Danıştay Kararı 10. Daire 1998/56 E. 1999/7068 K. 21.12.1999 T.

10. Daire         1998/56 E.  ,  1999/7068 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 1998/56
Karar No : 1999/7068

Temyiz Eden (Davacı) : …
Vekili : …
Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : …
İstemin Özeti : Davacının 4077 sayılı Yasanın 12.maddesine aykırı hareket ettiğinden bahisle para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan dava sonunda, … İdare Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davayı reddetmiştir.
Davacı, anılan mahkeme kararının yerinde olmadığını ileri sürerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
D.Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Üretilen ve perakende olarak satışa sunulan ekmek üzerine Yasanın belirttiği şekilde etiket konulması mümkün olmadığından aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek şekilde uygun yerlere asılması gerekmektedir.
Bu itibarla eksik inceleme tutanağına istinaden verilen para cezasına ilişkin işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabul edilerek mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : İşyerinde satılan mallar üzerinde etiket bulundurmadığından bahisle 4077 sayılı Yasa uyarınca davacı adına para ceza kesilmesine ilişkin işlemin iptali için açılan davayı reddeden İdare Mahkemesi kararının temyizen bozulması istenilmektedir.
4077 sayılı Yasanın 26.maddesinin 2.fıkrasının son cümlesinde,itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararın kesin olduğu belirtilmiştir.İdari para cezalarına tebliğinden itibaren en geç yedi gün içinde idare mahkemelerine yapılan itiraz üzerine mahkemece verilen kararın kesin olması,bu kararlara karşı üst yargı yollarının kapalı olduğu anlamına gelmektedir. 2577 sayılı Yasanın değişik 46/1 maddesinde Danıştay Dava Daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının,başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebileceği öngörülmüş ise de “kanun yolunu” kapayan 4077 sayılı Yasanın 25 nci maddesi, 2577 sayılı Yasanın 46 ncı maddesinin 1 nci fıkrasını değiştiren 3622 sayılı Yasadan daha sonra yürürlüğe girmiş olduğundan yukarıda ulaştığımız sonucunun değiştirilmesini gerektiren hukuki bir etken olarak kabul edilmemiştir.Anayasa Mahkemesinin 7.2.1992 tarih ve 2135 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 1.10.1991 tarih ve E:1990/40, K:1991/33 sayılı olup,2577 sayılı Yasanın 3622 sayılı Yasanın 26.maddesiyle değişik “Ek 3.maddesini” iptal eden kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere “kanun yolunu” kapatan yasa kuralının adalet duygusunu sarsmaması ve hukuk devleti ilkesini zedelememesi gerekmektedir. Büyük oranda para cezalarına ilişkin idari işlemlere karşı itiraz üzerine verilecek kararlarda “kanun yolunun” kapatılmasında ise bu ilkenin zedelenmesi kaçınılmazdır. Bu itibarla,hiç bir sınırlama getirilmeden tüm para cezalarına itiraz üzerine verilen İdare Mahkemesi kararlarına karşı “kanun yolunun” kapatılmasına ilişkin 4077 sayılı Yasanın 26.maddesinin son cümlesi Anayasaya aykırı bulunduğundan iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması ve yargılamanın Anayasa Mahkemesi karar sonucuna kadar bekletilmesi gerekeceği;
Bu görüşümüz kabul edilmeyerek temyiz incelemesine geçildiğinde ise, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü:
Dava, davacının 4077 sayılı Yasanın 12.maddesine aykırı hareket ettiğinden bahisle para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi, etiket bulundurmadığı sabit olan davacı adına bu fiiline karşılık olarak para cezası kesilmesine ilişkin işlem de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Davacı, anılan mahkeme kararının yerinde olmadığını ileri sürerek temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 12.maddesinde ticaret konusu olan ve perakende satışa arz edilen malların veya ambalajlarının yahut kaplarının üzerine kolaylıkla görülebilir, okunabilir şekilde o malın menşei, cinsi ve fiyatı hakkında bilgileri içeren etiket konulması, etiket konulması mümkün olmayan hallerde aynı bilgileri kapsayan listelerin görülebilecek şekilde
uygun yerlere asılmasının zorunluluğu öngörülmüştür.
29.8.1995 tarih ve 22389 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Etiket, Tarife ve Fiyat Listeleri Yönetmeliği”nin 5. maddesinde ise etikette ve listelerde bulunması zorunlu hususlar; a) malın üretim yeri, b) malın cinsi, c) malın satış fiyatı şeklinde belirtilmiştir.
Dava ve temyiz dosyalarının incelenmesinden; davacının ekmek üretimi işiyle uğraştığı ve perakende olarak satışa sunduğu ekmekler üzerinde etiket bulunmadığından bahisle dava konusu edilen işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
4077 sayılı Yasanın 12.maddesine göre asıl olan perakende satışa sunulan malların üzerine etiket konulmasıdır. Ancak bunun mümkün olmaması halinde aynı bilgileri içeren listelerin görülebilecek şekilde uygun bir yere asılmasına da imkan tanınmıştır.
Uyuşmazlık konusu olayda; perakende olarak satışa sunulan ekmekler üzerine yasa ve yönetmeliğin tanımladığı şekilde etiket konulması mümkün olmadığından, bu tip üretim yerlerinde aynı bilgileri içeren listelerin asılmasını yeterli görmek gerekmektedir.
Bu itibarla açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasanın 49.maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulüne … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan idare mahkemesine gönderilmesine 21.12.1999 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

AZLIK OYU
İdare Mahkemesinin temyiz edilen kararı, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 26 ncı maddesine göre, İdari nitelikteki para cezasına davacının itirazı üzerine verilmiş bir karardır.
Anılan Yasanın 26 nci maddesinde, İdare Mahkemesince, bu Yasa düzenlenen cezalara karşı itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 46 ncı maddesinde ise, “….idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebilir.” kuralına yer verilmiştir.
Belirtilen durum karşısında, iki kuraldan hangisinin uygulanacağı hususu, 4077 sayılı Kanunun öngördüğü idari para cezasına itiraz üzerine İdare Mahkemesince verilen kararın Danıştayda temyizen incelenip incelenemeyeceği noktasından önem kazanmaktadır.
Yasa koyucunun, yürürlükteki bir kuralı, başka bir yasa ile her zaman yürürlükten kaldırabileceğinde kuşku bulunmamaktadır.
Ancak, Yasa koyucunun yürürlükteki bir kuralı açık olarak yürürlükten kaldırdığı durumlarda sorun yoksa da önceki ve sonraki Yasa hükümleri arasında olayda olduğu gibi bir çatışmanın söz konusu olduğu durumlarda, ortada üstü kapalı bir yürürlükten kaldırmanın bulunup bulunmadığının, Yasaların özel-genel. önceki ve sonraki asa oluşlarına bakılarak tesbiti gerekir.
Buna göre, önceki ve sonraki yasaların her ikisi de özel nitelikte iseler, sonraki yasa önceki yasanın çelişen hükümlerini ilga eder; önceki yasa genel, sonraki yasa özel ise, özel Yasanın düzenlediği konularda genel Yasa hükümleri ilga edilmiş sayılır; önceki yasa özel, sonraki yasa genel nitelikteyse ve genel Yasa özel Yasanın öngörmediği bir konuyu düzenlenmişse, özel yasa ilga edilmiş sayılmaz, ancak özel Yasanın genel Yasaya aykırı bulunan hükümleri ilga edilmiş olur. (Erdoğan Teziç, Anayasa Hukuku İst. 1991 s.50 vd.)
Bu açıklamalar karşısında, “itiraz üzerine İdare Mahkemesince verilen kararlar kesindir.” hükmünü içeren 4077 sayılı Yasanın 2577 sayılı Yasaya nazaran özel bir Yasa olduğu açıktır.
Öte yandan, bu Yasanın, 20.7.1982 günü yürürlüğe giren İdari Yargılama Usulü Kanununun İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının başka Yasalarda aksine bir hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebileceğini öngören, 46. madde hükmünün, 8.3.1995 günü yürürlüğe giren Yasa kuralına göre önceki Yasa niteliğinde olduğuda tartışmasızdır.
Bu durumda, iki kural arasında bir çatışma bulunduğu açık olduğundan, özel Yasa olan 4077 sayılı Kanunun düzenlediği konularda, genel Yasa olan 2577 sayılı Kanunun 46. maddesindeki kuralın zımnen ilga edildiğinin kabulü gerekir.
4077 sayılı sonraki kanunla getirilen üst yargı yolunun kapatılması kuralının, 2577 sayılı Kanunun 46. maddesi karşısında uygulanamayacağı sonucuna varmak, 46. maddeyle Yasama organının iradesini sürekli bir biçimde bağladığı ve hukuken uygulanmayacağını bile bile düzenleme yaptığı anlamına geleceğinden, İdare Mahkemesinin, idari para cezasına yönelik itirazı sonuçlandıran kararının zımnen yürürlükten kaldırılmış bir kurala dayanılarak temyizen incelenmesi mümkün bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiğinden çoğunluk kararına katılmıyorum.