Danıştay Kararı 10. Daire 2000/3903 E. 2000/5129 K. 11.10.2000 T.

10. Daire         2000/3903 E.  ,  2000/5129 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2000/3903
Karar No : 2000/5129

Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davacı): …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Sayıştay uzman denetçisi olarak görev yapmakta iken 2.5.1994 tarihinde emekliye ayrılan davacıya ödenmekte olan makam tazminatı göstergesinin (7000)’den (5500)’e düşürülerek makam tazminatının (5500) gösterge üzerinden ödenmesi ve 1.1.1997-30.56.1997 tarihleri arasında fazla ödendiğinden bahisle 29.834.000 liranın istenmesine ilişkin 3.6.1997 tarihli işlemin iptali ve kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılan dava sonucunda; … İdare Mahkemesince, davanın reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı, davacı temyiz istemini reddederek onayan Dairemizin 14.2.2000 tarih ve E:1998/5745, K:2000/458 sayılı kararının düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Dava konusu işlemin dayanağı olan 570 sayılı KHK’nin 1. maddesiyle değiştirilen 270 sayılı Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değişik 1. maddesindeki cetvelin 6 sıra no’lu bendi Anayasa Mahkemesinin 18.11.1998 tarih ve E:1997/70, K:1998/72 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup Karar Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Bu durumda, Anayasa Mahkemesince iptal edilen 570 sayılı KHK hükmüne dayanılarak tesis edilen işlemin iptali ve davacının kayıplarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle; davacının karar düzeltme isteminin kabulüyle, davanın reddi yolundaki kararı onayan Dairemiz kararının kaldırılarak, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : 14.7.2000 tarih ve 24109 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 18.11.1998 tarih ve E:1997/70- K:1998/72 sayılı kararıyla, Sayıştay uzman denetçisi olarak görev yapmakta iken 2.5.1994 tarihinde emekliye ayrılan davacıya ödenmekte olan makam tazminatı göstergesinin 7000’den 5500′ e düşürülmesine dayanak alınan 570 sayılı KHK’nin 1. Maddesiyle değiştirilen 270 sayılı Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde
kararnamenin değişik 1. maddesindeki cetvelin 6 sıra No’lu bendi Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Belirtilen nedenle, davacının karar düzeltme isteminin kabulüyle, davanın reddi yolundaki kararı onayan Daire kararı kaldırılarak, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince davacı tarafından ileri sürülen karar düzeltme nedenleri yerinde görüldüğünden Dairemizin 14.2.2000 tarih ve E:1998/5745, K:2000/458 sayılı kararı kaldırılarak temyiz istemi yeniden incelenip gereği düşünüldü:
Dava; Sayıştay uzman denetçisi olarak görev yapmakta iken 2.5.1994 tarihinde emekliye ayrılan davacıya ödenmekte olan makam tazminatı göstergesinin (7000)’den (5500)’e düşürülerek makam tazminatının (5500) gösterge üzerinden ödenmesi ve 1.1.1997-30.6.1997 tarihleri arasında fazla ödendiğinden bahisle 29.834.000 liranın istenmesine ilişkin 3.6.1997 tarihli işlemin iptaline ve kayıpların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi; sonra çıkan kanun hükmünün önceki kanun hükmünü yürürlükten kaldıracağının hukuk düzeninde bilinen bir kural olduğu, 486 sayılı KHK’nin 13. maddesinin 570 sayılı KHK ile uygulama dışı kaldığı; 570 sayılı KHK’nin 1. maddesinde, uygulanacak tazminat göstergeleri açısından Yargıtay, Danıştay, Sayıştay üyeleri, birinci sınıf hakim ve savcılar ve Sayıştay savcısı ile davacının konumunda bulunan Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay savcı yardımcılarının birbirinden ayrıldığı; ilk grup için 7000, davacının da içinde bulunduğu gruba 5500 gösterge rakamının uygulanacağının hüküm altına alındığı, bu durumda 570 sayılı KHK uyarınca davacının da içinde bulunduğu grubun makam tazminatı göstergesinin 5500 olarak belirlenmesi nedeniyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
Davacı; anılan idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununa 486 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle eklenen Ek Geçici 1. maddede; kendi kanunlarında gerekli değişiklik yapılıncaya kadar aylık, ödenek, mali, sosyal ve diğer özlük hakları bakımından Sayıştay Başkanı, Daire Başkanları, üyeleri, sırasıyla Yargıtay birinci başkanı, daire başkanları ve üyeleri; bunlar dışındaki Sayıştay meslek mensupları ile Sayıştay savcı ve savcı yardımcıları ise, kıdem, sınıf ve derecesindeki birinci sınıf birinci sınıfa ayrılmış, ikinci sınıf ve üçüncü sınıf hakim ve savcılar hakkındaki hükümlere tabi tutulmuş ve ek göstergelere ilişkin olarak birinci sınıfa ayrılmış hakim ve savcılar için aranan “Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş olmak” şartının Sayıştay meslek mensupları ile Sayıştay savcı ve savcı yardımcıları için “birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş olmak” şeklinde uygulanacağı hükmü getirilmiştir.
2802 sayılı Yasanın 15. maddesine 3825 sayılı Yasanın 2. Maddesiyle eklenen 3. fıkrada; birinci sınıfa ayrılmış, bu sınıfa ayrıldığı tarihten itibaren meslekte 6 yılını doldurmuş, Yargıtay ve Danıştay üyeliklerine seçilme hakkını da kaybetmemiş hakim ve savcıların birinci sınıf olacağı kuralı yer almıştır.
Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesindeki cetvelde 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan değişiklikle, yüksek hakimlik tazminatı ödenmesine esas alınan tazminat göstergeleri, birinci sınıfa ayrılan Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay savcı yardımcıları için hakim ve savcılardan ayrı olarak düzenlenmiş; birinci sınfa ayrıldığı tarihten itibaren Sayıştay üyeliğine seçilme hakkını kaybetmeksizin 6 yılını dolduranlar için 5.500, 3 yılını dolduranlar için 4000 ve birinci sınıfa ayrılan diğer Sayıştay meslek mensupları ve Sayıştay savcı yardımcıları için 2000 gösterge karşılğı yüksek hakimlik tazminatı öngörülmüştür.
Dava dosyasının incelenmesinden; Sayıştay uzman denetçisi olarak çalışmaktayken birinci sınıfa ayrılıp Sayıştay üyeliğine seçilme yeterliliğini kaybetmeksizin 6 yılını doldurduktan sonra isteği üzerine 2.5.1994 tarihinde emekliye ayrılan davacının emekli aylığına, 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değiştirilen 1. Maddesindeki cetvelin 6 sıra numaralı bendi uyarınca, birinci sınıf hakim ve savcılar için öngörülen 7000 gösterge yerine 5500 gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı uygulanması ve 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin yürürlüğe girdiği 1.1.1997 tarihinden itibaren fazla ödendiği ileri sürülen yüksek hakimlik tazminatı tutarının davacı adına borç çıkarılmasına ilişkin 3.6.997 tarihli işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğranılan maddi zararın yasal faziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle değiştirilen 1. Maddesindeki cetvelin 6 sıra numaralı bendi Anayasa Mahkemesinin 14.7.2000 tarih ve 24109 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 18.11.1998 tarih ve E:1997/70, K:1998/72 sayılı kararıyla Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve iptal hükmünün Kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. Kararda, bir kısım Sayıştay meslek mensubu ve savcı yardımcıları için 2802 sayılı Yasanın ek geçici 1. maddesine göre kıdem, sınıf ve derecesindeki hakim ve savcılar kadar yüksek hakimlik tazminatı alabilme olanağı sağlanmışken, 6 sıra numaralı bente sayılan meslek mensupları ve savcı yardımcılarına kıdem, sınıf ve derecesindeki hakim ve savcıya verilen tazminattan daha az tazminat verilmesi yönündeki düzenlemenin Anayasanın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesine yer verilmiştir.
Bu durumda, davacının emekli aylığına birinci sınıf hakim ve savcılardan farklı yüksek hakimlik tazminatı uygulanması ve adına borç çıkarılmasına ilişkin 3.6.1997 tarihli dava konusu işlemin, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararı uyarınca, hukuki dayanağı kalmamıştır.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak ertelemiş bulunması, yasama organına iptal kararının gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme için olanak tanımak ve ortada hukuki bir boşluk yaratmamak amacına yöneliktir.
İptal kararının yürürlüğe gireceği tarihin ileriye dönük olarak ertelenmiş olması, yargı yerlerinin çözümlemekte oldukları uyuşmazlıklarda Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen yasa kurallarını uygulaması sonucuna yol açmaz. Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde, eldeki davaların Anayasaya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez.
Dolayısıyla, davanın reddi yolunda verilen idare mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, k…. sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, karar düzeltme istemi kabul edildiğinden karar düzeltme harcının istemi halinde davacıya iadesine, 11.10.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.