Danıştay Kararı 10. Daire 2002/7659 E. 2003/5195 K. 16.12.2003 T.

10. Daire         2002/7659 E.  ,  2003/5195 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2002/7659
Karar No : 2003/5195

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1- Maliye Bakanlığı -ANKARA
2- Arsa Ofisi Genel Müdürlüğü
Vekilleri : …
İstemin Özeti : Davacı kooperatif tarafından, mülkiyeti Hazineye ait olup ihalesi Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 27.11.1995 tarihinde yapılan … İli, … İlçesi, … Köyü … ve … parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak verilen kesinleşmiş yargı kararının uygulanmayarak kooperatif adına devrinin yapılmaması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 2.000.000.000.000.- TL. maddi zararın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, davanın süre yönünden reddine karar veren … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Davalı idarelerce, yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Yargı kararının uygulanması için 10 yıllık genel zamanaşımı süresi içinde idareye yapılan başvuru üzerine kararın uygulanmaması nedeniyle 2577 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca belirlenen süreler içinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten sonra açılan dava süresi içinde açılmadığından davanın süre yönünden reddine karar veren İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava, davacı kooperatif tarafından, mülkiyeti Hazineye ait olup ihalesi Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünce 27.11.1995 tarihinde yapılan … İli, … İlçesi, … Köyü … ve … parsel sayılı taşınmazlarla ilgili olarak verilen kesinleşmiş yargı kararının uygulanmayarak kooperatif adına devrinin yapılmaması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 2.000.000.000.000.- TL. maddi zararın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; açılan tazminat davasının 2577 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca idare mahkemesi kararı gereğinin 30 gün içinde yerine getirilmemesi nedeniyle açılan bir dava olduğu, uyuşmazlığa konu taşınmazlarla ilgili olarak idare mahkemesinin Danıştay bozma kararına uyarak en son 9.12.1998 tarihinde iptal kararı verdiği, temyiz edilmeyerek kesinleşen bu karar doğrultusunda davacı kooperatifin, taşınmazların kooperatif adına devri için bir çok kez idareye başvurduğu ve en son yaptığı 10.12.1999 tarihli başvurunun sonuçsuz kalması üzerine 27.12.2001 tarihinde bu tazminat davasının açıldığı, buna göre davanın, 2577 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca idarece karar gereğinin yerine getirilme süresi olan 30 (otuz) günlük uygulama süresinden sonra 60 gün içinde açılması gerekirken, bu süre geçirildikten sonra 27.12.2001 tarihinde açılan davanın süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, dava süresinin genel hükümlere göre değerlendirilmesi gerektiği iddiasıyla idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden itibaren başlayarak otuz günü geçemeyeceği hükme bağlanmış olup, aynı maddenin 3. fıkrasında, Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açabileceği hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen hükümlerinde, bu maddeye göre açılacak davaların tabi olacağı süre gösterilmediği gibi, mahkeme kararının uygulanmasını sağlamak için ilgililerin idareye başvurmalarına gerek olup olmadığı, gerek varsa bunun ne kadar süre içinde yapılabileceği hususu da madde hükmünde belirtilmemiştir. Her ne kadar maddenin birinci fıkrasında otuz günlük bir yerine getirme süresi öngörülmekte ise de, bu sürenin doğrudan kararı uygulamakla görevli olan idareye yönelik olduğu kuşkusuzdur.

Hukuka bağlı bir idarenin, ilgililerin başvurusuna gerek kalmadan karar gereğini yerine getirmesi bir görev ve zorunluluktur. 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde öngörülen 30 günlük sürenin sona ermesinden sonra da, ilgililerin karar gereğinin yerine getirilmesi için idareye yaptığı başvuru üzerine, kanunda öngörülen uygulama süresinin geçtiğinden bahisle kararın infaz zorunluluğunun ortadan kalkacağını söylemek olanağı bulunmamaktadır. Ancak kararın yerine getirilmemesi nedeniyle açılacak davalarda idari yargılama usulü kanununda özel bir süre hükmü bulunmamakla beraber; 10 yıllık zamanaşımı süresinin, burada da uygulanması gerekmektedir.
Dolayısıyla ilgililerin, idari yargı yerince verilen bir kararın uygulanması istemiyle on yıllık zamanaşımı süresi içinde idareye başvurarak bu kararın uygulanmasını istemeleri, bu isteklerinin reddi üzerine 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinde belirtilen süre içinde dava açmaları olanaklıdır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davacı kooperatif adına yapılan 27.11.1995 tarihli taşınmaz satış ihalesinin ita amirince onaylanmayarak iptaline ilişkin işlemin kanun yollarından geçerek … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edildiği ve bu kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, anılan yargı kararının uygulanarak dava konusu taşınmazların kooperatif adına devredilmesi istemiyle en son 10.12.1999 tarihinde davalı idarelere yapılan başvuruya 29.12.1999 tarihinde cevap verilmesine karşın dava 27.12.2001 tarihinde açılmıştır.
Bu durumda 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde en son 10.12.1999 tarihinde yapılan başvuruya idarece verilen 29.12.1999 tarihli cevaba rağmen 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinde öngörülen bekleme ve dava süreleri geçirildikten sonra 27.12.2001 tarihinde açılan dava, süresi içinde açılmamıştır.
İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken 2577 sayılı Yasanın 28. maddesinde öngörülen otuz günlük kararın uygulanma süresi esas alınarak bu sürenin bitiminden itibaren altmış gün içinde davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmesi hukuka uygun olmamakla birlikte karar sonucu itibariyle yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca davacı temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, 16.12.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.