Danıştay Kararı 10. Daire 2001/257 E. 2003/702 K. 25.02.2003 T.

10. Daire         2001/257 E.  ,  2003/702 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2001/257
Karar No : 2003/702

Temyiz Eden(Davalı) : İçişleri Bakanlığı-ANKARA
Karşı Taraf (Davacılar) : 1- …
2- …
Vekilleri : …
İstemin Özeti : Davacıların, jandarmanın atış talimlerinde kullandığı izli mermiden dolayı çıkan yangında fıstık ağaçlarının zarar gördüğünü belirterek uğradıklarını öne sürdükleri zararın tazmini istemiyle açtıkları dava sonucunda tazminat isteminin kısmen kabulüne karar veren … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davalı idarece temyizen incelenip, bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava konusu olayda yangının hangi sebeple çıktığı ya da kimler tarafından çıkarıldığı anlaşılamadığından, tazmin sorumluluğu için zorunlu koşul olan idari eylem ile zarar arasında nedensellik bağı da kurulamamaktadır.
Bu itibarla nedensellik bağı kurulamayan olayda idare tazminle sorumlu tutulamayacağından tazminat ödenmesine karar veren mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz istemlerinin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … Jandarma Karakolu tarafından yapılan atış talimlerinde kullanılan izli mermilerden kaynaklandığı belirtilen yangın sonucu davacıların fıstık ağaçlarında meydana geldiği öne sürülen 10.000.000.000 lira zararın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazminen ödenmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden 1997 yılı Temmuz ayında saat 23.00 sıralarında çıkan yangının atış talimlerinde kullanılan izli mermilerden kaynaklandığının öne sürüldüğünün, buna karşın davalı idarece yangının terör örgütü tarafından çıkarılarak karakolun dikkatinin çekilmeye çalışılmış olabileceği düşüncesiyle olaya müdahale edilmediğinin ve gece görüş cihazlarıyla olay yerinin gözetlenmesinden süpheli hareketleri görülen şahısların izlendiğinin belirtildiğinin anlaşıldığı, bu duruma göre olayın izli mermilerden kaynaklandığının kanıtlanamadığı, ancak olay günü şüpheli şahısların izlenmesi ve davacıların bir kusurunun ortaya konulamaması dikkate alındığında, zararın güvenlikten sorumlu idarenin kamu hizmetinin niteliğinden kaynakladığı sonucuna varıldığı, buna göre uğranılan zararın idarece kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince tazmini gerektiği gerekçesiyle ve adli yargı yerinde yaptırılan tesbit esas alınarak 5.086.600.000 lira maddi tazminatın dava açma tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine tazminat isteminin belirtilen miktarı aşan kısmının reddine karar verilmiştir.
Davalı İdare, kusurlu ya da kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin sorumluğu koşullarının oluşmadığı iddiasıyla anılan mahkeme kararının temyizen incelenip, bozulmasını istemektedir.
Kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağandışı zararların idarece tazmini; Anayasa’nın 125 inci maddesi gereği ve Türkiye Cumhuriyetinin “Sosyal hukuk devleti” niteliğinin doğal bir sonucudur.
Kural olarak idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan nedesellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdür. İdarenin hukuki sorumluluğu sadece kusur esasına, hizmet kusuru teorisine dayanmamakta, idare kusur koşulu aranmadan da sorumlu sayılabilmektedir. Hatta kollektif sorumluluk anlayışına dayalı sosyal risk ilkesi gereğince zararı doğuran olayın tüm toplumla ilgilendirelebildiği, toplumsal bir riskin gerçekleştiği hallerde olayın idarenin hizmet alanıyla ilgili olması yeterli sayılarak doğrudan nedensellik bağı kurulamayan durumlarda da tazminata hükmedilebilmektedir,
Olayda, mahkeme kararında belirtildiği üzere idarenin bir hizmet kusuru bulunmadığı gibi, mahkeme kararında belirtilenin aksine meydana gelen zarar ile nedenselik bağı kurulabilen bir idari eylem bulunmadığından idarenin kusursuz sorumluluğundan sözetmeye de olanak bulunmamaktadır. Zira yangının neden kaynaklandığı yada kimler tarafından çıkarıldığı saptanamamaktadır.
Aynı nedenle, olayın tüm toplumu ilgilendiren, toplumsal bir riskin gerçekleşmesi niteliğinde olduğu, daha açık bir deyişle terör örgütünce gerçekleştirilen bir eylemden kaynaklandığı ortaya konulamadığından sosyal risk ilkesinin uygulanmasına da olanak görülmemektedir.
Bu itibarla, idarenin tazmin sorumluluğunu gerektiren bir durum saptanamadığından açılan davanın reddi gerekirken, kusursuz sorumluluk ilkesine dayanılarak tazminata hükmedilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49 uncu maddesi uyarınca, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan mahkemeye gönderilmesine, 25.2.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.