Danıştay Kararı 10. Daire 2000/5957 E. 2002/505 K. 27.02.2002 T.

10. Daire         2000/5957 E.  ,  2002/505 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2000/5957
Karar No : 2002/505

Davacı : …
Vekili : …
Davalı : Sağlık Bakanlığı – ANKARA
İstemin Özeti : 29.9.2000 Tarih ve 24185 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Gayrisıhhi Müesseseler Yönetmeliğine Bir Geçici Madde İlavesine Dair Yönetmeliğin”, aynı tarihte Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde de değişiklik yapılarak dava konusu Yönetmelik yönünden çevre konusunda alınması gerekli tedbirlerin bertaraf edildiği bu haliyle yönetmelikle iki yıl boyunca mobil ve yüzer elektrik santrallerinin izinsiz kurulmasının sağlandığı, bu uygulamanın toplum açısından olumsuz çevre koşullarını yaratacağı öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Dava konusu Yönetmeliğin Umumi Hıfzısıhha Kanununun çevre, toplum ve insan sağlığı için öngördüğü olumsuz etkilenmelerin önlenmesi amacıyla yürürlüğe konulduğu, yönetmeliğin davacının iddia ettiği gibi iki yıl boyunca uygulanmamasının sözkonusu olmadığı yalnızca yönetmeliğin öngördüğü izinlerin alınması için belli bir süre tanındığı, dolayısıyla davanın yasal dayanaktan yoksun olduğu öne sürülerek reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava konusu yönetmelik hükmünün dayanağı mevzuata aykırı olmaması nedeniyle davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava, 29.9.2000 günlü ve 24185 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine Bir Geçici Madde İlavesine Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu Yönetmelik “Elektrik enerjisi sıkıntısının bulunduğu aciliyet arzeden durumlarda sıkıntının umumi hayata müessir etkilerinin giderilmesine yönelik olmak koşuluyla, geçici şekilde kısa bir süre içerisinde tesis edilecek olan mobil ve yüzer elektrik santrallerinden elektrik alınmasına ihtiyaç duyulduğunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın teklifi ile kurulacak yerin mevzuat açısından uygun olması, tesisten kaynaklanabilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş olması ve 31.12.2002 tarihine kadar da bu yönetmelikte belirtilen izinlerin alınması kaydıyla, mobil ve yüzer santrallerin tesislerine başlanabilir ve elektrik
üretilebilir” kuralının 26.9.1995 günlü ve 22416 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine Geçici 2.maddeden sonra gelmek üzere Geçici 3.madde olarak eklenmesini öngörmektedir.
Dava konusu Yönetmelik ile aynı günlü Resmi Gazetede yayımlanarak eşzamanlı olarak yürürlüğe konulan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Yönetmelikte “Mobil ve yüzer elektrik santralları ve bu santralların enterkonnekte şebekeye bağlantısını sağlayacak enerji iletim hatları, santrallarda kullanılacak petrol, petrokimyasal veya kimyasal ürün depoları ile limanlar,iskeleler ve rıhtımlara ilişkin faaliyetlere bu Yönetmelik hükümleri 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmaz” kuralına, Su Kirliliği Kontrolu Yönetmeliğinde Değşiklik Yapılması Hakkında Yönetmelikte “Elektrik enerjisi sıkıntısının bulunduğu ivedilik arz eden durumlarda, sıkıntının toplum yaşamına olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik olmak koşuluyla, geçici şekilde kısa bir içerisinde tesis edilecek olan mobil ve yüzer elektrik santrallarından elektrik alınmasına ihtiyaç duyulduğunda, bu Yönetmeliğin içerisinde belirtilen deşarj değerlerini sağlamak ve 31.12.2002 tarihine kadar bu Yönetmelikte belirtilen izinleri almak kaydıyla mobil ve yüzer santralların tesislerine başlanabilir ve elektrik üretilebilir.” kuralına ve Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelikte” Elektrik enerjisi sıkıntısının bulunduğu ivedilik arz eden durumlarda, sıkıntının toplum yaşamına olumsuz etkilerinin geçici şekilde giderilmesine yönelik olmak koşuluyla, kısa bir süre içerisinde tesis edilecek olan mobil ve yüzer elektrik santrallerinden elektrik alınmasına ihtiyaç duyulduğunda, bu Yönetmeliğin Ek-7 Kirletici Vasfı Yüksek Tesisler İçin Özel Emisyon Sınırları bölümünde belirtilen değerleri sağlamak ve 31.12.2002 tarihine kadar bu Yönetmelikte belirtilen izinleri almak kaydıyla, mobil ve yüzer santrallerin tesislerine başlanabilir ve elektrik üretilebilir” kuralına yer verilmiştir.
Görülmektedir ki dava konusu Yönetmelik, mobil ve yüzer elektrik santrallarının tesislerine başlanabilmesi ve elektrik üretebilmelerine olanak sağlama amacıyla yapılan bir dizi düzenlemeden biridir. Bu itibarla dava konusu düzenleyici işlemin maksat unsuru yönünden yargısal denetimi sırasında bu Yönetmelik değişikliklerinin birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir.
Tüm bu Yönetmeliklerde yapılan değişikliklerin ortak amacının mobil ve yüzer santralların tesis ve üretim aşamasında 4 yönetmelikte öngörülen kimi kayıtlamalar ile ruhsata ilişkin hükümlerin iki yılı aşkın bir süre askıya alınmasını sağlamak olduğu açıktır.
Bu itibarla yargısal denetim sırasında bu Yönetmeliklerin dayandıkları üst normlar bakımından bu tür bir askıya alma sonucunu doğuran işlem tesis etmenin mümkün olup olmadığı ve mümkün ise üstün kamu yararının mobil ve yüzer elektrik santralları tesis etmekle mi yoksa çevre ve toplum sağlığını koruyucu hükümler içeren söz konusu Yönetmeliklerin eksiksiz uygulanması ile mi sağlanabileceğinin irdelenmesi gerekir.
Anayasanın 56. maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu belirtildiğinden, kurallar hiyerarşisinde Anayasadan sonra gelen tüm yasal ve idari düzenlemelerin bu amaçlara ulaşmaya elverişli hükümler içermesi gerektiği konusunda duraksamaya yer yoktur.
1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 268. maddesinde, civarında ikamet
eden halkın sağlığını ve dinlenmesini ihlal eden müessese ve atelyelerin izin alınmaksızın açılamayacağı kuralına yer verilmiş, bu yasa hükmünün uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin 1. Maddesinde çevre ve toplum sağlığının korunması açısından önem arz eden gayri sıhhi müesseselerin zararlı etkilerinin yok edilmesi veya en az düzeye indirilmesi ve doğal kaynakların kirlenmelere karşı korunması için gayri sıhhi müesseselerin kontrol altına alınması, ruhsatlandırılması ve denetlenmesindeki usul ve esasları belirlemek amacıyla bu Yönetmeliğin hazırlandığı belirtilmiş, 3. maddesinin (f) bendinde gayri sıhhi müesseseler “çevresinde bulunanlara fiziki, ruhi ve sosyal yönden az veya çok zarar veren veya vermesi muhtemel olan ve doğal kaynakların kirlenmesine neden olabilecek müesseseler” olarak tanımlanmış, 9. maddesinde tesisin yapılmasından önce söz konusu yerde kurulup kurulamayacağına dair yetkili makamın yazılı kararını içeren yer seçimi izni, 10. maddesinde tesisin gerekli şartları yerine getirmesini müteakip verilen tesis izni ve emisyon ön izni, 11. maddesinde deneme izni, 12. maddesinde tesis izni verildikten, onaylı projesine göre yapıldıktan sonra çevre ve toplum sağlığı açısından uygunluğu tesbit edilmiş tesislere verilen açılma ruhsatı düzenlenmesinin usul ve esasları gösterilmiş, aynı maddenin üçüncü fıkrasında deneme izni veya açılma ruhsatı belgesi olmayan birinci sınıf gayri sıhhi müesseselerin faaliyete geçemeyeceğine değinilmiş, 13. maddesinde bu Yönetmelik uyarınca verilen yer seçimi, tesis izni, deneme izni, ve açılma ruhsatının toplumun sağlığını ve huzurunu; doğal kaynakların korunmasını sağlamak bakımından olduğu, tesis sahibinin ilgili diğer mevzuat hükümlerini yerine getirmesi ve gerekli sair müsaadeleri almasının da icap ettiği, 21. Maddesinde sanayi bölgesi dışında birinci ve ikinci sınıf gayri sıhhi müessese kurulması halinde, müessesenin etrafında yeterli sağlık koruma bandı oluşturularak kurulmasının şart olduğu, 24. maddesinde gayri sıhhi müesseselerin sahip ve işletmecilerinin çevreye olan zararı mümkün olduğu kadar azaltabilmek için 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen hükümleri uygulamak, arıtma tesislerini yapmak ve tekniğine uygun olarak çalıştırmak zorunda oldukları, bu mükellefiyetlerin yerine getirilmemesi halinde tesisin faaliyetinin durdurulacağı belirtilmiştir.
Aktarılan bu düzenlemelere göre gerekli izin ve ruhsatlar alınmadan ve öngörülen yükümlülükler yerine getirilmeden bir gayri sıhhi müessesenin kurulması ve faaliyete geçmesinin mümkün olmadığı kuşkusuzdur.
Dava konusu Geçici 3. maddenin ise gayri sıhhi müessese olduklarında kuşku bulunmayan mobil ve yüzer elektrik santrallarının açılma ruhsatı olmaksızın sadece Yönetmelikte öngörülen izinlerin alınması kaydıyla tesislerine ve elektrik üretmeye başlayabileceklerini belirtmek suretiyle Yönetmeliğin açılma ruhsatı alma zorunluluğuna ilişkin hükümlerinin iki yılı aşkın bir süre uygulanmamasını öngördüğü açıktır.
Oysa Yönetmeliğin 9. ve 12. maddesine göre açılma ruhsatı ancak ÇED olumlu raporu alındıktan sonra çevre ve toplum sağlığı açısından uygunluğu tesbit edilmiş tesislere verilebilen bir belge olduğundan, dava konusu Geçici 3. maddenin mobil ve yüzer elektrik santrallarının çevre ve toplum sağlığı açısından uygun olup olmadığı saptanmadan üretime başlamalarına olanak sağladığı kuşkusuzdur.
Her ne kadar Yönetmelikte “toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş olması kaydı konulmuş ise de bu konuda en etkili koruyucu önlemleri içeren Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliğinin mobil ve yüzer elektrik santralları bakımından iki yıl süreyle uygulanmayacağına dair değişiklik ile Su Kirliliği Kontrolu ve Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliklerinde yapılan değişikler birlikte gözönüne alındığında, bu kaydın uygulamada bir anlam taşımayacağı açıktır. Başka bir anlatımla, toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek etkenlerin bertaraf edilmesi öncelikle Çevresel Etki Değerlendirilmesi Yönetmeliğindeki zorunluluklara mutlaka uyulması suretiyle sağlanabilecek bir husus iken, anılan Yönetmelik santrallar bakımından iki yıl süreyle askıya alındığı ve ayrıca Su Kirliliği Kontrolu ve Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinin birçok hükmünün iki yıl süreyle santrallar bakımından uygulanmaması öngörüldüğü için dava konusu Yönetmelik değişikliği ile anılan Yönetmeliklere yapılan zımni atıfların görünüşte kalacağı açıktır. Bu itibarla dava konusu düzenlemenin, toplum ve çevre sağlığı gözardı edilerek uygulama yapılmasını önlemeye elverişli hükümler içermediği kuşkusuzdur.
Özetle, dava konusu Yönetmelik aynı anda yürürlüğe giren diğer üç yönetmelik ile birlikte incelendiğinde; mobil ve yüzer elektrik santrallarının tesis ve üretime başlamaları sırasında çevresel etki değerlendirme raporu ile gayri sıhhi müessese açılma ruhsatının aranmayacağı ve bu yönetmeliklerde yer alan diğer kayıtlamaların iki yıl süreyle dikkate alınmayacağı ve ayrıca bu süre içerisinde üretime başlayacak olan bu santralların iki yıllık süre dolduktan sonra da başlangıçta ÇED raporu ve diğer zorunlu koşulların aranmamasından dolayı çevre ve toplum sağlığına zararlı sonuçlarının kalıcı bir şekilde devam edeceği anlaşıldığından, başta Anayasanın 56. maddesi olmak üzere Çevre Kanunu ve Umumi Hıfzıssıhha Kanununun çevre ve toplum sağlığını koruma yönündeki ortak amacına aykırı sonuçlar doğurmaya elverişli olarak düzenlenen Yönetmeliğin maksat unsuru yönünden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle dava konusu Yönetmeliğin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 27.2.2002 tarihinde davacı oda vekili Av….’ın ve davalı idareyi temsilen …’nın geldikleri, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilip dinlenildikten, Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi. Dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
Dava, 29.9.2000 Tarih ve 24185 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Gayrisıhhi Müesseseler Yönetmeliğine Bir Geçici Madde İlavesine Dair Yönetmeliğin” iptali istemiyle açılmıştır.
Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği, 1593 sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu’nun 268.ve 275.maddeleri esas alınarak çevre ve toplum sağlığının korunması açısından önem arz eden gayri sıhhi müesseselerin zararlı etkilerinin yok edilmesi veya en az düzeye indirilmesi, doğal kaynakların kirlenmelere karşı korunması için gayri sıhhi müesseselerin kontrol altına alınması, ruhsatlandırılması ve denetlenmesindeki usul ve esasları belirlemek amacıyla 26.9.1995 tarih ve 22416 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.
Anılan Yönetmeliğin Ek-5 Gayrı Sıhhi Müesseseler Listesinin, Birinci Sınıf Gayrı Sıhhı Müesseseler kısmının 38.sırasında elektrik santrallerine yer verilmiş olup Birinci Sınıf Gayri Sıhhi Müesseselerin yer seçimi izni, tesis izni ve açılma ruhsatı verilmesine esas teşkil edecek bilgi ve belgeler arasında, çevre kirlenmesini önleyecek tedbirler hakkında açıklamanın, çevre kirlenmesini önlemek amacıyla alınacak önlemlere ait, kirleticilerin nitelik ve niceliğine göre hazırlanmış proje ve açıklama raporlarının, çevre sağlığı değerlendirme raporunun bulunması gerektiği anılan Yönetmeliğin 18.maddesinde belirtilmiştir. Yönetmeliğin 24.maddesinde, Gayri sıhhi müesseselerin sahip ve işletmecilerinin, bu müesseselerin çevreye olan zararlarını mümkün olduğu kadar azaltabilmek için 2872 sayılı Çevre Kanunu ve ilgili Yönetmeliklerde belirtilen hükümleri uygulamak, arıtma tesislerini yapmak ve tekniğine uygun olarak çalıştırmak zorunda oldukları öngörülmüştür.
Dava konusu yapılan ve iptali istenilen Gayrı Sıhhi Müesseler Yönetmeliğine Bir Geçici Madde İlavesine Dair Yönetmelik ile Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine Geçici Madde 2’den sonra gelmek üzere Geçici Madde 3 eklenmiş olup uyuşmazlık konusu olan bu madde hükmünde “Elektrik enerjisi sıkıntısının bulunduğu aciliyet arz eden durumlarda, sıkıntının umumi mevzuata müessir etkilerinin giderilmesine yönelik olmak koşuluyla, geçici şekilde kısa bir süre içerisinde tesis edilecek olan mobil ve yüzer elektrik santrallarından elektrik alınmasına ihtiyaç duyulduğunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın teklifi ile kurulacak yerin mevzuat açısından uygun olması, tesisten kaynaklanabilecek kişi, toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş olması ve 31.12.2002 tarihine kadar da bu yönetmelikte belirtilen izinlerin alınması kaydıyla mobil ve yüzer santrallerin tesislerine başlanabilir ve elektrik üretilebilir” kuralına yer verilmiştir.
Amacı çevre ve toplum sağlığının korunması olarak belirlenen Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin 1.maddesi ve gayri sıhhi müesseselerin yer seçimi, tesis izni ve açılma ruhsatı verilmesi için gerekli bilgi ve belgelerin belirlendiği 18.maddesi ile bu konuda gayri sıhhi müesseselerin sahip ve işletmecilerinin yükümlülüklerinin belirlendiği 24.maddesi birlikte değerlendirildiğinde Yönetmeliğin toplum ve çevre sağlığı açısından olumsuz koşulların oluşmaması için düzenlemeler getirdiği açıktır. Dolayısıyla dava konusu olan Yönetmelik maddesi ile getirilen düzenlemenin toplum ve çevre sağlığı açısından olumsuzluklar yaratıp yaratmayacağının belirlenebilmesi Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin çevre mevzuatı açısından irdelenmesine bağlıdır. Buna göre uyuşmazlık, dava konusu Yönetmelik maddesi ile getirilen düzenlemenin çevre mevzuatı ile çelişkisinin bulunup bulunmadığının saptanması noktasında toplanmaktadır.
2872 sayılı Çevre Kanununun 10.maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine, 29.9.2000 tarih ve 24185 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “23 Haziran 1997 Tarih ve 23028 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanarak Yürürlüğe Giren Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğine Geçici Madde Eklenmesine İlişkin Yönetmelik” ile geçici 6.madde eklenmiş, eklenen madde hükmünde, mobil ve yüzer elektrik santralları ve bu santralların enterkonnekte şebekeye bağlantısını sağlayacak enerji iletim hatları, santrallarda kullanılacak petrol, petro-kimyasal veya kimyasal ürün depoları ile limanlar, iskeleler ve rıhtımlara ilişkin faaliyetlere bu yönetmelik hükümlerinin 31.12.2002 tarihine kadar uygulanmayacağı hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere bu yönetmelik hükmü ile belli bir süre için mobil ve yüzer elektrik santralleri açısından Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliği hükümlerinin uygulanmayacağı öngörülerek mobil ve yüzer elektrik santralleri için çevre mevzuatı uygulaması askıya alınmıştır.
Dava konusu olan Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliği’ne Bir Geçici Madde ilavesine Dair Yönetmelik hükmü elektrik enerjisi sıkıntısının aciliyet arz ettiği durumlarda geçici şekilde kısa bir süre içerisinde tesis edilecek mobil ve yüzer elektrik santrallarından elektrik alınması amacıyla yürürlüğe konulmuş ve ihtiyacın karşılanması sırasında kişi, toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş olması koşulu öngörülmüştür. Yönetmelik maddesinin yazılış biçimi itibarıyla dayanağı mevzuata herhangi bir aykırılığı görülmemekle birlikte “…. kişi, toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş olması…” ibaresinin ilgili mevzuatı olan çevre mevzuatı açısından değerlendirildiğinde ve Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğine yukarıda adıgeçen yönetmelik hükmü ile eklenen geçici 6.madde ile, bu Yönetmelik hükümlerinin belli bir süre için mobil ve yüzer elektrik santrallerine uygulanmayacağı belirtilerek askıya alınması nedeniyle dava konusu yönetmelik yönünden kişi, toplum ve çevre sağlığı açısından olumsuz koşulların bertaraf edilmiş olmasından sözedilemez.
Bu itibarla, dava konusu yönetmelik hükmünün atıfta bulunduğu kişi, toplum ve çevre sağlığı yönünden ilgili mevzuatı olan Çevresel Etki Değerlendirme Yönetmeliğinin mobil ve yüzer elektrik santralları için belli bir süre uygulanmaması (askıya alınması) uyuşmazlık konusu yönetmelik hükmünü bu şekliyle ve içerik itibariyle etkisiz ve uygulanamaz hale getirmektedir. Bu durum ise Gayrı Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinin insan ve çevre sağlığını koruma amacıyla bağdaşmamakta ve bu şekilde yürürlüğe konulan dava konusu Yönetmelik hükmünde kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu yönetmeliğin iptaline, aşağıda dökümü yapılan …-TL. yargılama gideri ile …-TL. avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacı vekiline verilmesine 27.2.2002 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Dava, Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine Bir Geçici Madde İlavesine Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu edilen yönetmeliğin Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine eklenen geçici 3.maddesiyle elektrik enerjisi sıkıntısının bulunduğu aciliyet arz eden durumlarda, sıkıntının umumi hayata müessir etkilerinin giderilmesine yönelik olmak koşuluyla, geçici şekilde kısa bir süre içerisinde tesis edilecek olan mobil ve yüzer elektrik santrallarından elektrik alınmasına ihtiyaç duyulduğunda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın teklifi ile kurulacak yerin mevzuat açısından uygun olması, tesisten kaynaklanabilecek kişi, toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş olması ve 31.12.2002 tarihine kadar da bu yönetmelikte belirtilen izinlerin alınması kaydıyla, mobil ve yüzer santralların tesislerine başlanabileceği ve elektrik üretilebileceği hükmü getirilmiştir.
Bu madde hükmünün incelenmesinden de anlaşılacağı üzere acil durumlarda, elektrik enerjisi sıkıntısını giderebilmek için kişi, toplum ve çevre sağlığını olumsuz yönde etkileyebilecek tüm etkenlerin ilgili mevzuatta belirlenen esaslar dahilinde bertaraf edilmiş ve 31.12.2002 tarihine kadar da gerekli izinlerin alınmış olması kaydıyla mobil ve yüzer santral tesis olunabilmesi ve elektrik üretilebilmesi amaçlanmıştır.
Yönetmelikte yapılan değişiklik bu haliyle, kişi toplum ve çevre sağlığını etkileyecek, ona zarar verecek bir uygulamaya izin vermemektedir.
Davacının, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle eklenen geçici 6.madde hükmüyle, dava konusu edilen yönetmelik hükümleriyle getirilen önlem ve hükümlerinin bertaraf edildiği yolundaki iddiası, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği değişikliğine karşı açılan davada incelenebileceğinden, bu davada dikkate alınıp, değerlendirilmesini gerekli kılmamaktadır.
Bu nedenle davanın reddi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına karşıyız.