın mahkemece yeniden belirlenmesi, ayrıca manevi zararın telafisi için hükmedilecek tazminata idareye başvuru olmadığından, davanın açıldığı 5.5.2000 tarihinden itibaren yasal faiz ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, idare mahkemesi kararının, hükmedilen manevi tazminatın miktarı ve manevi tazminata faiz yürütülmemesine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin reddiyle, temyizen incelenen … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının … TL manevi tazminat ödenmesine ilişkin kısmının ONANMASINA, davacının temyiz isteminin ise kabulüyle,anılan kararın …- TL’den fazlasına ilişkin manevi tazminat isteminin reddi ve manevi tazminata faiz yürütülmemesine ilişkin kısmı yönünden BOZULMASINA, dosyanın bozulan kısmı için yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 20.3.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.