Danıştay Kararı 10. Daire 2001/2753 E. 2003/477 K. 06.02.2003 T.

10. Daire         2001/2753 E.  ,  2003/477 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2001/2753
Karar No : 2003/477

Davacı : …
Vekili : …
Davalı : Başbakanlık /ANKARA
İstemin Özeti : 7.4.1999 tarih ve 23659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.3.1999 tarih ve 99/12588 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki II. Sayılı Listenin 451 sırasında yer alan hükmün, askerlik şubesine başvurması gerektiği yolundaki yazının kendisine ulaştırılmadığı, oturma izni aldıktan sonra süresi içerisinde bedelli askerlik için başvuruda bulunduğu, tekrar vatandaşlığa alınması için yaptığı başvuruya cevap verilmediği, vatansız olduğu iddialarıyla iptali istenilmektedir.
Savunmasının Özeti : Usul yönünden, davanın süre yönünden reddi gerektiği, esas; yönünden davacının 17.8.1989 da askerlik yoklamasının yapıldığı, 1995 yılına kadar askerlik için bir başvurusu bulunmaması nedeniyle İlçe Emniyet Müdürlüğünce yapılan araştırma sonucu yoklama kaçağı olduğu, yurt dışında bulunduğu ancak adresinin saptanamadığı, 28.8.1996’da Resmi Gazetede ilan yapıldığı, yurda dönmemesi üzerine 10.12.1996’da vatandaşlığın kaybının İçişleri Bakanlığına teklif edildiği, İçişleri Bakanlığınca yeniden yapılan araştırma sırasında kayıtlı olduğu ilçe askerlik şubesince yoklama kaçağı olduğunun bildirilmesi nedeniyle Bakanlar Kuruluna teklifte bulunulduğu, dava konusu karar ile vatandaşlığın kaybettirildiği, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49 uncu maddesi 4 üncü fıkrası hükmü uyarınca bozma kararına uyulmak suretiyle davacının bilinen adresinde yapılan inceleme sonucunda yurt dışında olduğunun tesbit edilmesine karşın herhangi bir adres saptanamadığından Resmi Gazetede yapılan ilan üzerine süresinde yurda dönmeyen davacı için tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, 7.4.1999 tarih ve 23659 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 11.3.1999 tarih ve 99/12588 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki II sayılı listenin 451. sırasında yer alan, davacının Türk Vatandaşlığının kaybettirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; yoklama kaçağı durumunda bulunan ve yapılan araştırmalarda yurtdışında olduğu saptanan davacının, üç aylık süre içinde yurda dönerek askerlik görevini yapmak üzere ilgili mercilere başvurması gerektiğinin 28.8.1996 tarih ve 22741 sayılı Resmi Gazete’de ilan edildiği, bu ilana rağmen yurda dönmediği, Milli Savunma Bakanlığınca Türk Vatandaşlığının kaybı işlemine tabi tutulmasının İçişleri Bakanlığına önerilmesi üzerine davacı hakkında tekrar araştırma yapıldığı, … Askerlik Şubesi Başkanlığınca yapılan yazışmalar üzerine de dava konusu işlemin tesis olunduğu anlaşılmaktadır.
Bu haliyle, muvazzaf askerlik görevini yapmak üzere üç ay içinde yurda dönmesi, aksi halde vatandaşlığının kaybettirileceği yolunda Resmi Gazete’de yapılan ilana rağmen yurda dönmeyen davacının Türk Vatandaşlığının kaybettirilmesine ilişkin işlemde 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’na aykırılık bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 22.12.2000 tarih ve E:2000/181, K:2000/767 sayılı bozma kararına uyularak dosyanın esası incelenip karar verilmek üzere gereği düşünüldü:
Dava, 7.4.1999 tarih ve 23659 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11.3.1999 tarih ve 99/12588 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesi eki II. Sayılı Listenin 451 nci sırasında yer alan hükmün iptali istemiyle açılmıştır.
403 sayılı yasanın 45 inci maddesinde, adresi bilinmeyen bir kişi hakkında vatandaşlığın kaybettirilmesine ilişkin işlem tesis edildiği takdirde ilgiliye bu işlemin Resmi Gazete yayın tarihinden itibaren bir yıl sonra tebliğ edilmiş sayılacağı hükmüne yer verilmiş bulunmakla birlikte davacının 1.3.2000 günlü dilekçesinde vatandaşlığı kaybettiğini öğrenmiş olduğunu beyan etmesine karşın tesis edilen işlem 7.4.1999 günlü 23659 sayılı Resmi Gazetede yayınlandığından anılan 45 nci madde hükmü uyarınca ilgilinin bu işlemi 7.5.2000 gününde tebliğ etmiş sayılacağı ve 2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesi uyarınca bu günden itibaren 60 gün içinde dava açılabileceğinden, 24.5.2000 gününde açılan dava süresinde olup davacının süre defii yerinde görülmemiştir.
403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 25 nci maddesi “4” fıkrasında, Yurt dışında bulunup da muvazzaf askerlik görevini yapmak veya Türkiye’de savaş ilanı üzerine, yurt dışında bulunup da yurt savunmasına katılmak için yetkili kılınmış makamlar tarafından usulen yapılacak çağrıya mazeretsiz olarak üç ay içinde icabet etmiyenlerin Türk vatandaşlığını kaybettiklerine Bakanlar Kurulu tarafından karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.
… İli nüfusuna kayıtlı olan davacının … Askerlik Şubesince 17.8.1989 tarihinde son askerlik yoklaması yapılarak askerliğe elverişli olduğunun belirlendiği, davacının 1995 yılına kadar askerlik yapmak istemiyle herhangi bir başvuruda bulunmaması üzerine … Kaymakamlığı Emniyet Müdürlüğünce yapılan araştırma sonucunda davacının gösterdiği adreste babasına ulaşıldığı, yurt dışında olduğu 4 yıldır evine gelmediği, nerede olduğunu bilmediği yolundaki babasının beyanı üzerine, yoklama kaçağı olan davacının yurda dönmesi için 28.8.1996 tarih ve 22741 sayılı Resmi Gazetede ilan yapıldığı, ilan üzerine de yurda dönmemesi nedeniyle Milli Savunma Bakanlığının 10.12.1996 tarih ve … sayılı yazısı ile Türk Vatandaşlığının kaybettirilmesinin İçişleri Bakanlığına teklif edildiği, İçişleri Bakanlığı tarafından davacının nüfusuna kayıtlı olduğu …’dan kaydı istenilerek tekrar soruşturma yaptırıldığı ancak … Askerlik Şubesi Başkanlığı’nın 2.12.1997 tarihli yazısıyla davacının yoklama kacağı olduğunun bildirilmesi ve yurda dönmediğinin saptanması üzerine Türk Vatandaşlığının kaybettirilmesi için Bakanlar Kuruluna teklifte bulunulduğu ve 403 sayılı Yasanın 25 nci maddesi “4” fıkrası uyarınca dava konusu karar ile Türk vatandaşlığının kaybettirildiği anlaşılmıştır.
Usulen yapılacak çağrı”nın ne şekilde olacağı konusunda 403 sayılı Kanunda bir düzenleme bulunmamakla birlikte, bu kanunun uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin (c) bendinde, usulen yapılacak çağrının Türk kanunları ile ilgilinin oturduğu yabancı memleket mevzuatının tesbit ettiği şekillerde düşünüleceği belirtilmiştir.
Yine Tebligat Kanununun 25 nci maddesinin son fıkrasında, kendisine tebliğ yapılacak kimse Türk Vatandaşı olduğu takdirde tebliğin o yerdeki Türkiye siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla da yapılabileceği hükme bağlanmıştır. Tebligat Nizamnamesinin 36,.46 ncı maddelerinde ise yabancı memlekette yapılacak tebligatın esasları düzenlenmiştir.
Aktarılan düzenleme karşısında, askerlik görevini yapmak için üç ay içerisinde Yurda dönmesi gerektiği yolunda yapılacak çağrının, ilgilinin Türk vatandaşlığını kaybetmesi gibi ağır sonuçlar doğurması karşısında, öncelikle kişinin bilinen adreslerinde tebliğ edilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Ancak dosyada mevcut bilgi belgenin incelenmesinden, davacının bilinen adresine gidildiğinde ailesinin ikamet ettiği ancak babasının ifadesinden anlaşılacağı üzere davacı hakkında nerede bulunduğu ve adresi konusunda bir bilgiye ulaşılamadığı ve 23.11.1999 tarihine kadar askerliğinin tecil edilmesi amacıyla herhangi bir başvurusunun bulunmadığı, ancak bu tarihten sonra 1.3.2000 tarihinde Askerlik Şubesini arayıp başvurusunun sonucunu sorduğunda vatandaşlığı kaybettiğini öğrendiği görülmektedir.
Bu durumda, davacının bilinen adreslerinde yapılan inceleme sonucunda, yurt dışında olduğunun saptanmasına karşın herhangi bir adres tesbit edilememesi nedeniyle Resmi Gazetede yapılan ilan sonrasında tesis edilen dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6.2.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.