Danıştay Kararı 10. Daire 2002/4177 E. 2003/1089 K. 25.03.2003 T.

10. Daire         2002/4177 E.  ,  2003/1089 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2002/4177
Karar No : 2003/1089

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacılar) : …
Vekilleri : 1) …
2)…
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Başbakanlık – ANKARA
İstemin Özeti : Dava, davacıların kızı ve kardeşi olan …’ın ölümü, yine davacılardan …’ın yaralanması ile sonuçlanan deniz kazasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen toplam 2.000.000.000.000 (iki trilyon) lira manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davayı kısmen kabul ederek … için 7 000.000.000 (Yedi milyar), … için 7 000.000.000 (Yedi milyar) ve … için 6 000.000.000 (Altı milyar) lira manevi tazminat ödenmesine karar vermiştir.
Taraflar anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürürek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Savunmaların Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen karşılıklı temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Mahkeme kararının hükmedilen manevi tazminat yönünden onanması, manevi tazminata faiz yürütülmemesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Tarafların karşılıklı temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle tarafların karşılıklı temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
2577 sayılı Yasanın 17. maddesi uyarınca davacıların duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi;
Dava, davacıların kızı ve kardeşi olan …’ın ölümü, yine davacılardan …’ın yaralanması ile sonuçlanan deniz kazasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen toplam 2.000.000.000.000 (iki trilyon) lira manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi, 491 sayılı KHK uyarınca denizlerde can ve mal güvenliğini sağlama görevinin Denizcilik Müsteşarlığına ait olduğu, kazaya neden olan teknenin kaydının ve seyrüsefer izninin bulunmadığı, dolayısıyla teknenin kaçak olarak uzun süre seyir yapması, idarenin üzerine düşen düzenleme ve denetim görevini yerine getirmemesinin ağır hizmet kusuru teşkil ettiği gerekçesiyle davayı kısmen kabul ederek … için 7 000.000.000 (Yedi milyar) lira, … için 7.000.000.000 (Yedi milyar)lira ve … için 6.000.000.000 (Altımilyar) lira manevi tazminat ödenmesine, hükmedilen manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminin reddine karar vermiştir.
Taraflar anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Temyize konu mahkeme kararının manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin kısmında bozulmasını gerektirecek bir husus bulunmayıp tarafların buna yönelik temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
Mahkeme kararının hükmedilen manevi tazminata yasal faiz yürütülmesi isteminin reddine ilişkin kısmına gelince;
Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.
Manevi tazminata hükmedilmesi için kişinin fizik yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi ve idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması veya şeref ve haysiyetinin rencide edilmiş bulunması gerekir.
Manevi zararın tazminine hükmedilirken ilgililerin sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak olay nedeniyle duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesini ifade edecek, idarenin hukuka aykırılığının ağırlığını ortaya koyacak ve hukuka aykırılığı özendirmeyecek bir miktarın belirlenmesi gerekmektedir.
Manevi tazminatın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında manevi zararın telafisi için hükmedilecek miktara idareye başvuru tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun uyarınca faiz yürütülmesini gerekli kılmaktadır.
Bu durumda mahkeme kararının hükmedilen manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminin reddine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı idare temyiz isteminin reddine, davacılar temyiz isteminin kısmen kabulüne … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının toplam … (…) lira manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin kısmının onanmasına, hükmedilen manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminin reddine ilişkin kısmının bozulmasına, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine 25.3.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.