Danıştay Kararı 10. Daire 1998/6992 E. 1999/4773 K. 11.10.1999 T.

10. Daire         1998/6992 E.  ,  1999/4773 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/6992
Karar No : 1999/4773

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı) : 1-… – 5- …
Vekilleri : …
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) : Vakıflar Genel Müdürlüğü – ANKARA
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacıların veraseten hissedarı bulunduğu arsa vasıflı taşınmazın tapu kaydında Hane; mülk, bahçe; … Vakfından İcareteynli, su; … Vakfından İcareteynli kaydı bulunduğundan bahisle 4103 sayılı Yasa uyarınca taviz bedeli istenilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılan dava sonunda …İdare mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla dava konusu işlemi iptal etmiştir.
Davacılar, 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 27.maddesinin Anayasanın 35. Ve 73.maddelerine aykırı olduğunu; davalı idare ise, vakfın hakkının tapuya şerh olarak işlendiğini ileri sürerek, anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.
Davacı Savunmasının Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen davalı idare temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 2762 sayılı Vakflar Kanununun 29.maddesinde öngörülen 10 yıllık süre taviz bedeli ödenmek suretiyle eski vakıfların tasfiye süresidir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabul edilerek idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Uyuşmazlık konusu olayda, davacıların veraseten hissedarı bulunduğu ve … ili … ilçesi … Mahallesinde kain ve tapunun … pafta, … ada … parsel sayısında kayıtlı 1926 metrekare arsa vasıflı taşınmazın hane mülk bahçe … Vakfından Mukataalı; … vakfından icareteynli olduğundan bahisle davalı idarece 2762 Sayılı Kanun hükümlerine göre davacılardan taviz bedeli istenilmesine ilişkin davalı idare işlemlerinin iptali istemiyle açılan davayı; davacının 2762 sayılı Yasanın 27. maddesinde 4103 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasaya aykırı olduğu iddiası ciddi görülmeyerek işin esasının incelendiği, 2762 sayılı Yasada yapılan değişiklikler gözönüne alındığında 29. maddenin bu son değişiklik tarihi olan 1983 yılına göre on yıllık sürenin 1993
yılında dolduğu, bu tarihten sonra Kanunun 27. maddesinde yazılı hükme göre tahakkuk tarihine göre takdir edilecek rayiç bedel üzerinden taviz bedeli tahakkuk ettirilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması taraflarca istenilmektedir.
Davacı 2762 sayılı Yasanın 27. maddesinde 4103 sayılı Yasa ile yapılan değişikliğin Anayasanın 35. maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına aykırı olduğunu, iddia ederek münhasıran bu hususa ilişkin olarak Mahkeme kararını temyiz etmektedir.
Davalı idare ise taviz alacağının ipotek değil, gayrimenkul mükellefiyeti olduğunu, bu durumda taviz bedelinin hesaplanmasında 4103 sayılı Yasa ile getirilen oranın uygulanması suretiyle tesis edilen işlemde isabetsizlik bulunmadığı iddiası ile dava konusu işlemi iptal eden Mahkeme kararının bozulmasını istemektedir.
Temyiz dilekçelerinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle taraflar temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 17.maddesi uyarınca davalı idarenin duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi;
Dava, davacıların veraseten hissedarı bulunduğu arsa vasıflı taşınmazın tapu kaydında hane; mülk, bahçe; … Vakfından İcareteynli su; … Vakfından İcareteynli kaydı bulunduğundan bahisle 4103 sayılı Yasa uyarınca taviz bedeli istenilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesi; 2762 sayılı Yasanın 26 ve bunu izleyen maddeleriyle vakıf taşınmaz mallarının hukuk sistemimize uymayan icareteyn ve mukataaya bağlanamayacağı esasının benimsendiği, evvelce tesis edilmiş olan icareteyn ve mukataalarında belli bir süre sonra ortadan kaldırılmasının öngörüldüğü, 4745 sayılı Yasayla 2762sayılı Yasanın 29.maddesi değiştirilirken sürenin 10 yıl daha uzatılmasıyla yetinildiği, bu suretle taviz vermek yoluyla icareteyn ve mukataa kayıtları silinmemiş olan taşınmazların mülkiyetinin süre sonunda hiçbir işleme tabi tutulmaksızın yasanın amir hükmü gereği mutasarrıfına geçeceği, uyuşmazlık konusu olayda 2762 sayılı Yasanın 29.maddesinde en son değişiklik tarihi olan 1983 yılı esas alınsa bile on yıllık sürenin 1993 yılında dolduğu, bu tarihten sonra 2762 sayılı Yasanın 27.maddesinde yazılı hüküm uyarınca tahakkuk tarihine göre takdir komisyonunca takdir edilecek rayiç bedel üzerinden taviz bedelinin tahakkuk ettirilmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla yasanın yürürlüğe girmesinden itibaren on yıllık süre dolduktan sonra davacı adına tahakkuk tarihindeki rayiç bedel esas alınmak suretiyle taviz bedeli istenilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava
konusu işlemi iptal etmiştir.
Davacılar 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 27.maddesinin Anayasanın 35 ve 73.maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek temyiz isteminde bulunmuş iselerde temyiz istemleri ,yerinde görülmemiştir.
Davalı idarenin temyiz istemine gelince;
2762 sayılı Vakıflar Kanununun 27.maddesinde vakfın türüne göre ayırım yapılmaksızın (Sahih, gayrisahih, tahsisat kabilinden v.b.) mevcut mukataalı toprakların veya icareteynli gayrimenkullerin mülkiyetleri bu gayrimenkul hakkında, illerde defterdarlık, ilçelerde malmüdürlüğü kıymet takdir komisyonunca takdir edilecek rayiç bedelinin yüzde elli oranında hesap edilecek taviz karşılığında mutasarrıfına geçirilir. Taviz bedeli ödenmeden ortaklığın giderilmesi veya cebri icra yoluyla satışı yapılacak gayrimenkullerin taviz bedellerinin hesaplanmasında satış bedeli esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
Yine aynı yasanın 29.maddesinde, onyıl içinde bu Kanun hükümlerine göre taviz vermek yolu ile icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olan gayrimenkullerin mülkiyeti on yıl sonunda kendiliğinden mutasarrıflarına geçer ve vakfın hakkı da ivaza dönerek gayrimenkulün tamamı bu ivaz karşılığında birinci derece ve birinci sırada ipotek sayılır. Genel müdürlük o yıl tahakkuk ettirilen icare veya mukataa üzerinden hesaplanabilecek olan bu tavizlerle vaktinde ödenmeyen taksitleri mutasarrıfın başka mallarına müracaat yolu ile ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanuna göre tahsile dahi yetkilidir.” şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Medeni Kanunun kabulünden sonra, bu yasada yer alan vakıf ile eski vakıflar arasındaki farklılıktan dolayı eski vakıfların günün koşullarına uydurulma zorunluluğu doğmuştur. Bu nedenle 2762 sayılı Vakıflar Kanunu yürürlüğe konulmuştur. Yasanın 26.maddesi ile Vakfa ait taşınmaz malların icareteyn ve mukataaya bağlanması yasaklanmış; 27, 28, 29, 30 maddelerinde de mukataalı toprakların ve icareteynli taşınmazların mülkiyetlerinin belirli bir taviz karşılığında mutasarrıfına geçeceği, on yıl içerisinde taviz verilmek yoluyla icareteyn veya mukataa kayıtları terkin edilmemiş olanların mülkiyetinin ise Onyıl sonunda kendiliğinden mutasarrıfına geçeceği vakfın hakkının ivaza dönüşerek taşınmazın ivaz karşılığında birinci derecede ve birinci sırada ipotekli sayılacağı, ayrıca tavizler tamamen ödenmedikçe o mallar üzerindeki temliki tasarrufların tapu dairelerince tescil olunamayacağı hükümleri getirilmek suretiyle eski vakıfların tasviyesi cihetine gidilmiştir. Daha önce 2762 sayılı Yasanın 29.maddesinde öngörülen on’ar yıllık süreler içerisinde pek çok vakfın taviz bedeli ödenip, sicilleri terkin olunmayınca bu süre 22.9.1983 tarihinde yapılan değişiklikle 1993 yılına kadar uzatılmıştır.
Bu bağlamda 2762 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 29.maddesinde öngörülen on yıllık süre taviz bedeli ödenmek suretiyle eski vakıfların tasfiye süresidir. Sözkonusu madde hükmünde öngörülen on yıllık sürenin sonunda mutasarrıflardan taviz bedeli istenilmeyeceğini içeren bir düzenleme yer almamaktadır.
Dolayısıyla dava konusu edilen işlemleri iptal eden idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49.maddesine uygun bulunmayan davacı temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin …İdare mahkemesinin 15.5.1998 tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan idare mahkemesine gönderilmesine 11.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.