Danıştay Kararı 10. Daire 2001/1765 E. 2003/4118 K. 22.10.2003 T.

10. Daire         2001/1765 E.  ,  2003/4118 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2001/1765
Karar No : 2003/4118

Davacı : …
Davalı : Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı – ANKARA
Vekili : …
İstemin Özeti : İsteğe bağlı sigortalı olan davacı tarafından, davalı idarece 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil edilen prim, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, tasarrufu teşvik kesintisi, gecikme zammı ve faiz borcu bulunan işverenler ile 506 sayılı Yasanın Ek 24. maddesine göre sosyal yardım zammı borcu bulunan kuruluşların, topluluk sigortasına devam edenlerin 2001 Nisan ayı sonuna kadar süresinde ödenmeyen borçları için dava konusu genelge ile tecil ve taksitlendirme olanağı getirildiği, ancak genelge kapsamına isteğe bağlı sigortalıların dahil edilmediği, genelgenin işverenlerin ekonomik ve mali sıkıntıları nedeniyle çıkarıldığı, oysa ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşulların isteğe bağlı sigortalıları da olumsuz yönde etkilediği, bu itibarla eşitliğe ve hakkaniyete aykırı olan genelgenin eksik düzenleme olduğu ileri sürülerek dava konusu 30.4.2001 tarih ve 16-244 Ek sayılı genelgenin iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Dava konusu genelgenin kapsamına, 506 sayılı Yasanın 80. ve 6183 sayılı Yasanın 48. maddesi uyarınca, idarelerince 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil olunan prim, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, tasarrufu teşvik kesintisi, gecikme zammı, faiz borcu bulunan işverenler ile 506 sayılı Yasanın Ek 24. maddesine göre sosyal yardım zammı borcu bulunan kuruluşlar ve topluluk sigortasına devam edenlerin borçlarının dahil edildiği, isteğe bağlı sigortalılık primlerinin süresi içinde ödenmemesi halinde bu primlere gecikme zammı uygulanmakla birlikte, ödenmeyen primler için 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil yoluna gidilemediği, çünkü zorunlu sigortadan farklı olarak istek üzerine ilgililer bu sigorta kapsamına yani isteğe bağlı sigorta kapsamına girdikleri ve istedikleri takdirde bu sigorta kapsamından çıkabilecekleri ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi :. Dava, isteğe bağlı sigortalı olan davacı tarafından, davalı idarece 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil edilen prim, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, tasarrufu teşvik kesintisi, gecikme zammı ve faiz borcu bulunan işverenler ile 506 sayılı Yasanın Ek 24. maddesine göre sosyal yardım zammı borcu bulunan kuruluşların, topluluk sigortasına devam edenlerin 2001 Nisan ayı sonuna kadar süresinde ödenmeyen borçları için dava konusu genelge ile tecil ve taksitlendirme olanağı getirildiği, ancak genelge kapsamına isteğe bağlı sigortalıların dahil edilmediği, genelgenin işverenlerin ekonomik ve mali sıkıntıları nedeniyle çıkarıldığı, oysa ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşulların isteğe bağlı sigortalıları da olumsuz yönde etkilediği, bu itibarla eşitliğe ve hakkaniyete aykırı olan genelgenin eksik düzenleme olduğu ileri sürülerek dava konusu 30.4.2001 tarih ve 16-244 Ek sayılı genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.
1982 Anayasasının “Sosyal güvenlik hakkı” başlıklı 60. maddesinde, herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alması ve bu doğrultuda gerekli teşkilatı kurması hükme bağlanmıştır.
506 sayılı Yasanın 85. maddesiyle isteğe bağlı sigortaya olanak sağlanmasının amacı, zorunlu sigortaya tabi olarak çalışmayanları sosyal güvenlik haklarından yoksun bırakmamaktadır. Zorunlu olarak sigortalı olanlar sosyal güvenlik şemsiyesi altındadırlar ve aynı şekilde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşundan aylık alanlar da sosyal güvenlik şemsiyesi altında yer almaktadırlar.
İsteğe bağlı sigortalılar ise, primlerini ödemek şartıyla uzun süreli sosyal sigorta kollarından olan malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından yararlanmak suretiyle sosyal güvenlik şemsiyesi altına girmek isteyen, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayan kişilerden oluşmaktadır.
Dava konusu genelge ile bazı işverenlerin içinde bulundukları ekonomik ve mail sıkıntılar nedeniyle kurum alacaklarının tahsil edilmesinde karşılaşılan güçlükler gerekçe gösterilerek davalı idarenin 6183 sayılı Yasa uyarınca takip ve tahsil ettiği alacaklar için anılan yasanın 48. maddesine göre tecil ve taksitlendirme olanağı getirilmiştir.
Ekonomik yönden güçlü olan işverenlerin içinde bulundukları mali sıkıntılar dikkate alınarak prim borçlarının ödenmesinde dava konusu genelge ile getirilen kolaylığın (% 3 tecil faizi, 18 ay taksit) herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmayan ve bu kuruluşlardan aylık almayan isteğe bağlı sigortalıların dava konusu genelge ile kabul edilen olumsuzluklardan evleviyetle etkilendiğinin kabul edilmesi gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti, 1982 Anayasanın 2. maddesine göre, bir “sosyal devlet” tir. Sosyal devlet ise, vatandaşlarının sosyal durumlarıyla, refahlarıyla ilgilenen, onlara asgari bir yaşama düzeyi sağlamayı ödev bilen devlet olarak tanımlanmaktadır.
Sosyal devlet olmanın ve Anayasanın yukarıda aktarılan 60. maddesinin bir gereği olarak isteğe bağlı sigortalıların süresi içinde ödeyemedikleri prim borçlarının da genelgede öngörülen kolaylıklardan yararlandırılması, dolayısıyla genelge kapsamına dahil edilmeleri bir zorunluluktur.
Davalı idarenin, isteğe bağlı sigortalıların süresinde ödenmeyen prim borçlarının 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil olanağı bulunmadığı nedeniyle genelge kapsamına dahil edilmediği yönündeki savunmasının yukarıda yapılan açıklamalar karşısında kabul edilebilir bir yönü bulunmamaktadır.
Kaldı ki 506 sayılı Yasada, isteğe bağlı sigortalıların süresinde ödenmeyen prim borçlarının tecil ve taksitlendirilmesini açıkca yasaklayan bir hüküm de yoktur.
Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu genelgenin iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava,işverenlere ve topluluk sigortasına tabi olanlara ödeme kolaylığı sağlamak için çıkarılan 30.4.2001 günlü ve 16-244 sayılı Genelgenin isteğe bağlı sigortalıları kapsama almamasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davalı idare savunmasında,dava konusu genelge ile bazı işverenlerin içinde bulundukları ekonomik ve mali sıkıntılar nedeniyle kurum alacaklarının tahsil edilmesinde güçlüklerle karşılaşıldığı için Kurum alacaklarının tahsilini sağlamak amacıyla işverenlere ödeme kolaylığı getirilmesinin uygun görüldüğü belirtildiğinden,genelgenin ekonomik ve mali sıkıntılar dikkate alınarak hazırlandığı açıktır.
Ekonomik ve mali sıkıntıya maruz kalan tüm sigortalılar için aynı ödeme kolaylıklarının getirilmesi Hukuk Devleti ilkesinin bir gereğidir.Bu itibarla, işverenler ve topluluk sigortasına tabi olanların ekonomik ve mali sıkıntıları bulunduğu halde isteğe bağlı sigortalıların ekonomik ve mali sıkıntılarının bulunmadığı düşünülemeyeceğine ve bu tür bir varsayımın hiçbir objektif temeli bulunmadığına göre,isteğe bağlı sigortalıların sözü edilen ödeme kolaylıklarından yararlandırılmamasının adil olmadığı kuşkusuzdur.
Öte yandan,506 sayılı Yasanın “İsteğe Bağlı Sigorta” başlıklı 9.Bölümünde yer alan 85.maddesinde isteğe bağlı sigortanın usul ve esaslarına yer verildiğine ve aynı bölümde yer alan “Topluluk Sigortası” başlıklı 86.maddede topluluk sigortasına ilişkin düzenlemeler mevcut olduğuna göre,topluluk sigortasının isteğe bağlı sigorta türlerinden biri olduğu açıktır.
Bu duruma göre,isteğe bağlı bir sigorta türü olan topluluk sigortasına tabi olanların ekonomik ve mali sıkıntı içinde oldukları kabul edilerek ödeme kolaylığından yararlandırılmalarını öngören dava konusu genelgenin topluluk sigortasına tabi olmayan isteğe bağlı sigortalıları bu kolaylıktan yararlandırmama sonucunu doğuran eksik düzenlemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Diğer taraftan,506 sayılı Yasanın 85.maddesinin amir hükmüne göre,ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten başlayarak 80.madde hükmüne göre gecikme zammı ödemek zorunda olan isteğe bağlı sigortalıların dava konusu genelge kapsamına alınmaları halinde gecikme zammı oranına göre daha düşük olan tecil faizi ödeyerek ve 18 ay taksitlendirme olanağından yararlanarak ödeme kolaylığına kavuşacakları kuşkusuzdur.
506 sayılı Yasanın “Primler” başlıklı 8.Bölümünde yer alan 80.maddesinde Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı belirtilmek suretiyle söz konusu prim ve alacakların kaynaklandığı sigorta türü veya borçluları yönünden herhangi bir ayrım yapılmadığından,isteğe bağlı sigorta primlerinin 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsilinin mümkün olmadığı ve bu yüzden isteğe bağlı sigortalıların prim borçlarının tecil ve taksitlendirilemeyeceğine ilişkin olarak davalı idarece ileri sürülen iddialar geçerli görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle hukuka aykırı bulunan dava konusu genelgenin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü :
Dava, isteğe bağlı sigortalı olan davacı tarafından, davalı idarece 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsil edilen prim, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, tasarrufu teşvik kesintisi, gecikme zammı ve faiz borcu bulunan işverenler ile 506 sayılı Yasanın Ek 24. maddesine göre sosyal yardım zammı borcu bulunan kuruluşların, topluluk sigortasına devam edenlerin 2001 Nisan ayı sonuna kadar süresinde ödenmeyen borçları için tecil ve taksitlendirme olanağı getiren, ancak isteğe bağlı sigortalıları kapsamayan bu itibarla eksik düzenlendiği ileri sürülen 30.4.2001 tarih ve 16-244 Ek sayılı genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.
506 sayılı Kanunun 2/1. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacakları kabul edilmiş, 6/1. maddesinde de, çalıştırılanlar işe alınmalarıyla kendiliğinden “sigortalı” olurlar hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un 3917 sayılı Kanunun 1.maddesi ile değişik 80/1. maddesinde, işverenin bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını ücretlerinden kesmeye ve kendisine ait prim tutarlarını da bu miktara ekleyerek en geç ertesi ayın sonuna kadar kuruma ödemek zorunda olduğu, aynı maddenin 4. fıkrasında ise, süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacakların tahsilinde 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş, 8. fıkrasında ise prim ve diğer alacakların ödenmemiş kısmı için gecikme zammı tahsil edileceği hükme bağlanmıştır
Bu hükümlerle düzenlenen sigortalılığın bir zorunluluk olduğu, zorunlu sigorta kapsamında olan sigortalılara ilişkin olarak işverenlerin prim ödeme konusunda zorunlu olduğu, anılan madde hükümlerinin sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
506 sayılı Kanunun “isteğe bağlı sigorta” başlıklı ve 3995 sayılı Kanunun 8.maddesiyle değişik 85.maddesinde, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına isteğe bağlı olarak devam edilebilmesi için, ilgililerin kuruma başvurmasının maddede sayılan koşullardan biri olduğu, aynı maddenin 4447 sayılı Kanunun 12.maddesiyle değişik B fıkrasının b bendinde ise, isteğe bağlı sigorta primlerinin ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar davalı idareye ödenmesi gerektiği belirtilmiş, bu bendin son paragrafına göre, ait olduğu ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmeyen primler için bu tarihten başlanarak 80 inci madde hükmü uyarınca gecikme zammı alınacağı kurala bağlanmıştır.
İsteğe bağlı sigortalıların herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olarak çalışmadıkları ve bu yerlerden kendi çalışmalarından dolayı aylık almadıkları dikkate alındığında, bu sigortalıların mecburi sigortalıların tabi olduğu hukuki statüden farklı bir statü içinde bulundukları görülmekte olup, bu statü farklılığının bir gereği olarak isteğe bağlı sigortalıların süresi içinde ödemedikleri primler için sadece 80. maddenin gecikme zammına ilişkin hükmüne atıfta bulunulduğu, süresinde ödenmeyen isteğe bağlı sigorta prim borcunun 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre takip ve tahsiline ilişkin bir düzenleme getirilmediği belirlenmektedir.
Bu düzenlemeler göz önüne alındığında davalı idarece 506 sayılı Yasanın 80. maddesi uyarınca, 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsil ettiği alacaklar için dava konusu genelge, 6183 sayılı Yasanın 48. maddesine göre tecil ve taksitlendirme yoluna gittiği anlaşıldığından, 6183 sayılı Yasaya göre takip ve tahsil etmediği isteğe bağlı sigorta borçlarının genelge kapsamına alınmamasına ilişkin takdirini kullanmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Öte yandan, topluluk sigortasına giren bazı meslek mensuplarının, topluluk sigortası primlerini süresi içinde ödememeleri halinde, sözleşmeye dayalı olarak idarece 6183 sayılı Yasa uyarınca prim borcunun takip ve tahsili yoluna gidilmesi karşısında topluluk sigortasına devam edenlerin dava konusu genelge kapsamına alınmasında genelgede belirlenen kritere aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, …- TL. Avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine 22.10.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.