Danıştay Kararı 10. Daire 2001/4795 E. 2003/696 K. 25.02.2003 T.

10. Daire         2001/4795 E.  ,  2003/696 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2001/4795
Karar No : 2003/696

Temyiz Eden (Davalı) : İçişleri Bakanlığı – ANKARA
Karşı Taraf (Davacılar) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacıların, kızları …’ın güvenlik kuvvetlerince döşenen mayına basması sonucu sakat kalması nedeniyle uğradıklarını öne sürdükleri maddi ve manevi zararın tazminen ödenmesi istemiyle açtıkları dava sonucunda tazminat isteminin kabulüne karar veren … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idarece temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :. Olayın oluş şekli ve zararın niteliğine göre davacıların uğradığı zararın kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gerektiğinden sosyal risk ilkesine dayanılarak tazminata hükmedilmesi yolundaki mahkeme kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, olay tarihinde 11 yaşında olan …’ın 13.5.1996 tarihinde, … İli, … İlçesi, … Köyü Jandarma Komutanlığına ait mevziler önüne mevzi güvenliği amacıyla döşenen mayına basması sonucu sol dizinden aşağısının kopması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 6.000.000.000.- lira maddi, anne ve babanın herbiri için 250.000.000.- lira, çocuk için 500.000.000.- lira manevi zararın olay tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte tazminen ödenmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, olayın oluş şekli ve zararın niteliği gereği uğranılan zararın sosyal risk ilkesine göre tazmini gerektiği, %45 işgücü kaybı nedeniyle uğranılan zararın yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu 13.522.992.551.- lira olarak belirlendiği, ancak istemle bağlı kalınmasının zorunlu olduğu, olay ve manevi tazminatın niteliği dikkate alınarak istenilen manevi tazminatın ödenmesinin de uygun bulunduğu gerekçesiyle 6.000.000.000.- lira maddi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte, 1.000.000.000.- lira manevi tazminatın da yasal faiz uygulanmaksızın davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı idare, çocuğun da müterafik kusuru bulunduğu, anne ve babaya manevi tazminat koşulu oluşmadığı iddiasıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulmasını istemektedir.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Buna karşın bilimsel ve yargısal içtihatlarla geliştirilen sosyal risk ilkesi ile toplumun içinde bulunduğu koşullardan kaynaklanan, idarenin faaliyet alanında meydana gelmekle birlikte, yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmayan, toplumsal nitelikli riskin gerçekleşmesi sonucu oluşan, salt toplumun bireyi olunması nedeniyle uğranılan özel ve olağandışı zararların da topluma pay edilerek giderilmesi amaçlanmıştır.
Belirtilen niteliğine göre sosyal risk ilkesinin uygulanabilmesi için olayın tüm toplumla ilgilendirilmesi ve zararın toplumsal nitelikli bir riskin gerçekleşmesi sonucu meydana gelmesi yanında, olay ve zararın yürütülen kamu hizmetinin doğrudan sonucu olmaması, başka bir deyişle zarar ile idari eylem arasında bir nedensellik bağının da kurulamaması gerekmektedir.
Zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının kurulabildiği hallerde sosyal risk ilkesinin uygulanmasına olanak bulunmadığından, idare hukuku kuralları çerçevesinde öncelikle hizmet kusurunun bulunup bulunmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkesine göre zararın tazmin edilip edilemiyeceğinin belirlenmesi gerekmektedir.
Olayda zararın güvenlik kuvvetlerince mevzi güvenliği amacıyla döşenen mayına basılması sonucu davacıların çocuğunun sakat kalması nedeniyle meydana geldiği, kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında oluştuğu, zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağı bulunduğu açık olduğundan, açılan tam yargı davasında sosyal risk ilkesine dayanılarak hüküm kurulmasına olanak bulunmamaktadır.
Dosya incelendiğinde, idarenin hizmet kusuru saptanamamakla birlikte, yürütülen güvenlik hizmeti sırasında kusuru bulunmayan davacıların uğradığı özel ve olağandışı zararın kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince tazmini gerekmektedir.
Bu itibarla, sosyal risk ilkesi gereğince tazminata hükmeden mahkeme kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49.maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, 25.2.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.